Türkiye’ye IŞİD Kumpası
IŞİD Irak saldırısında ilk iş olarak Türkiye’nin Musul Konsolosluğu’ndaki görevlilerini rehin aldığından en çok uğraştırdığı ülke Türkiye olduğu halde küresel güçlerin hizmetindeki medya tarafından özellikle son dönemde yoğunlaştırılan kampanyada bu örgütü destekleyen ve ona sahip çıkan ülke olarak gösterilmesi için çeşitli oyunlar çevriliyor. Muhtelif araçlardan, yalanlardan ve çirkin iftiralardan yararlanılıyor.
Fakat kampanyanın özellikle siyonist işgal rejiminin Türkiye ve Katar’a karşı medyada ve diplomatik alanda yıpratma savaşı başlatılması çağrıları yapmasının ardından bu derece yoğunluk kazanmasının tesadüf olduğu elbette söylenemez. Gazetemizde 12 Eylül Cuma günü yayınlanan “Siyonistin Türkiye ve Katar’a Savaşı” başlıklı yazımızda siyonist liderlerin söz konusu çağrılarından ayrıntılı söz etmiştik.
Türkiye ve Katar’ın Filistin halkına ve onun haklı mücadelesine desteği aleyhine kampanya yürütülmesi durumunda bunun onlara bir zarar vermeyeceği aksine sadece İslâm coğrafyasında değil Batı dünyasında bile halklar nezdinde bu ülkelerin lehine sonuçlar doğuracağı tahmin ediliyordu. Çünkü siyonist işgalin saldırgan tutumuna dünyanın her tarafında tepki sesleri yükseldi. Bu tepki sesleri, işgalci saldırganlığa karşı ve o saldırganlığın mağdur ettiği halkın yanında yer alan herkes için destek şeklinde kendini gösterecektir. O yüzden içinde bulunduğumuz dönemde kara propagandanın ve yıpratma kampanyasının en etkili aracı IŞİD’dir. Herhangi bir kişiyi, örgütü, kuruluşu veya ülkeyi şüpheli durumuna sokmak, hakkında olumsuz kanaatler oluşmasını sağlamak için ister birtakım gelişmeler üzerinde keyfi yorumlar yapmak suretiyle isterse tamamen iftira yoluyla olsun IŞİD’le bir irtibatını kurmak en etkili yöntem oluyor.
ABD Senatosu üyelerinin ve onunla aynı paralelde hareket eden medya organlarının siyonist işgal rejimi liderlerinin çağrılarının hemen ardından Türkiye’yle IŞİD arasında bağlantı kurarak kampanya başlatmaları şeytanın, birilerini peşine takma konusunda izleyeceğini söylediği yöntem hakkında Kur’an-ı Kerim’de verilen bilgiyi aklımıza getiriyor.
Kur’an-ı Kerim’de bildirildiğine göre şeytan, Allah’ın Âdem’e secde etmesi emrini kendisinin daha üstün olduğu iddiasıyla yerine getirmemesinden dolayı kovulunca şöyle diyor: “Andolsun, eğer bana kıyamet gününe kadar süre tanırsan çok azı dışında onun soyunu çenelerinden kendime bağlayacağım.” (İsra, 17/62) Âyetin metninde “le ehtenikenne” ibaresi geçer ki bu Arapçada bir hayvanın çenesinin altına ip, yular takıp, peşinden çekme fiili için kullanılır. O yüzden şeytanın, attığı her adımı izler, gittiği yoldan şaşmaz hale getirdiği kimseleri böyle peşinden sürükleme işlemi hakkında bu fiil kullanılmıştır.
Şimon Peres’in ve Netanyahu’nun Türkiye ve Katar aleyhine kampanya başlatılması için sinyal vermeleriyle birlikte ABD Senatosu üyelerinin ve uluslararası siyonizmin hizmetindeki medyanın hemen harekete geçmelerini de en mükemmel bir şekilde şeytanın peşinden sürüklediği kimseler hakkında kullandığı bu ibare ifade ediyor. Uluslararası siyonizm de ABD siyasetine yön vermeye çalışan parlamenterlerin ve yine onlarla aynı paraleldeki medya organlarını yönetenlerin yahut bu medya organlarına yorum yetiştirmeye çalışanların çenelerinin altına öyle bir yular takmış ki ne tarafa çekerse o tarafa gidiyorlar. Dolayısıyla bağımsız düşünmeleri, doğru tespit için kafa yormaları mümkün değil. Verilen talimata göre düşürmek, senaryo üretmek, yalan yetiştirmek zorundalar.
Her şeyden önce IŞİD’in bugün hâlâ Türkiye’nin konsolosluk yetkililerini rehin tuttuğu dolayısıyla rehin tutulanların hayatlarına yönelik risklerden dolayı çekinceleri olsa da bu örgüte arka çıkmasının, destek vermesinin mantık dışı olduğunu çünkü hâlâ onunla karşı karşıya olduğunu anlamaya çalışmaları mümkün değil. Çünkü yularlarını Türkiye aleyhine kampanya yürütmelerini isteyen siyonist lobilere teslim etmişler. Örgütün de eğer ki Türkiye’yle bir bağlantısı, ondan destek alması söz konusu olsaydı Musul’a girdiğinde öncelikli olarak bu ülkenin temsilciliğini hedefe yerleştirmemesi gerekirdi, diye düşünmeleri düşünseler bile dile getirmeleri mümkün değil. Çünkü yularlarını tutan lobiler buna müsaade etmiyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.