Sahibi de satılık!
Kıblemizi tayin etmekteki başarısızlığımız bizi 200 yıl yanlış yollara savurdu. Kâbe belliydi, dönülecek yön çoktan tayin edilmiş, tüm sistem oturmuş, huzurun nerede olduğu 114 sûre ile açıklanmıştı. Hepsini bir kenara bırakan “zoraki zihniyet” Kuran-ı Kerim’i çoktan “Gökten indiği sanılan” -hâşâ- bir hikâyeye benzetmiş, onu “dogmatik” ilan etmiş, “her şeye şüpheyle yaklaşın” talimatı vererek inançları kökten değiştirme yoluna gitmişti. “Her şeye şüpheyle bakın” diyenler Kuran-ı Kerim’e ve peygambere inanmayın demeye getiriyordu. Sıra kendilerinden ve devrimlerinden şüphe etmeye gelince mangalda kül bırakmıyorlar ve hatta omuz üstünde baş koymuyorlardı. “Cumhuriyet’in kazanımları” diye diye milletin maneviyatını kazıdılar, üstüne de bira fabrikası kurdular; soğuk içiniz, cehennemde ferahlarsınız! Zaten bir arkadaşa bakıp çıkacaksınız değil mi ya, pardon?!
Kıble’mizi kaybedince, hortum hep kıç tarafımıza denk geldi. Davaro filmini hatırlarsınız. Adam ölü numarası yapar ve tabuta girer. Aşağıda nefes alabilmesi için mezarın içine önceden hortum koyarlar. Ancak kıbleyi hesaba katmayınca tabuttaki adamın ağzına denk gelmesi gereken hortum kıçına denk gelir! Yıllarca hortum ters tarafa denk geldi, oysa hortum ağzımıza gelmeli ve hava almalıydık! Tüm bunlar yönümüzü tayin etmekteki başarısızlığımız! Siz kıbleyi hesap etmeden iş yaparsanız havasız kalır ve içine girdiğiniz tabuttan pat diye fırlarsınız! Havasız bırakılan Türkiye, 2000’li yıllara gelince dayanamamış ve millet tabutu kırmış; bunu gören statükocular “hortlak” görmüş gibi etrafa dağılmıştır! (Not: Davaro filminde eleştirilecek çok yön var, sadece bir örnek verdik, filmi olduğu gibi sahiplenmedik.)
Cemaatler milleti dine çağırır, iyiliğe çağırır, rahmete çağırır. Fetullah Gülen’in ekibi ise milleti arabasını satıp parayı bankaya yatırmaya çağırıyor. Sokaktaki vatandaş her tür talimatı Fetullah Gülen’in verdiğini düşünüyor, ama Gülen bunu hep inkâr ediyor. Önüne gelene “manevi tazminat” davaları açıyor. Maneviyatı kalmadı ama tazminatını istiyor işte! Yeni bir “amentü” icat etmeye çalışsalar da bu gerçekleşmeyecek. Kendileri “Hayya alel-banka” deseler de kulaklar asıl sesin çağrısına uymaya devam edecek. Sonuç: Yaptıklarıyla kalacaklar! Sonra vicdanlarda geçmişe dair azap kırıntılarıyla dolaşan insanlar olacak! Kazansalar biliyorum bizi affetmezler, türlü ötelemeyle ruhsal işkencelere tabi tutarlardı. Biz ise milletin kanını emenleri değil ama onlara inanıp peşinden gidenleri arzu ederlerse affedecek, toplumsal yok sayma ve öteleme yoluna gitmeyeceğiz!
Bugün insanlara malını mülkünü sattıranlar, yarın da onların şerefiyle oynamaya kalkar diye korkuyorum. Sahibinden satılık ilanları tamam da bir gün karşımıza “sahibi de satılık” ilanları çıkarsa bu büyüklükteki bir toplumsal yozlaşmayı yazılı kanunlar bile bertaraf edemez! İş bu noktaya gelmeden akıllar başlara gelmeli; aksi takdirde “ya devlet başa, ya kuzgun leşe”!
“SERBEST KIYAFET VE KORKAK ÂMİRLER”
Okullarda serbest kıyafet uygulamasına özellikle “korkak âmirler” yüzünden geçilemedi! Önlük kalktı şükür, ama bu sefer “tek tip elbise” uygulaması geldi! Her okul kendi “tek tip” elbisesini seçiyor. Bu da yanlış! Her iki durum da cuntacı eğitimin önünü açıyor. Üstelik önlük en fazla 30 TL iken, bu elbiseler 80 TL’yi buluyor! Bütünüyle serbest kıyafet olmalı! Zengin-fakir masalını geçin Allah aşkına! Öyleyse kantinler de kapansın! Ömrümde hiç kantine gitmedim, bazı arkadaşlarımızsa kantinden çıkmazdı! Al sana zengin-fakir! Artık bu millete güvenin ve kıyafet uygulamasını tamamen serbestleştirin. Hükümet zaten bunu yaptı, ama okullar inatla “tek tip”e devam ediyor.
“TÜRKİYE AHIR MI?”
Dünyanın “idealize edilmiş çamurları” güya konser verme adına ülkemizi kirletip duruyor! Bunların çoğu küresel pazarlama ajansları için birer eşya ölçüsünde olan “fikirsel” veled-i zinalar! Bizim ülkemiz ahır değil, hal böyleyken önüne gelen kılıksız emperyalist tezekler, böğürmek için stadlarımızı doldurup duruyor! Bu böğüren çapsız idollere para verenler eğlence adı altında global sermayenin çamurunu yiyor! “Bizim kişisel hayatımıza karışmayın” diyenler çıkacaktır. Sizi “kişiliksiz hayatınız” ile baş başa bırakıyoruz, fakat siz de şahsî hayatınızı gözümüze sokmayın monşer!
“2023, LOZAN”
CHP ne yapsa olmuyor, tutmuyor, inandıramıyor! Neredeyse şeriatı ilan edecek, ama onu da gider IŞİD’le yapar! “Halifelik kurumu” ümmet coğrafyası için ve “akan kanın durması” için gerekli. Fakat bu IŞİD’in yöntemleriyle olmaz! Onlar tam da İslam ve halifelik kurumu düşmanlarının istediği gibi davranıyor. Bu düşmanların önde gideni kim: İngiltere! Halifelik, coğrafyamızın ortak aklıdır; gericilik değildir, kafa kesme değildir! Bazı zihinler İngiliz ihracat firmalarına kiralıktı ve bizi yıllarca bu kiralık zihinler yönetti. Ama her kira sözleşmesinin bir sonu var! 2023, Lozan!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.