Faruk Köse

Faruk Köse

Müslümanlığınızdan utanıyor musunuz?

Müslümanlığınızdan utanıyor musunuz?

Sanki Allahu Teala en doğrusunu göndermemiş gibi, neredeyse “İslam’dan utanan acaip bir müslüman tipi” türedi.

Sanki Allahu Teala bazı hükümlerini yanlış göndermiş gibi, İslam’ı tevillerle değiştirmeye kalkışıyorlar.

Sanki Allahu Teala fazladan göndermiş gibi, İslam’ın bazı hükümlerini devre dışı bırakıyorlar.

Sanki Allahu Teala ayıplı, kusurlu ya da hatalı göndermiş gibi, İslam’ın bazı hükümlerini gizleyip gözden kaçırmaya kalkışarak, “aman kimse duymasın, görmesin” edasına bürünüyor; “İslam’ın özellikle kâfire ve küfre karşı duruşa ilişkin hükümleri”ni köşe bucak saklıyorlar.

Fransa’da “Rasulullah’a (sav) karşı yapılan ve içimizdeki İslam/Peygamber düşmanları tarafından tekrarlanan hakaretler”i hazmedemeyenlerin eylemleri üzerine, “aman uslu durun, İslam yanlış tanınmasın” türünden söylemler aldı başını gidiyor. “İslamofobi” olmasın gerekçesiyle “İslam’ın küfrü yok edici eden hükümleri”ni, “müslümanın kâfiri rahatsız eden duruşu”nu gizlemeye yelteniyorlar.

İnsanların “inanmama özgürlüğü” vardır. İllâ da Cehennem’e gitmek isteyene yapacak bir şey yok! Ancak, hiç kimsenin başkasının inancına ve hassasiyetlerine hakaret etme hakkı olamaz. “Müslümanın hassas damarı”na basanın tokadı yemesi gerektiği ve artık yiyeceği bilinmeli.

“İslami duruş”un bazı müslümanlarca da “terör” olarak tanımlanması ciddi bir sorunumuzun olduğunu gösteriyor. Bu noktada sormak istiyorum:

“Müslüman” olarak, dininiz “İslam”dan sıkılıyor, “İslam’a mensup olmak”tan utanıyor musunuz? “Allah’a iman” sizi bozuyor mu? “Kur’an”dan şüpheniz, “Sünnet”ten rahatsızlığınız mı var? Hayatınızı “İslam Şeriatı”na göre yaşamak ve “İslam Devleti” kurmak idealinden vaz mı geçtiniz? “İlahi yükümlülükler” sizi mutsuz mu ediyor? İslam’a inananın “en üstün” olduğuna dair çekinceleriniz mi oluştu? “Kafirler istemese de” Allah’ın nurunu tamamlayacağından kuşkuya mı düştünüz? “Cihad” sizce “terör” mü?

Cevabınız “evet”se sözüm size değil. Sizinle aynı duyguları paylaşmıyorum, aynı inancı taşımıyorum, aynı istikamete yürümüyorum. Ben sizden uzağım, siz de benden... Sizin dininiz size, benim dinim bana! Yok, cevabınız “hayır”sa, o zaman sizinle konuşacağım bazı şeyler var. Özellikle de şu “İslamofobi”ye dair.

“İslamofobi (İslam korkusu/fobisi)” kelimesi, “İslam’dan ve müslümanlardan korkmak, çekinmek” demek. Bu korku öne sürülerek müslümanlara karşı her türlü menfi ayrımcılık ve İslam’a karşı savaşmak meşru sayılıyor. İşte sizinle bunu konuşmak istiyorum. Zira görüyorum ki, “İslamofobi olmasın” diye ezilip büzülüyor, alçalıp hakirliğe razı oluyorsunuz.

Eğer İslam’dan kuşkunuz yoksa, bu saçmalığa son verin artık! Zira bugün Batı’nın yürüttüğü “Yeni Haçlı Savaşı”nın anahtar kavramı olan “İslamofobi” ile, İslam ve müslümanlar açıkça aşağılanıyor, baskılanıyor, dönüştürülüyor, tahakküm altında tutuluyor. İslam’ın inanç, ibadet, ilke, istikamet, yaşam tarzı, hayat felsefesi, sosyal, siyasal, hukuki, iktisadi nizamı vb. hususları korkutucu ve sakınılması, kaçılması, ezilmesi gereken hususlar olarak sunuluyor.

