Recep Garip

Recep Garip

Şiire yöneliş terazisi

Şiire yöneliş terazisi

Za­man za­man oku­yu­cu­lar­dan, genç dost­lar­dan ya­zı, şi­ir, de­ne­me üze­ri­ne mek­tup­lar alı­rım.  Ge­len bir mek­tup sö­ze şöy­le gi­ri­yor; “ge­çen yıl yaz­dı­ğım iki şii­rim” ek­te olan tek cüm­le­lik mek­tu­bu­nu­zu ve şi­iri­ni­zi iki kez oku­dum. Şi­ir­le il­gi­li bir şey söy­le­mek ya da söy­le­me­mek en­di­şe­siy­le se­lam ni­te­li­ğin­de bir mek­tup yaz­ma­yı da­ha uy­gun bul­dum. Ön­ce se­lam de­nil­miş­tir. Söz­den ön­ce se­lam fas­lıy­la gi­ri­lir mec­lis­le­re. Se­lam­sız sö­zün an­la­mı, kim­lik­siz­li­ği ve ki­şi­lik­siz­li­ği söz ko­nu­su­dur. Se­la­mın rah­met, be­re­ket, kar­deş­lik ak­di her da­im sö­zü tıl­sım­lı ha­le ge­ti­rir. Bu ne­den­le­dir ki “Se­la­mı ara­nız­da ya­yı­nız” buy­rul­muş­tur. “Ön­ce se­lam son­ra ke­lam” de­nil­miş­tir.

Şi­ir­le il­gi­li bir şey söy­le­mek, emin olu­nuz ki zah­met­li ve so­rum­lu­luk is­ti­yor. Her de­fa­sın­da bin en­di­şey­le şii­ri ye­ni­den oku­yo­rum. Ka­çır­dı­ğım bir şey­ler ola­bi­lir di­ye. Hak­sız­lık ve ha­ta yap­mak­tan kork­tu­ğum için, yan­lış bir söz ile yü­re­ği in­cit­mek­ten ürk­tü­ğüm­den oku­rum tek­rar, tek­rar. Ka­na­atim net­leş­ti­ğin­de de söy­le­mem ge­re­ke­ni, yaz­mam ge­re­ke­ni hem söy­ler hem de ya­za­rım. Bu da bir ge­rek­li­lik­tir. Ke­li­me­le­rin şii­re dö­nüş­me­si için epey emek ver­mek ge­re­ki­yor.

“Aşk ki eze­li ta­nı­şık­lık­tır

Doğ­ma­dan ön­ce baş­la­mış­lık­tır”  ”Sır Mek­tup­la­rı”n­da böy­le yaz­mış­tım. Sır Mek­tup­la­rı, kırk yı­lın bi­ri­ki­miy­le ka­le­me alın­mış yol gös­te­ri­ci ede­bi mek­tup­lar­dan olu­şu­yor. Şa­ir ve ya­zar aday­la­rı­nın ge­çip gi­de­ce­ği yol­lar­da­ki ça­lı, çır­pı­la­rın na­sıl­da in­sa­nı oya­la­dı­ğı­nı, bun­la­rı kal­dır­ma­nın, ayık­la­ma­nın da bir iman öde­vi ol­du­ğu­nu bi­le­rek ke­li­me­le­re ulaş­ma­nın, di­li düz­gün kul­lan­ma­nın yol­la­rın­dan ha­ber­dar edi­yor genç oku­yu­cu­yu.

Ne­cip Fa­zı­l’­ın “Çi­le” şi­ir ki­ta­bı­nın so­nun­da yer alan “Şi­ir Po­eti­ka­sı”, Rai­ner  Ma­ri­a  Ril­ke­’nin “Genç  Bir  Şai­re Mek­tup­la­rı”, İs­met  Özel  ile  Ata­ol Beh­ra­moğ­lu­’nun “Genç  Bir  Şa­ir­den Genç  Bir  Şai­re  Mek­tup­lar”  ile Mu­ham­met  Nur  Do­ğa­n’­ın  “Fu­zu­li Pe­ti­ka­sı” gi­bi eser­ler genç oku­yu­cu için ba­şu­cu eser­ler ol­ma­lı­dır. “Sır Mek­tup­la­rı”­nı, “Ye­di Bil­ge-Ye­di Gü­zel Adam­”ı bir de “Gün­le­rin İzi”­ni öner­mek­te sa­kın­ca gör­mü­yo­rum.

