Lütfü Şehsuvaroğlu

Lütfü Şehsuvaroğlu

Türk solunun hâl-i pür melâli

Türk solunun hâl-i pür melâli

Türk solu can çekişiyor.        

Şöyle de denebilir: Ne can çekişmesi azizim, çıkmayan candan ümit kesilmez, ama ortada canlı olduğuna dair bir emare yok ki… 

O da doğru.

Türk solu aslında doğduğu günden itibaren premature olduğundan akıbetinin de berbat olması kaçınılmazdı.

Bir kere doğarken ithal ve ajan-provokatörlük temelinde yamanmıştı Türkiye siyasasına.

Ya Sovyetler’’in ya Çin’in ya da Avrupa solunun bölünük yapısının tecellisi idi. 

Yüz yıl önce bile Ameleperver Cumhuriyet Fırkası daha entelektüel düzeyi yüksek fikirlere ve özgün yapılanmalara sahipti.

70li yılların solcuları ithal fikirlerle beslendiler. Tercüme kokuyordu hepsi. Doğru tercüme yaptıkları da söylenemezdi aslında. Bu ülkeye göre bir terkibe erişemediler. Birkaç müsbet teşebbüs olmadı değil. Kemal Tahir, Mehmet Ali Aybar gibi, ama sol kendi tarihsel temellerini bile başka toplamlara dayamıştı. Mesele ATÜT(Asya Tipi Üretim Tarzı) üzerine doğru dürüst kafa patlatan bile olmadı.

Sencer Divitçioğlu biraz yokladı ama o da kendi toplumuna dışarıdan bakıyor gibiydi.

Orta Asya steplerinden beri Anadolu’ya geldikten sonra da geliştirdikleri köylü tarım ekonomisi Çifthane sistemi ile Türklerin ekonomi politiğinin arka-planındaki mayayı kimse çözümleyemedi. Tam bir sosyalist ekonominin toprağa dayalı sağlam yapısını inşa eden Osmanlı üzerine solumuz yeterince kafa patlatmadı. 

Bugün de liberalizmin rüzgârlarında savruluyorlar.

Esas şimdi antiemperyalist mücadele ve asıl şimdi sosyalizm meş’alesi toplumları aydınlatmalı iken üzerine ölü toprağı serpilmiş solumuz nerede?

İktidar düşkünlüğü onları da birer kaldırım müteahhidi yapmışa benziyor.

Tepkiler, anlamsız… Beklentileri manasız…

Türk soluna diriliş için Nurettin Topçu’yu öneriyorum.

Çünkü bu toplumda kadimden beri ekonomi politik bir iman meselesidir. Ve Allah’a olan inançla ancak sosyalist bir ekonomi inşa edilebilir.

Milli ve yerel bir sosyalizm geliştirmek için Türk solunu Nurettin Topçu’yu keşfetmeye davet ediyorum. Ancak onunla kapitalizme evrilen ithal İslamcılığın üstesinden gelebilirler. 

Türk Sosyalizmi ve Nurettin Topçu

“Türkiye’de sol düşünce büyük bir çöküntü yaşamaktadır. Siyasi arenada temsilcileri olsa da düşünce dünyasında büyük bir yıkımın sürdüğünü görüyoruz.”

Türk Sosyalizmi ve Nurettin Topçu kitabıma bu cümleyle başlamışım. 

Aslında bütün dünyada solda büyük bir çöküntü var. 

Türkiye’deki sosyalizm(ler)in tarihçesini anlattıktan sonra onlardaki temel problemleri tesbit etmeye çalıştım. 

Hayali’nin bir şiiriyle de solun kendi deryasındaki yıldızları keşfedemediğini uzak diyarlarda tılsımını aradığını kaydettim.(*)

“Ol mâhiler ki derya içredirler deryayı bilmezler”

Doğu büyük dirilişçiliğinden habersizdir genel olarak. Sol da bundan nasibini almıştır. Oysa kalvinistleşme sürecindeki muhafazakar eğilimlerin tenkidi noktasında bile solun karşısına kendi doğusunda büyük birikimler bulunmakta idi. 

Nurettin Topçu böyle bir ufuk açıcı olabilirdi Türk solu açısından. Ve solun ekonomi politiğinin bir iman ve bir kutsala dayanması neticesi de büyük kitlelerle kucaklaşması kaçınılmaz olacak, yerelden başlayan mücadelesi belki de Marks’ıın geçen asırda yaptığının birkaç misli çarpan etkisi yaratacaktı. 

“Türk sosyalizmi Topçu’yu tanısaydı onun terkibine gönül verseydi ve baş koysaydı bugün sosyalizmin akıbeti daha farklı olur, millet vicdanında ve desteğinde çok daha büyük yer bulurdu.
..

