Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi dersi kaldırılmasın
Yok, şaka yapmıyorum, kaldırılmasın. Diyeceksiniz ki “biz seni Kemalizm’den hoşlanmaz biliyorduk, ne oldu şimdi?” Haklısınız, “Laik-Kemalist rejim”den de, “Kemalist ilkeler ve devrimler”den de hiç hazzetmem. Toplumun, bir an evvel bunlardan kurtulmasını arzu ediyorum ve bunun için hiç de müsamahakâr değilim.
E, o zaman bana ne “Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Dersi”nden de, “kaldırılmasın” diyorum? Söyleyeceğim, lâkin önce bu konuya niçin girdiğime değinmem lazım.
Bir grup insan bir kampanya başlatmış. Aslında fena bir kampanya değil. Zira, “Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi dersleri kaldırılsın” istiyorlar. Yerine, “özgün bir formatla, nesnel içerikli bir dünya ve yakın dönem ülke tarihi dersi”nin konmasını öneriyorlar. Dersin adını da koymuşlar: “İmparatorluktan Cumhuriyete Yakın Tarih Dersi.” Bunu, “geçmişiyle daha barışık, daha üretken, yaratıcı, demokratik ve özgürlükçü bireylerden oluşan bir toplum” için istediklerini ilan ediyorlar.
İyi de ediyorlar. Ancak bazı gerekçelerle böyle bir talebe menfi bakıyorum. Arzedeyim...
Biliyorsunuz, 3 Mart 1924’ten itibaren bu ülkenin rejimi; sosyal, siyasal, hukuki, iktisadi, kültürel, imani/ameli vb. alanlarda toplum ve devlet hayatı, “Kemalist ilkeler ve devrimler”e göre biçimlendirildi. Sözkonusu “Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Dersi”, işte bu “tahrip edici değişimi/dönüşümü kabullenecek bir toplum” üretmede kullanılan en önemli araçlardan biri.
Tüm ülkeyi, tüm toplumu, hatta devletin işleyişini, kurumsal ve hukuksal yapısını bir tek şahsın arzularına, içki masalarında verdiği kararlara, toplumu özünden koparan devrimlere göre “tek tip” olarak biçimlendirmeyi esas ilke edinen bir eğitim-öğretim sistemi, bu dersi dayattı; olmazsa olmazlar arasına aldı. Bu ders ile, bir tek şahıs kutsandı, yüceltildi; sanki herkes onun gibi olmak ve ona bağlanmak zorundaymış gibi bir dayatmayla “ilah”laştırıldı. Hem de hakikatlerden uzak, uyduruk ve abartılmış bilgilerle mücehhez bir ders aracılığıyla.
Elbette artık yeni nesillerin böyle bir “Kemalist hegemonya”dan kurtarılmasını önermek yerinde bir davranış. Ancak bunun yolu, bu dersi kaldırmak değil.
Zira “Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Dersi”nde verilen her ne varsa onları doğru ve esas kabul eden, benimseyen ve kendini ona göre biçimlendiren büyük bir toplumsal taban oluştu. Şimdi bunlara hakikatleri anlatmanın yolu, dersi yasaklamak değil, içeriğini hakikatlere göre yeniden biçimlendirerek devam ettirmektir. Hem mevcut yetişmiş kitleyi hakikatlere yaklaştırmak, hem de gelecek nesillere, bu ülkenin başına neler getirildiğini, nesillerin nasıl“beyni ipotek altında” yetiştirildiğini, hangi badirelerin atlatıldığını ve nasıl bu hale gelindiğini göstermek bakımından da bu gerekli ve önemli.
İşte o yüzden, “Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Dersi” kaldırılmasın diyorum. Önerilen “İmparatorluktan Cumhuriyete Yakın Tarih Dersi” ayrı bir ders olarak okutulabilir, fakat“Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Dersi” mutlaka devam etmeli. Bir şartla, içeriği yeniden düzenlenerek... Şöyle ki:
Mevcut ders kitaplarındaki bilgilerin her biri, tarihi delillerle, belgelerle analiz edilmeli. Yalanlar, yanlışlar, abartılar bir bir ortaya dökülmeli. İşin aslının nasıl olduğu, doğruların neler olduğu tek tek açıklanmalı. Böylece, bugüne kadar beyinler nasıl bir ütopyayla heba edilmiş, nasıl “tek tip” bir insan modeli üretilmiş, bunlar açıkça gösterilmeli.
Her bir “ilke” tek tek ele alınmalı; bu toplumun inanç, kimlik ve kişilik değerlerine verdiği tahribat, açtığı yaralar, toplumu ve ülkeyi nereden alıp nereye götürdüğü, nasıl bir inkâr ve imha ameliyesine sebep olduğu ve gerekçe edinildiği tek tek açıklanmalı.
Her bir “devrim” tek tek ele alınmalı, neye dayandığı, neye hizmet ettiği, neyi devirip yerine neyi getirdiği, “toplumsal değerler”e hangi zararları verip neleri tahrip ettiği, delilleriyle, belgeleriyle açıklanmalı. Her bir devrim yasası, her bir devrim uygulaması tek tek ele alınarak, hangi zulümleri getirdiği, neye mal olduğu bütün açıklığıyla izah edilmeli. Nesillere “ilah” gibi lanse edilen “tek adam”ın aslında nasıl bir kişilik olup, neler yaptığı da bu dersin ana konuları arasında yer almalı.
“Kurtuluş Savaşı” denilen şeyin nasıl da koskoca bir masal olduğu, “uyduruk bir tarih” üzerine nasıl bir “sanal devlet ve toplum hayatı” bina edildiği bütün belgeleriyle açıklanmalı.
Bütün bunları “İnkılap Tarihi” dersini kaldırarak yapamazsınız. Dersi devam ettirip, içeriğini esasa yaklaştırarak yapabilirsiniz. Hem bu, toplumun “yalan tarih beşiği”nden uyandırılması için de çok gerekli.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.