Ha­yat na­sıl emek is­ti­yor­sa, ço­cuk na­sıl emek is­ti­yor­sa, alın te­ri için gay­ret na­sıl emek is­ti­yor­sa şi­ir­de öy­le emek is­ti­yor. Bes­me­le­siz, emek­siz ek­me­ğin in­san be­de­ni­ne pek fay­da­sı yok­tur. Yal­nız­ca kar­nı do­yu­rur. Ru­hun aç­lı­ğıy­sa sü­rer. He­lal ka­zanç, hem mi­de­ye, hem ru­ha, hem de gön­le şi­fa olur. Şi­ir­de var olan ik­sir­de bu men­şe­’le açık­la­na­bi­lir. Şii­re emek, şai­rin boy­nu­nun bor­cu­dur. Ne ka­dar ki­tap okur­sa, şi­iri­ni o ka­dar bes­li­yor de­mek­tir. Çağ­da­şı ol­du­ğu ya­zar­la­rı ta­nı­yor ol­mak yet­mez on­la­rın öz­gün eser­le­ri­ni de oku­ma­lı­dır. Çağ­da­şı ol­ma­yan geç­miş asır­la­rın bil­ge­le­ri­nin de eser­le­ri mut­la­ka okun­ma­lı­dır. Ki­şi ken­di­si­ni cid­di­ye al­dı­ğı ka­dar top­lum cid­di­ye alır. Ki­şi­ler cid­di­ye alır.

Şi­ir, her­ke­se ken­di­si­ni tes­lim et­mi­yor. Şii­rin­de ara­dı­ğı ku­ral­lar var. Yal­nız­ca şai­rin ku­ral­la­rı yok. Şii­rin­de ifa­de ye­rin­dey­se eğer in­ce ele­yip sık do­ku­ya­rak şa­iri­ni bul­ma gay­re­tin­de­dir. Şi­ir, öy­le ko­lay ko­lay şai­re tes­lim ol­maz. Şai­rin onu hak et­me­si, el­de et­me­si, şii­rin id­ra­kin­de ol­ma­sı icap eder. Şi­ir, hak­tan ge­len bir gök muş­tu­su­dur. Şi­ir, sı­ca­cık fı­rı­na sa­at­ler­ce ha­zır­lık ya­pan ek­mek us­ta­la­rı­nın emek­le­ri, alın ter­le­ri­dir bir ba­kı­ma. Ke­li­me ke­li­me, se­çe­rek di­ze­le­re ulaş­mak her bir di­ze­de şii­ri ya­ka­la­ya­rak di­ğer di­ze ile ün­si­yet oluş­tur­mak icap eder. Bu zor­dur. Ko­lay gö­zü­ken ama as­la ko­lay ol­ma­yan zor­luk­lar­la zir­ve­ye di­re­ne­rek, ter­le­ye­rek, ne­fes ne­fe­se tır­man­ma ey­le­mi­dir şi­ir. Ge­li­nin du­va­ğı, gü­lün uzak­tan his­se­di­len ko­ku­su, ça­lı­la­rın di­bin­de var­lı­ğı­nı bil­di­ği­miz ama gör­me­den ko­ku­su­nu al­dı­ğı­mız me­nek­şe­nin his­set­tir­di­ği­dir şi­ir.

Şi­ir di­ye ifa­de et­ti­ğin-iz di­ze­le­re ye­ni­den bir kez da­ha bak­tık­tan son­ra bun­la­rın şi­ir ola­bil­me­le­ri için Tols­to­y’­un“­An­na Ka­re­ni­na”­yı, “Ka­ra­mo­zof Kar­deş­le­ri”­ni beş kez oku­ma­nı öner­mem ge­re­ki­yor. Ril­ke­’nin “Genç Bir Şai­re Mek­tup­la­rı”­nı de en az üç kez oku­ma­lı. Son­ra “Bu Ül­ke”­si rah­met­le an­dı­ğım Ce­mil Me­ri­ç’­in, el­den bı­ra­kıl­ma­ma­sı ge­re­ken bir yer­de du­ru­yor. Ke­li­me­ler üze­rin­de­ki has­sa­si­ye­tin de­li­ce, çıl­gın­ca ama hep ve­lut bir do­ğu­ruş­la or­ta­ya ko­yan Ca­hit Za­ri­foğ­lu­’nun şi­ir ki­tap­la­rı­nı, gün­ce­le­ri ola­n“­Ya­şa­mak­”ı­nı dö­ne dö­ne oku­ma­lı di­ye dü­şü­nü­yo­rum. Ne­cip Fa­zıl Kı­sa­kü­rek Üs­ta­dın “İ­de­oloc­ya Ör­gü­sü” ile “Çi­le” çan­ta­mız­dan ay­rıl­ma­ma­sı ge­re­ken­ler­den­dir.

