PARTİCİLİK VE HASED
Hangi padişah güçlü bir vezir-i azam bulabilmişse, hizmetine, hizmet katmıştır. Demokratik sistemde muhalefet, bir tür vezir-i azam olmalıdır. Ne varki çıkar ve hased, yola kuyu kazdırıyor. Esat cinayetlerine bile dost oluyorlar.
Manevi körlükten, anlayış körlüğüne, basiret bağlanmasına kadar, çeşitli körlük vardır. Hased ve çıkar, vicdanı karartan, basireti bağlayan, derin bir körlük nedenidir. Nükte: Padişah, hased fakir, kendine ne isterse, komşuna 2 katı yapılacak. “Sana bir kese altın” diyor. Cevap: “Altın kalsın. Bir gözümü kör et”.
Hayatı, şan, şöhret, imkan gibi geçici dünya nimetleriyle sınırlayan materyalist düşünce, bu günden ziyade yarını, iki kere ikinin dört etmediği sonucu düşünmeyi gerektiren siyasetteki hased ve çıkarcılığı, hepten yanıltıcı olmakta, yalan ve iftiraya kaymaktadır.
Osmanlı’nın asıl gücü imanında, ahlakında, güven veren sesindeydi. Milletimiz yine o iman ve o sesin sahibidir. Ne var ki particilik, çıkar ve hased iklimine düşünce, muhalefet tutkusu insanı, gerçeğe de, kendi kendine de ters düşürüyor.
Çıkarcı dünya güçleri, Türkiye çevresini ateşe verdi. Yangın, Türkiye’yi de sarsın gayretinde. Ülke yangında fırsat gören muhalefet var? “Gerekirse” şartıyla hükümete yetki vermiyor. 3 gün sonra, Kobani için savaş istiyor. Heyhat!
Bugün, “A” partisinde, öbürgün “B” partisinde? fiahsiyet, söz, iddia... Her şey ve insan değişiyor? Böyle particilik olmaz! Sadakat, parti ve şahsa değil, Hakka’dır. Çıkar bukalemunluğu, Hakk tanımazlıktan doğan bir savrulmadır.
Darbe ve terör olaylarında dış destek ve güvence, açık bir hal aldı. Esat ve Sisi vahşetine destek, cılkını çıkardı. fiahsiyet zafı olan kişilerin siyasi ataklarında, vatan-millet hıyanetine varan bir patlama doğurdu.
Bazı partilerin, köprü, yol, hava alanı, nükleer enerji, yüksek hızlı tren gibi iktidarın her hizmetine, mücadele açmaları, sözde, harekette mantığa, gerçeğe ve olabilirliğe dikkati kaldırdı. Soyadı, “Türk”; kendi, Türk’e düşmanı. Tijen Öztürk, twit atıyor, “TC, çöktü çökecek” diye seviniyor. Yarab! Bize, doğruları dost edindir. Adı dahi sahtekarlardan,Müslüman’ı uzak tut, koru.
Ana Muhalefet Partisinin, söz ve eylemlerindeki çelişkiler devam ediyor. Uzun çalışmalarla hazırlanmış Taksim Meydanı Projesi, İstanbul Belediye Meclisi, (CHP dahil) ittifakla kabul ediyor. Milyonlar harcanıyor. Arkadan Gezi terörü. CHP, Genel Başkanı önde. Terör ortalığı yakıp yıkıyor.
CHP, tek parti diktası ve sonra darbelerin iktidar ruhu olarak, asırlık hayatıyla, sermaye, bürokrasi ve medya ile kemalist, laik gibi isimden oluşan farklı ve egemen bir “Muhalif Takım” doğurdu. CHP, ne tarafa dönerse, bu takım, toptan o tarafta. Darbe’de; Gezi’de; biri otobanda ters yola girse, hepsi peşinde. Karaman’da maden faciası. Ülke yasta. Devlet orada. CHP, Manga ve Seksendört konserinde? Marmaray açılıyor. Ülkelerden devlet erkanı gelmiş. CHP, Ankara’da iktidara karşı miting yapıyor? THY başarısına, meydanlar dar geldi. 3. Hava alanı. Bütün takım, “İstemezük!” diyor? Musul’daki rehinemiz kurtarıldı. Takım, sanki yasta? Cami, Ezan, Din dersi, CHP karşı, takım orada?
Milletinin sevincine ortak olup, acısını paylaşamamak, dünyanın en acı mahrumiyetidir. Siyaset ki, dünya nimetlerinin en önemlilerindendir. Epikür, “Rahat yaşamak istersen siyasetle uğraşma. Fakat, en büyük haz, hakkını alamayanın hakkını alıp teslim etmekle olur. Bu da ancak siyasetle mümkündür” der. Ne yazık ki bu en güzel meslek, siyasetin, özellikle de muhalefetin, materyalist ufuksuzluk, çıkar, hased ve fitne batağında saadet sebebi olmaktan felaket haline dönüşmektedir.
Herkesi memnun etmek, elbette mümkün değildir. Söz, muhatabının anlayabildiği kadar değer kazanır. İktidar ve muhalefetiyle siyasetin, baht makamındaki kimselerinin, bahtsızlığı en acı ve ağır bir sorundur. Ama Müslüman için ümitsizlik yoktur. İnşallah bütün İslam dünyasındaki bu tür sıkıntılar da hallolacaktır. Bahar müjdesi bir mevsimdeyiz. Allah, milletimize, devletimize zeval göstermesin. Hamd Allah’a.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.