Latif Erdoğan

Latif Erdoğan

Temellerin duruşması ve Gülen

Temellerin duruşması ve Gülen

İki Dünya Savaşının, birer paylaşım savaşı olduğunu artık bilmeyen yok. Petrol, doğalgaz ve diğer yer altı zenginlikleri; yer üstünü cehenneme çevirdi. Üçüncü Dünya Savaşının bir kıyamet provası olacağı kuşkusuz. Cinnet mustatili bir dünyada yaşıyoruz. Bu, insanı insanın kurdu yapmak isteyenlerin zaferi demek. Yani insanı olmayan, insanı kalmayan zafer.. 

Fıtratla oynamanın, yaradılış kanunlarına karşı durmanın bedelini, insan yanımızı bir bir koparıp vererek ödüyoruz. Sevgi, saygı, hürmet, fedakarlık, diğerkamlık gibi yüce hasletleri unutalı çok oldu. Doğruluk, dürüstlük, güvenilirlik sürgün yıllarını yaşıyor. Hoşgörü, diyalog, uzlaşı fantastik beklentilerden öteye geçemedi. Milleti, sılayı, aileyi birbirine bağlayan bağlar koptu, kopuk fertlerden yığınlar, kitleler, sürüler oluştu. İnsanlığa kast edenlerin şenlik günü bu kadar muhteşem mi olmalıydı? Ne ki oldu.

Bütün mukaddes muhtevası, komünizm, kapitalizm ve ya bir başka ‘izm’in elinde tutsak dinin kurtarıcı misyon üstlenme imkanı kalmamıştır. Din, kendi disiplinleri bütünlüğüyle, kendine ait bir zeminde yaşanırsa ondan beklenenleri istemek hakkına sahibiz. Yoksa, söz konusu “izm” lerin arızalarını dinle telafi gibi bir kısır döngüye girilir ki, bu da bizi hüsrandan başka sonuca götürmez.  İtikattaki zaaf muamelata, muamelattaki zaaf itikada yansır durur; ve bu hep böyle devam eder.

Din ki, bir bütündür, tecezzi ve inkısam kabul etmez. Din ki, tutsak edilemez; tutsak olursa, artık ona din denmez. Dini bölenler bölünür, onu toplumdan sürgün edenler ebedi sürünür. Bilanço ortada, insanlık çapında ve insani bağlamda bölünüyoruz, sürünüyoruz..

İnsanı, yaradılış gayesine uygun kıvama ulaştırmadıkça, insanlık çapında görünen bu olumsuz tablonun değişmesi mümkün değil. İnsan, en güzel kıvamda yaratılmışken, duygularına bir sınır getirilmediği için iyi  yanıyla da kötü yanıyla da her şey olmaya namzet nötr bir varlık. Ağır basan yanıyla onun hakkında bir değer hükmüne varmak durumundayız. İyi taraflarının toplamı, insanı diğer bütün varlığı kontrol etme mevkiine yükseltecek dinamik güç. Halife varlık olmanın anlamı da gerekçesi de bu dinamik gücü kullanılır hale getirmek. İlahi ahlakla ahlaklanmadıkça, insanın halife varlık olması imkansız. Dinin teklifleri yerine getirilmedikçe de, ilahi ahlakın insanda karaktere dönüşmesi ham hayal. Kötülüklerin toplamı ise, hayvandan çok aşağı bir hal..

Felsefe, insanı tanrılaştırma peşinde. Kişiler arası ilişkilerin gerekçesi, felsefeye göre çıkar, menfaat, haz. Güçlü olan aynı zamanda haklı. Kim güçlüyse yaşamak onun hakkı. Seçkinlerin, diğerlerine hükmetmesi değişmeyen sabit hak. İşte, din ile felsefe arasındaki temellerin duruşması.. 

İnsanı halife varlık haline getirmeden kurulacak siyasi hilafetin anlamsızlığı ortada. “Hilafet Projesi” bu anlamsızlığı hayata mal etmek isteyen kötü zihniyetin sinsi emeli. Gaye, zaman ve şartları  oluşmadan bu tür yapıya doğum yaptırarak ölü doğumu gerçekleştirmek. İkinci bir gaye, farklı hilafet merkezleri ihdas ederek bunları birbirine kırdırmak. Üçüncü aşama ya da gaye ise, hilafet makamını küresel terör üssü ilan ederek, Batının soğuk savaş sonrası aradığı düşmanın adresini netleştirmek.  

Gülen, yıldız avına çıkmışken mızrağının ucunda ateş böceği ile geri döndü. Halife insan yetiştirme gayesiyle yaptığı çalışmaları, siyasal hilafete talep ile noktaladı. Kendi harmanı da ümmetin harmanı da yandı.  Bundan böyle, böylesi sivil çalışmalara geçit bulmak oldukça zor görünüyor. Bu zorluk, sadece hükümetin ya da devletin haklı dik duruşundan kaynaklanıyor değil; toplumun psikolojik arka planı da tarumar olmuş vaziyette. Bu açıdan da, halife insanı yetiştirme misyonunu büyük kısmıyla devlet üstlenmek zorunda. Bu da, yeni hükümetin, eğitimi diğer bütün konuların önüne çekmesi gerektiği anlamına geliyor.

Siyasal bağlamda hilafete, eski haliyle talip olmak anlamsız. Eski hal muhal, ya yeni hal ya izmihlal. Düşmanın “Hilafet Projesi” adı altında eskiden beri oynamak istedikleri oyun da ortada. Kavramların lafzından ziyade içerikleri önemli. Başkanlık sistemi bu bağlamda tek çare gibi görünüyor. Hele, siyasi zeminde devlet –millet bütünleşmesi bu kadar mesafe kat etmişken..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Latif Erdoğan Arşivi