İşte buna karşı “eziklik psikolojisi”ne kapılmışsınız. “Hak inanç”ı ve “Hakça yaşantı”“Hakkın düşmanları”na “beğendirme”ye, “hoşlandırma”ya, “sevimli gösterme”ye; “İslamofobi” olmasın diye İslam’ı kâfirlere “tasdik ettirme”ye kalkışıyorsunuz. “İslam’ı kâfirlerin beğenisine uyarlamak”la “terk etmek” arasında fark olmadığını da fark edemiyorsunuz.

“İslami anlayış”ı terk edip Batı’nın değer yargılarına, İslam dışı inanç ve ideolojilere göre biçimlenmiş “modern yaşam tarzı”na evrimleşmek... “Şer’i sistem”den vazgeçip, “demokrasi”yi özümsemek... “Ateist”i bile hoşgörürken, “İslam sevdalıları”na tahammül edememek... İslam’a ve müslümanlara yapılan “saygısızlıklar”ı hoş görmek, saldırılara karşı “hakkını savunmak”tan, “onurunu korumak”tan geri durmak... “Hak ile batılı ayırmamak”, hakkın batıl ile karıştırılmasında sakınca görmemek... “İslam’ın/Şeriat’ın hükümleri”ni sorgulamak; tartışmaya, red veya kabule açmak; hatta bunu “inanç esasları”nı kapsayacak şekilde geniş bir daireye yaymak... İslami hükümlere karşı “eskidiği” kanaatini uyandırmak; beşeri kanaatlerle biçimlenmiş “yeni hükümler ihdası”na kapı açmak... İslam’ı, “karşıtlarının hoşlanacağı hal”e dönüştürmek, evrimleştirmek, düşmana tasdik ettirmek, “İslam anlayışı”nı değiştirmek... İslam’a karşı söylemi ve eylemi olan “ün ve güç sahibi” gayri İslami unsurlara “hoş görünme”ye, “aferin alma”ya çalışmak... İslam’ı gayrimüslim güç odakları nezdinde akredite ettirmek... “Özgürlük” diyerek, “çağın gereği” sayarak veya “politik tarafgirlik”e kapılarak ahlaki, ameli ve hatta itikadi zaafiyetleri meşrulaştırmak... İslam’ı “hümanistleştirmek” ve “yaptırım kuralları”nı iptal etmeye kalkışmak... İslam’ın “cihad” hükümlerini hasıraltı etmek; “şehadet bilinci”ni köreltmek... “Kur’an’ı onaya sunma”ya, hatta müslüman olmayanlara “İslam’ı tanımlatma”ya yeltenmek...

Bunlar, “İslamofobi olmasın diye” girdiğin hallerden bazıları.

Kendi paranoyasından kaynaklanan “korku ve nefret”e kapılmış “İslam dışı unsurlar”ın hezeyanlarını tatmin etme adına, “İslami duruş”tan çekinmek müslümana yakışmaz! Eğer bir “inanç”, “eylem”, “duruş”, “hüküm” İslami ise, onun “utanılacak”, “çekinilecek”, “geri durulacak”, “başkası görmesin, duymasın, bilmesin” denilecek bir yanı yoktur. Kâfirlere yaranmak için “İslam’ı dönüştürme”ye, onların gözüne hoş görünecek şekilde “müslümanları şirinleştirme”ye, “uysal koyuna dönüştürme”ye kalkışamazsınız. İslamofobi olmasın diye İslam’ı budayamazsınız.

Siz hiç, “aman müslümanlar yanlış anlamasın” diye düşünerek inanç ve yaşantılarını değiştiren, gizleyen yahudi, hıristiyan veya başka dinden birini gördünüz mü? O halde size ne oluyor?

Gayrimüslimi İslam’a davet etmenin yolu “İslam’ı ve müslümanı bozmak” olamaz! Asıl yanlış, İslam’ı olduğu gibi “anlatmamak/yaşamamak”tır.

...Ve cihad, terör değildir!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
8 Yorum
Faruk Köse Arşivi