Mehmet Şeker

Mehmet Şeker

Ziyaret çarptı bizi

Ziyaret çarptı bizi

Sürprizlere hazır olun... Çünkü iş ciddiye bindi. Yakın zamanda ne gibi sürprizlerle karşılaşacağımızı şimdiden tam olarak bilemeyiz. Bekleyelim görelim.

Orası artık sürprizi yapacak olanların zekâ ve imkânlarına bağlı.

* * *

Adam yanına oğlunu almış, yola çıkmış. Zaman eski zaman. Hava soğuk, mevsim kış. En müsait vesait taban...

Baba oğul tabana kuvvet gidiyorlar, dağlar tepeler aşıyorlar.

Yolları üstüne rastlayan köylerde çorba içip konaklıyor, sonra devam ediyorlar. Yol uzun.

Geç vakit girdikleri bir köyde, kalabalıkla beraber cami yolunu tutuyor, cemaate uyup namaza başlıyorlar.

Ne var ki o gün ilk teravih kılınmaktaymış. Adamcağız farkında değil. Zaten namazla niyazla da pek alâkası yok. Cami çıkışı misafir eden biri bulunur ümidiyle girmişler.

Teravih namazı uzadıkça uzuyor. Hoca selam verdikçe Allahuekber deyip yeniden başlıyor.

Bizim yolcu terlemiş. Ceketi çıkarmış. Oğlunun kulağına eğilmiş, “İş inada bindi, sen de çıkar ceketi” demiş.

* * *

O, iş inada bindi demiş, biz ciddiye bindi dedik; aynı şey.

Bazıları şimdi yeni yeni ceket çıkarıyor.

Sivilleri çekip cezaevine ziyarete gidiyor.

Emekli paşaları ziyarete.

Paşalar uzun yıllar hizmet vermişler ne de olsa. Destek çıkmak lâzım.

Kısa yıllar hizmet vermiş olsaydılar, o zaman gerekmezdi de...

* * *

Paşalar hakkında kesinleşmiş bir karar yok, iddianame hazırlanmamış henüz.

Dolayısıyla masum konumundalar.

Eh öyleyse Genelkurmay da sahiplenebilir bu ziyareti.

Hadi o zaman hep beraber söyleyelim:

“Kırklardağı'nın yüzü, karanlık sardı düzü.

Ben öleydim Suzan Suzi, ziyaret çarptı bizi.”

* * *

Masumiyet karinesine yaslanıp yan gelmek olmaz. Abartmamak lazım.

O adamlar oraya yoldan geçerlerken “Şöyle buyurun paşam, hürmetlerimizi arzedelim, bir çayımızı için” denilerek alınmadılar.

Çetelerden bahsediyoruz, darbe girişimlerinden, faili meçhul cinayetlerden, suikastlerden.

İyi ama bunların hepsi doğru olmayabilir.

Öyle... Olmayabilir... Ama ya yarısı doğruysa?

* * *

Bugün cezaevinde bulunan emekli askerlerin türküsü neydi biliyor musunuz?

“Atem tutam men seni

Jitem'e katem men seni...”

* * *

Şimdi bir sürpriz olsa ve Başkomutan gelip sorsa:

Aranızda hukuku silahla ezmeye çalışanlar, demokrasinin üstünden tankla geçmeye niyetlenenler varmış öyle mi?

Aman efendim, ne münasebet! Yoktur bizde öylesi. Biz demokrasiye saygılı, hukukun üstünlüğüne inanan...

E o zaman sizin mahkemeye baskı yapmak, yönlendirmek gibi bir niyetiniz de yoktur.

Yok valla, iki gözüm önüme aksın!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mehmet Şeker Arşivi