Ahmet Varol

Ahmet Varol

Yemen’deki Fitnenin İlerleyişi

Yemen’deki Fitnenin İlerleyişi

Yemen’deki Husi fitnesinin genel boyutları ve son dönemde başkent San’a’ya doğru ilerlemesi hakkında, gazetemizde 4 Eylül’de yayınlanan “Yemen’deki Baltacı Fitnesi” başlıklı yazımızda bilgi vermiştik. Orada da vurguladığımız üzere fitnecilerin bu ilerleyişi sadece Husi militanların gücüyle olmuyor. Devrilen diktayı geri getirme amacıyla başta Suudi Arabistan olmak üzere hâkimiyetlerini sürdürmeye çalışan mevcut dikta rejimleri ve Ali Abdullah Salih yönetimi kalıntıları böyle bir fitnenin varlığından yararlanmaya çalışıyorlar. 

O yazımızda fitneye destek veren güçlerin planları hakkında bilgi verdiğimizden burada tekrar etmeyeceğiz. Husi militanlarının son saldırıları ve bu yüzden vuku bulan çatışmalar üzerinde duracağız. 

Genelde dünya kamuoyunun, özelde İslâm dünyasının dikkatinin ABD’nin IŞİD bahanesiyle Suriye ve Irak’a yeni operasyon planına çekilmesi Husi fitnesinden kaynaklanan gelişme ve çatışmaların gündem dışında kalmasına, dikkatlerden kaçmasına neden oluyor. Oysa Husi fitnesinden kaynaklanan sorun ve tehdit IŞİD fitnesinden kaynaklanandan basit değildir. Ama Husi fitnesi hem küresel hem de bölgesel güçlerin hesaplarına ters düşmediğinden, onları rahatsız etmediğinden tam aksine Yemen’de halkın özgürlük mücadelesiyle kazandığı zaferin geri alınması için oynanan oyunun önünü açtığından gündeme taşınmasına, sadece haber tarzında gündeme getirilse bile tartışmasının yapılmasına dahi ihtiyaç duyulmuyor.

Husi militanları ve onlarla birlikte Baltacı fitnesine katılan dikta kalıntısı milisler 18 Eylül Perşembe akşamı başkent San’a’nın el-Ciraf bölgesinde yer alan resmî radyo ve televizyon kurumu binalarına baskın düzenledi, binalara ağır silahlarla ve toplarla saldırdılar. Saldırılara askerî güçlerin müdahalesi üzerine çatışmalar çıktı ve Cuma sabahına kadar sürdü. Cuma sabahı verilen haberlerde çatışmalarda isyancılardan  45, askerlerden 15 kişi olmak üzere toplam 60 kişinin hayatını kaybettiği bildirildi. 

Husi militanlarının San’a’da İman Camisi’ni de bastıkları ve cemaate saldırdıkları ifade edildi. 

Çatışmalarda aşiretlere mensup silahlı güçlerin de askerlere destek verdikleri ve Husi militanlarına karşı çatışmalara katıldıkları belirtildi. Çatışmalardan sonra askerî güçlerin Husi fitnesine katılan militanlara başkenti tamamen terk etmelerini ve gerilla kamplarına çekilmelerini isteyen çağrılar yaptıkları bildirildi. 

Askerî güçlerle aşiretler arasındaki dayanışma fitneci gerillaların önemli kayıplar vermesine neden oldu. Başkent San’a’da bazı semtleri ele geçirdiklerine dair bilgilerin de doğru olmadığı haber verildi. 

Husi fitnesinin böyle cüretkâr hareket edebilmesinde ve başkente kadar girerek resmî radyo ve televizyon kurumuna saldırılar düzenlemesinde küresel ve bölgesel güçlerin hesaplarının bu fitnenin desteklenmesi üzerinde birleşmesinin büyük rolü var. İran’ın başından beri desteklediği bu fitneye, diktanın düşmesinden sonra Suudi Arabistan, Bahreyn, BAE ve Kuveyt diktatörleri ile küresel güçler de destek vermeye başladı. 

Ancak Yemen’de Husi fitnesinin durumu Mısır’daki Baltacı fitnesinin durumuyla aynı değildir. Mısır’daki Baltacı fitnesini aynı zamanda, Hüsni Mübarek dönemindeki teşkilat yapısını ve yönetim kadrosunu koruyan ordu ve istihbarat da destekliyordu. Buna rağmen diktanın dönüşü Baltacı fitnesiyle değil fitnenin neden olduğu sorunlardan askerî darbe ve siyasi yönetime baskı için yararlanan ordunun darbesiyle oldu. 

Yemen’de ise ordu ve yeni yönetim fitnecilere karşı savaş halinde. Bu yönüyle Husi fitnesi Libya’daki Halife Haftar ve Tunus’taki Temerrüt fitnesine benziyor. Ayrıca Mısır’da seçimle iş başına gelmiş olan Mursi yönetimi halkın fitnecilerle çarpışmalara girmesini istemiyordu. Yemen’de ise Husi fitnesinden rahatsız olan birçok aşiretin silahlı milisleri de askere destek veriyor. Bu yönüyle Libya’daki Halife Haftar ve Tunus’taki Temerrüt fitnesinden de kısmen farklı olduğunu söyleyebiliriz. 

Bundan dolayı Husi fitne hareketi de yönetimi ele geçirmesinin pek mümkün olmayacağını biliyor. O yüzden kendisine siyasi iktidarda pay verilmesi için kavga ediyor. Mümkün gördüğü en büyük payı alabilmek için de kapıları zorluyor ve ortalığı karıştırma konusundaki ısrarını sürdürüyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Ahmet Varol Arşivi