1. Dünya savaşıyla, asırlarca insanlığa saadet sofraları kurmuş ümmet, paramparça oldu. 

Ses kısıldı. Millet, kendine yabancılaştı! Sızlandı, mırıldandı,

Bu ses, kendinin değildi. Değişen sesini, duymaktan ürperdi...

Şalcı Bacı, “Ben kadınım. Şapka benim neyime?” dedi, feryadı, iki adım ötedeki Yargıca ulaşamadı!..

Zulüm, hayat bulursa, feryat ses vermez.

Ümit cankurtaranı, çaresizlik denizinde boğulur.

Petrol, refah ve kaba güç iklimi, varlıkla yok eder insanı...

Bomba yağmurundaki mazlum, şehadette dirilir!

Ahlak ve edeble, imar edilmezse insan ruhu, çıkarla yalanla, içkiyle kumarla yamuklaşır.

En fazla imara değer, ebediyyet yolcusu ruhtur. 

“Bakarsan bağ, bakmazsan dağ olur”.

Okul birincisi kızın hatıra kaydında, Şalcı Bacı türü, imanından dolayı, örtüsüyle başından vuruluşun resmi var.

Başarılı tahsil hayatı yandı, ödülü de müdürde kaldı. Bu acının resmini, Üstad Necip Fazıl, şiirle çekip, “Öz yurdunda garipsin, öz vatanında parya” diye tarihe yazdı. 

Millet, devlet mallarını yıkıp, yakıp yağmalayan çapulcular, yaktıkları millet arabalarının hurdasında, zafer resmi çektirdiler. “Havaalanı, köprü, nükleer istemeyiz!” çığlıklarıyla, düşman sevindirdiler.

Ortadoğu sanki Esat, Sisi, şehit ve  “Kaç kaç!” yurdu oldu. Yirminci asır, böyle devroldu yirmi birinci asra...

•

21. Asrın ilk Cumhurbaşkanı Sezer, yedi yıla, Köşk işgalini de kattı.Tayin yapıp kadrolaştı. Anayasa fırlatıp, parayı pul etti. Hizmeti ne?..

•

21. Asrı, istikrarla başlatan milletimiz, “Yeniden Büyük Türkiye” dedi. Bu kararlılığının meyvelerinden memnun oldu.

Ebedi Hakikat, “Zorluktan sonra kolaylık” diyor.

Teker, tümseği aşmak üzere... Liyakat, vahdet, güven, gayret ve sabır istiyor...

•

Türkiye, “Kara tren gelmezmola?” beklentisinden yüksek hızlı trene, yenisinden pahalı tank tamirini, İsrail’e havale aczinden savaş helikopterleri yapmaya, 70 Cent’e muhtaçlıktan IMF’ye borç vermeye, dünya açlarına yardımda üçüncü sıraya geldi.

Vicdanların ölümü, nimete körlükle başlar.

Allah’a hamd, devlet kadrolarımıza teşekkür borçluyuz!

•

Lise tarih hocamız, “Osmanlı, ulu dağların arkasında kükreyen, mert, güvenilir, Hakka bağlı, öyle gür bir sestir ki, bütün ümmeti, yek vücut yapar, ayağa kaldırır” derdi.

Cumhurbaşkanımızın, Papa ziyareti vesilesiyle, Ak Saray’dan dünyaya yayılan gür sesi, adalet dedi, insanlık dedi. İslam dünyasının, mazlumların, insanlığın sesi oldu. Bu seste, yeniden hayat buluyordu, çözüm, irade ve kararlılık! Osmanlı’nın sesiydi. Öyle duydum, öyle dinledim. Hakk sözü, vicdanlara atarak, “Durmak yok, yola devam!” dendi. 

Vicdana erişen Hakk söz, rahmetle filizlenir.

Davos’ta, “Bir dakika” dendi. Milletimize tepeden bakıp, düşman gibi düşünenler, “Tam, İsrail’e yaranma vakti” deyip, taarruza geçenler, “Görürsün sen” tehdidinde ümit aradılar.

Hak söz, rahmet oldu, Davos toplantısı İstanbul’a geldi.

İnşallah, büyük rahmet bulutları yolda...

•

Bu vahdet, bu gayret, Türkiye’yi, dünyaya merkez yapıyor.

Geçen hafta, ABD Başkan Yardımcısı geldi.şimdi katolik dünyadan Papa. Arkadan ikili gücün Doğu kanadı, Rusya Başkanı, yüz milyarlık ticaret programıyla geliyor.

Allah’a hamd, hizmete koşan her ferde teşekkür.

Beklenen hayati hizmet, seçimde, anayasa yapacak oy çokluğudur.

•

 Devletin ihtiyacı, itibarı olan, “Ak Saray”ı, dert edinenlerin iyi niyetlisi elbette var. Çok da olabilir... Fakat asıl tahrikçilerin, gayretlilerin, sesi yükselenlerin, her seferinde yüz milyonlar yakıp yıkan terörü, özgürlük şalıyla, güneşi örtmeye çalışanlar olduğunda şüphe yok!

Saman alevi gibi reklamı için Olimpiyat, 20 milyar dolar. Tek bu karşılamadaki yayınlar, kat kat güçlü, yapıcı tanıtım.

Kaldı ki Ak Saray, yeni Türkiye’nin, yıllar sürecek ihtiyacıdır.

•

Kalkınmada yirmiye girdik, ilerliyoruz. Kalkınma hızında, ilk üçü gördük.

Güçlüler krize girdi, biz kesintisiz kalkınıyoruz.

Anayasa yenilenir ve hız artar inşallah.

Şükür ve gayretle sorumluyuz!