Siyasetçinin emlak rantı
Sosyal medyadaki takipçilerim hatırlar. Bu köşede 14 Eylül 2014’te yazdığım “Ben de bir ‘torba yasa’ istiyorum” başlıklı yazıda eksik kalan bir hususu Twitter’den paylaşıp demiştim ki:
“Bir torba yasa da ben istiyorum. İçinde ‘yolsuzluklara ve hırsızlıklara karşı önlemler’ olsun. Yapılacak düzenlemeyle, siyasi ve idari kadrolara gelenler ile onların yakın akrabalarının ve arkadaşlarının mal ve para varlıkları, o kişi geldiği makamda kaldığı sürece gözetim ve denetim altında tutulsun. Makul ve meşru izah getirilemeyen ve nereden bulunup nasıl kazanıldığı anlaşılamayan bütün mal varlığı ve nakit kazançlar için, ilgili makam sahibi doğrudan zanlı olarak soruşturulsun.”
Bunu şunun için hatırlattım:
Bence “Kobani gündemi”nde boğulduğumuz geçen haftanın en önemli gelişmelerinden biri, Başbakan Davutoğlu’nun, “AK Partili vekil ve belediye başkanlarının imar rantına karışıp karışmadığı”nı incelemek için bir “Etik Araştırma Merkezi” kurulması talimatını vermesiydi. Bu merkez, AK Parti milletvekili ve belediye başkanlarının mal varlıklarının “haksız imar kazancı”yla elde edilip edilmediğini araştıracakmış!
AK Parti İç Anadolu Bölgesi milletvekilleriyle yaptığı toplantıda gündeme gelen konuya dair Başbakan’ın şu sözleri, “siyasetin yeni yönü”nü ve “siyasetçinin yeni yüzü”nü betimleyen önemli bir gösterge olma niteliğini haiz: “Adam bir yerden imar geçeceğini öğreniyor. Gidip oradan arsa alıyor ve zenginleşiyor. Bu haram kazançtır. Siyasetçinin görevini kötüye kullanmasıdır, ahlaksızlıktır.”
Toplantıda “Etik Araştırma Merkezi” kurulmasını Çankırı Milletvekili Hüseyin Filiz önermiş ve Başbakan, bunun gerçekleştirilmesi için Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin’e talimat vermiş. Filiz, Kurul’un işlevini şöyle tanımlıyor: “Bu kurul bir anlamda siyasetçi için bir chek-up mekanizması olsun. Bir insanın varlığı aileden mi geliyor, yoksa sonradan siyasete girdiğinde mi oluyor? Kurul bunları araştırsın. Vekillerin mal varlığı belli dönemlerde araştırılsın.”
Görüldüğü gibi, yukarıda sözünü ettiğim yazıda ve sosyal medyada dile getirdiğim husus, şimdi bir Hükümet Politikası halini alacak gibi görünüyor. İnşaallah gerektiği gibi yapılır, içi boşaltılmaz, işlevi bozulmaz, fonksiyonu daraltılmaz; hepsinden de önemlisi, bir an önce yapılır.
Bunun için, yukarıda “bir torba yasa da ben istiyorum” cümlesiyle başlayan paragrafta belirttiğim görevlerin Kurul’a verilmesi; ayrıca Kurul’un, bu kapsamda mutlaka şunları da yapması lazım:
TOKİ’nin kurduğu siteleri, yaşam alanlarını, belediyelerin yeni kurduğu mahalleleri ve yaşam alanlarını vs. incelemeli. Bu alanlarda kimlerin hangi rantı elde ettiğini tesbit etmeli.
Bakanlar Kurulu üyelerinin, milletvekillerinin, yüksek bürokratların, belediye başkanları ile belediye meclisi üyelerinin görev yaptıkları dönemden öncesi ve sonrası, görev esnasındaki ve sonrasındaki iş ve kazanç faaliyetleri ile mal varlıklarındaki değişimleri tesbit etmeli. Bunların arsa alımlarından sonra çıkarılan imar plânları ya da değişiklikleri de araştırarak gerekenin yapılmasını sağlamalı. Siyasetçiler ve bürokratlar hakkındaki yolsuzluk, hırsızlık, haksız kazanç vb. iddiaları şeffaf olarak ve ivedilikle araştırıp derhal sonuçlandırarak şüpheleri gidermeli.
Şehirlerde önceden ara sokakta veya değeri düşük bir yerde bulunuyorken, önünden ana cadde açılarak veya yanına rant sağlayan bir şey yapılarak değeri art(ırıl)an gayrimenkullerin tapu sahiplerini, bu tapuların ne zaman el değiştirdiğini ve kimlere gittiğini araştırmalı.
Üçüncü köprü, yeni havaalanı, Kanal İstanbul gibi projelerin hemen öncesinde, civardaki arsaların nasıl el değiştirdiğini ve kimlerin arsa topladığını tesbit edip, bunlar hakkında inceleme başlatılmasını sağlamalı.
Milletvekillerinin “kıyak emeklilik”leri ve emeklilikten sonra yakınlarıyla birlikte kazandıkları sağlık vb. hakların haksız kazanç kapsamına girip girmediğini hukuki gerekçeleriyle belirlemeli.
Kamu ihaleleri hangi şartlarla kimlere gidiyor, bunların siyasetçilerle ve bürokratlarla yakınlıkları nelerdir; tek kamu arazileri kimlere hangi şartlarda satılıyor veya kiralanıyor, tek tek araştırmalı.
Emlak zenginlerini araştırarak siyasetçilerle veya yüksek bürokratlarla ilişkilerini ve yakınlıklarını tesbit etmeli.
Yeni imar alanlarının nasıl oluşturulduğunu, bunları kimlerin aldığını tesbit etmeli. Kamu arazilerinin değeri üzerinden satılıp satılmadığı araştırmalı.
Aslolan, bunların temenninin ötesine geçmesi, işlevsel ve hukuki bağlayıcılığı olan bir sisteme dönüştürülmesidir. Yine bu araştırma sadece geleceğe yönelik bir tedbir değil, geçmişe yönelik bir denetleme işlevi de görmelidir.
Eğer Başbakan, böyle bir kurul kurar da haksız rantı tesbit ettirip hesabını sorarsa, siyasi tarihe adını altın harflerle yazdırır; dostunun da, düşmanının da teveccühünü kazanarak daha uzun yıllar o koltukta oturur.
Bir hatırlatmayla bitireyim: Haram-helal sadece emlak rantında değildir. Yasalarda, idari kararlarda, icraatlarda da haramlık ve helallik sözkonusudur.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.