Fatih Akkaya

Fatih Akkaya

Prof. Şimşek’e kulak verelim

Prof. Şimşek’e kulak verelim

TÜBİTAK’taki cemaat yapılanmasına yönelik operasyon kapsamında tutuklanan Kamu Sertifikasyon Merkezi Başkanı’nın lisans ve yüksek lisans diplomasının sahte çıkması, “adamın biri sahte diploma ile işi götürmüş” deyip geçilecek kadar basit midir?

YÖK’ün kitabını yazmış ve üniversiteleri çok iyi bilen akademisyenlerden Prof. Dr. Şaban Şimşek’e yönelttim bu soruyu. 

Şaban Hoca, derinden “Ahh ah” dedikten sonra, çok ilginç şeyler anlattı: 

“Yok, o kadar basit değil. Siz sahte değil gerçek diplomanızla, yüksek lisans değil doktoranızla, doçentlikte değil profesörlüğünüzle bir yere gelemiyor, mesela o sahtecinin amir olduğu kurumun kapısından bile giremiyorsunuz da o olay adam orada daire başkanı olabiliyorsa, burada bir durup düşünmek gerekmiyor mu? Kuvvetle muhtemeldir ki ‘sistemli bir takım oyunu’ söz konusu.”

Şimşek, diplomadan ziyade “uzmanlık”larda büyük sahtecilikler yapıldığını, Gülen Cemaati’nin bu yolla akademide dolayısıyla üniversitelerde ciddi bir zemin kazandığını söyledi. 

Bu yapının bugün devlet içinde kurtarılmış klinikleri, bölümleri, fakülteleri hatta üniversiteleri olduğunu belirten Şimşek, “Kendilerinden olmayanı Einstein olsa almazlar” dedi. 

Şaban Hoca, sistemin nasıl işlediğini şöyle anlattı: 

“Şu ya da bu şekilde (haklı ya da haksız) sınavlar kazanılıp tıp diploması alınıyor, sonrasında uzman olunuyor. Bu arkadaşlara abileri yardım ediyor ve bilimsel yayınlar yapılmaya başlanıyor. Adaylar biraz kıvamına gelince kişiye has(!) kadrolar ilan ediliyor. Dosyalar veriliyor; yardımcı doçent olunuyor. Bu arada yayın faaliyetleri hızlanıyor. Öylesine ki mesela bir aday bir yılda on tane yabancı yayın yapabiliyor, hem de bir taşra üniversitesinde; yani imkanları kısıtlı olan bir yerde.”

Durum gerçekten böyle ise korkunç bir tablo ile karşı karşıyayız demektir.

Peki bu noktaya nasıl gelindi?

Bu insanlar devlette bu kadar rahat nasıl kadrolaştı? 

Gözünü budaktan esirgemeyen, her devrin değil doğru bildiğinin adamı olan Prof. Şimşek’in bu konudaki düşünceleri de bir hayli dikkat çekici.

Şöyle dedi önce:

“Şimdi bunlardan şikayetçi olanlar, bu işi temizlemek için ülkemizin tüm enerjisini harcamak durumunda bırakanlar üzülmeli, nedamet duymalı ve milletten af dilemeli.”

“Kim bunlar” diye sorma saflığında bulununca, şunları kaydetti: 

“Valla gazeteci olan sensin, benden daha iyi biliyorsun. Aslında bunu millet de biliyor; elbette bunca yıldır iktidarı elinde bulunduranlar, malum grubun üyelerini, kurumlarını besleyip büyütenler, tarihe not düşercesine yaptığımız uyarılara aldırmayanlar. Yoksa senin kabahatin yok, benim de yok. Beş yıl önce yazdıklarımızı söylediklerimizi, manşetlere konu oluşumuzu biliyorsun. Senin de haber sitenle, yazılarınla gösterdiğin çabalar biliniyor.”

Malum gazetelerde yer internet sitelerine oranla çok kısıtlı.

Şaban Hoca’nın birbirinden önemli değerlendirmelerini buraya sığdırmam mümkün değil.

Söyleşimizin tamamı www.habervaktim.com'da yayında, oradan okuyabilirsiniz.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Fatih Akkaya Arşivi