Türkiye’de sosyalizm genellikle Sovyet ideolojisinin çocukluk devresi olarak nitelenmiş ve daha çok Marksist çatışmaların, çözümlemelerin mihveri kılınmıştır. Sosyalist dünya görüşünün ekonomi politiğinin yerli bir terkibine ne yazık ki ulaşılamamıştır. 

İçselleştirilmiş bir ahlakçı doktrin ihtiyacı olarak sosyalizmi een doğru özümseyen ve ifade eden iki büyük İslamcı- milliyetçi kalem vardır:

Bunlardan birincisi Mehmet Âkif ikincisi Nurettin Topçu’dur.” 

Doğrudan Kur’an’ın kendisinden süzülen sosyalizm Batı sosyalizmlerinin materyalist yorumlarından azade olarak Allahçı bir felsefeye dayanmaktadır.

Ne için Sosyalizm makalesinde Topçu: “komünizm ile masonluk gibi yabancı ideolojilerden Müslüman Türk’ün ruhunu korumak için” cümlesiyle sosyalizmi aynı zamanda milli kurtuluş direnci olarak da tanımlamaktadır. 

“…otuz milyonluk bir milletin emeğinin kırk bin Yahudi’nin midesine bağlı olan esaretten kurtarılması için..

Bin yıllık Müslüman Türk kültürünün, batılı uşakların okullarının eşiğinde kurban edilmekten kurtarılması için..”

“Nihayet” diyor Topçu: “her varlığı kendi nefsi iç­in tasarlayan kemirici egoizmden ruhları kurtararak onları da Allah’a ulaştıracak merhameti canlandırmak için” sosyalizm bize gereklidir.

Mehmet Akif de Kastamonu vaazının son paragrafında açıkça toplumcu ekonomi politiğini inşa etmektedir. O yüzden Akif’i en iyi anlayan Topçu olmuştur. 

Türk solu imanlı ve doğrudan Hakikatın ve Hakkın tebliği olan sosyalizmi alır ve onu ecdadımızın tarihteki uygulamalarından da yeniden keşfeder ve yeni terkibini bulursa hem memlekete, hem de belki üncü dünyaya, İslam âlemine, mazlum milletlere evrensel bir katkı sağlayabilir.

Türk solu imana gel!

(*) Lütfü Şehsuvaroğlu, Türk Sosyalizmi ve Nurettin Topçu, Elips Yayınları, Ankara 2011

Maziden:

NURETTİN Topçu’yu Yarınki Türkiye, Büyük Fetih, Mehmet Akif kitaplarıyla tanıdım ilk. Atsız, Erol Güngör, Arvasi, Necip Fazıl, Cemil Meriç, Galip Erdem, Necmettin Hacıeminoğlu, Arif Nihat Asya, Nevzat Kösoğlu, yaşarken tanıştığımız ve fikriyatımızı oluşturan büyüklerimizdi. Topçu’yla tanışmaya İstanbul’a gitmeye niyetlendiğimde kaybetmiştik. Geç kalmıştım. O vakit sosyalizmini bir saplantı olarak görüyordum. Öyle ya biz de sosyalizm ile savaştığımızı zannediyorduk. Ne kadar yanılmışım. Sosyalizm imanının bir gereği ve olmazsa olmazı imiş. Bizim hatamız komünizm ve batı sosyalizmleri ile onun Allah’ın kul hakkında gizlediği ekonomi politiği inşasını anlayamayışımızdı. 

Kitapçı:

Nurettin Topçu’nun ahlak Nizamı adlı eserinde sosyalizminin temellerini bulmak mümkündür.

Dağarcık:

“Bizde İslâm kültürüne bağlı zümrenin, İslam’ı daima sathi ve ters tarafından anlamış olması, onu sosyalizme karşı koymaktadır. Hakikatte bu dava İslâm’ın özünde barınan Hak davasıdır. Sosyalizm, çiğnenmesi halinde Allah’ın da affetmeyeceğini bildirdiği kul hakkının müdafaasıdır. Sosyalist olarak İslâm’ın ta kalbinde yer alacağımızı bilemeyenler, kelimenin yabancı kıyafetine tutuluyorlar. Düşünmüyorlar ki, kelime bir kıyafettir, onu biz giydiririz. Allah’ın olan ruh ve davadır. Ruhu görmediklerinden zavallı bir elbiseyi kurşunluyorlar.” Sosyalizme Karşı Koyan Kuvvetler, Hareket Kasım 1970  

Rubai

Men görürem, sen görmürsen o yüzden ihtilafımız

Gorhıram bu gidişle Rab, mukadder kılar mahvımız

Bir kişi yerse rızkını min kişinin hak mıdır bu

Hesap günü kurtarır mı acep Müslümanlığımız

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Lütfü Şehsuvaroğlu Arşivi