Er­dem Ba­ya­zı­t’­ın “Se­bep Ey” as­la unu­tul­ma­ya­cak ka­dar önem­li­dir. Şii­re tu­tu­na­cak­sak eğer, biz­den ön­ce­ki­le­rin ne­re­den ne­re­ye doğ­ru koş­tuk­la­rı­nı, di­le, ke­li­me­le­re ve ki­ta­ba na­sıl­da yas­lan­dık­la­rı­nı unut­ma­mak icap edi­yor. Meh­met Akif İnan şii­ri ise da­ha da kök­le­ri iti­ba­riy­le di­van şi­iri­mi­ze yas­lan­mış ka­dim kül­tü­rün dün bu gün çiz­gi­sin­den do­ğu­dan ba­tı­ya doğ­ru ak­mak­ta olan in­sa­nın sor­gu­su gi­bi du­rur­ken iç he­sap­laş­ma­nın vaz­ge­çil­mez­li­ği­ni de bi­ze ha­ber ve­ri­yor. Bi­zi ön­ce “Hic­ret” duy­gu­suy­la “E­de­bi­yat ve Me­de­ni­yet­”e ulaş­tır­mak is­ti­yor.

Kıy­met­li ka­lem, her ke­li­me­nin yer­li ye­rin­de ol­ma­sı için çok ki­tap oku­ma­dık­ça ya­zı­nın­da, şii­rin­de, ede­bi­ya­tın­da yü­zey­sel ola­ca­ğın­dan kuş­ku­muz yok­tur. Ede­bi­ya­tı de­rin­leş­tir­me­nin yo­lu, ha­fı­za­nın piş­me­si­ne, bi­rik­me­si­ne, di­lin düz­gün te­laf­fu­zu­na ve gö­nül de­ğir­me­nin­de öğü­tül­me­si­ne bağ­lı­dır. Bu­nu da en çok di­re­nen­le­rin, gay­ret için­de ömür sü­ren­le­rin eriş­ti­ği­ni ve as­la ana ki­tap Ku­ra­nı an­la­ma adı­na ya­zı­lan bü­tün eser­le­re ya­kın ol­mak­la müm­kün ol­du­ğu­nu ifa­de et­me­li­yim. Ke­li­me­ler şai­ri, ya­za­rı ele ve­rir. Seç­ti­ğin her ke­li­me se­ni, inan­cı­nı, iti­ka­dı­nı, sa­vun­duk­la­rı­nı di­re­ni­şi­ni ha­ber ve­rir.  Şi­ir, di­ren­mek­tir.

“San­ki bur­num değ­di bur­nu­na yo­kun” di­yen Ne­cip Fa­zı­l’­da ki kav­ra­yış, de­ha çap­lı bir bey­nin ya­ka­la­yı­şı ve şi­ir­de­ki üs­tün ira­de­nin ve di­le olan hâ­ki­mi­ye­tin is­pa­tı­dır. Söz şi­ir­den açıl­dı ve şii­ri, aş­kın di­li ola­rak ta­nım­la­dık. Aş­kın di­li olan şi­ir, so­rum­lu­luk is­ti­yor. Sor­gu­nun ve so­rum­lu­lu­ğun ifa­de­si­dir şi­ir.

Bu­ra­dan asıl iti­ba­riy­le “Bü­yük Do­ğu” der­gi­si ve dü­şün­ce­si­ne ora­dan “Di­ri­liş” üni­ver­si­te­si­ne ve “E­de­bi­yat” ku­le­si­ne ulaş­mak ge­re­ki­yor. Bu üç der­gi­nin Türk ya­zın ha­ya­tın­da önem­li ka­le­ler in­şa et­ti­ği­ni, kök­ler­de var olan de­ğer­le­ri ye­ni­den keş­fe çı­ka­rak bü­yük Ana­do­lu in­sa­nı­nın var oluş bi­lin­ci­ni uyan­dır­dık­la­rı­nı ve ev­ren­sel son din İs­la­m’­ın vaz­ge­çil­mez bir iman­la, aşk­la ha­ya­tı ku­cak­la­dı­ğı­nı şi­ir­de, ya­zı­da, eser­ler­le var et­tik­le­ri­ni gös­ter­miş­ler­dir. Bu ne­den­le­dir ki sek­sen ön­ce­si yıl­lar top­lu­mun vur­gun ye­di­ği yıl­lar­dır. Ye­ni­den uya­nış mek­tep­le­ri olan der­gâh­la­rın, der­gi­le­rin bü­yük gö­rev­ler­le in­san ulaş­tık­la­rı­nı söy­le­me­li­yiz ki hak ye­ri­ni bul­sun. 

Şi­ir ve der­gi­ler üze­ri­ne bu ya­zı sü­re­cek Ma­ve­ra­’ya öy­le ula­şı­la­cak­tır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Recep Garip Arşivi