Twitter'da devletlerarası protokol
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 9 Şubat'ta ilk defa Twitter'da mesaj attı. Bir haftadır o tvit konuşuluyor.
Daha önceki söylediklerini, Twitter ve diğer sosyal medya sınırlama girişimlerini falan tartışmayacağım. Malum Abdullah Gül de Cumhurbaşkanı olarak tvit atıyor, fotoğraf paylaşıyor ve diğer liderlere göre daha aktif biri olarak bu mecrayı kullanıyordu.
Twitter kullanımına taraftar olan da var, karşı çıkanlar da... Hatta İngiltere Başbakanı David Cameron, bir aydır sosyal medya karşıtlığı içine sürüklenmiş durumda.
Yani son bir ayda, devlet protokolündeki önemli kişiler ve Twitter tavırları üzerine önemli gelişmeler yaşandı. Onu anlatmadan önce Cameron'un tavrına değineyim.
Cameron’a göre, iki kişinin arasında geçen ve gerektiğinde istihbarat yetkililerinin göremediği mesajlar ulusal tehdit unsurları arasında. İronik bir biçimde, Paris’teki ifade özgürlüğü yürüyüşünde boy gösterdikten sonra yaptığı açıklamada Cameron, mayıs ayında İngiltere’de düzenlenecek olan genel seçimlerde yeniden seçilirse, aralarında WhatsApp, iMessage ve Snapchat’in olduğu mesajlaşma uygulamalarını yasaklamak istediğini söyledi.
Cameron’a göre söz konusu mesajlaşma uygulamalarının mesaj içeriklerini kriptolu bir biçimde tutması ve gerektiğinde istihbarat yetkilileriyle paylaşmamaları terörist ve ekstremist grupların ekmeğine yağ sürüyor.
Diğer ülke liderlerine göre, Cameron'un Twitter takipçi sayısı oldukça az. @David_Cameron hesabının 916 bin takipçisi bulunuyor. @RT_Erdogan hesabının 5 milyon 775 bin, @BarackObama hesabının 54 milyon 900 bin, Kraliçe Elizabeth'in @Queen_UK adresi bile Cameron'dan fazla takip ediliyor.
Hindistan'ın yeni Başbakanı Narendra Modi de Twitter'ı yoğun kullanan liderlerden biri. Başbakanın @narendramodi adresinin 10 milyondan fazla takipçisi var.
Modi, sosyal hayatının yanı sıra devlet görüşmelerini de anında Twitter'da paylaşmasıyla ünlendi hemen.
Asıl ilginç olanı şu: 26 Ocak Hindistan'ın ulusal günlerinden biri ve Mahatma Ghandi'nin doğum günü ile birlikte en önemli iki gününden biri olarak kabul ediliyor.
Modi, Twitter üzerinden ABD Devlet Başkanı Barack Obama'ya mesaj atarak, ulusal gününe davet ediyor. Ne arada dışişleri, ne büyükelçilikler ne de kriptolu, özel hatlı telefonlar var. Obama da, hemen ardından, yine Twitter üzerinden "Gelirim" diyor.
Nerde kaldı devlet davet protokolü?
Bakalım, bu yeni devlet protokolünü başka hangi lider öncelikle kullanacak?
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın daha önce kati kanaat oluşturan Twitter aleyhtarı ifadelerini bir kenara bırakın. Hatta Cameron'un sert mesajlarını da boşverin.
Dünyanın en etkili mecrası, Modi-Obama diyaloğundan sonra itibar sıralamasında en öne geçmiş bir usul olarak devlet protokolüne girmiştir.
Bundan sonra kimse olaya kayıtsız kalamayacaktır.
Viral kampanyalar, klasik reklamları geçecek!
Sevgililer Günü öncesi ve sonrasında yüzlerce viral video ile karşılaştım. Çok hoşuma gittiği için Mercedes, Turkcell ve Samsung videolarını da sosyal medyada paylaştım.
Viral, ağızdan ağıza aktarılan anlamına geliyor ama artık sosyal medyada paylaşılan video ve caps'lere de viral denilebiliyor. Son yıllarda dijital pazarlamada en çok kullanılan kavramların başında da "viral" geliyor.
Dijital reklamlar artıyor ve 2014 yılı sonunda reklam pastasından 1 milyar liralık bir pay aldığı açıklandı. Artış hızının yüzde 20 ila 30 civarında olduğu da biliniyor.
Asıl önemli olan kısmı ise reklamların ötesinde paylaşılan şirket ve marka bülten, bilgi ve dataların yoğunluğudur.
Viral kampanyalar bu açıdan önemlidir.
Diğer taraftan yine Sevgililer Günü için yayınlanan istatistiklerin çokluğu dikkatimi çekti.
Malum Ramazan ayı süresince, oruçluları hedef alan ve bayramlarda Müslümanlar’ı hedef alan reklamlar da artıyor. Çok da başarılı olduklarını düşünüyorum.
Ramazan ayına şurada dört aydan kısa bir süre kaldı. Benzeri viral kampanyalar için şimdiden video hazırlıkları ve çekimleri başlamalıdır. Ramazan videoları, bilgileri ve istatistikleri bütün dünya insanlarına sunulmalıdır.
Umarım bu yazdığım da viral olarak paylaşılarak çoğalır.
Akıllı şehirler, akıllı yöneticiler ister
Her seçimde, yeni yönetim biçimi gösterebilecek belediye başkan adayı görebilecek miyim, diye adayları takip ederim. Şimdiye kadar nevzuhur, teknolojiyi sindirebilmiş (teknoloji kullanan demiyorum), dünya yaşam trendlerini gören bir başkan adayı görmedim.
Genel seçimler için 700 bürokrat istifa etmiş, on binlerce milletvekili aday adayı harekete geçti. Dahası il genel meclisi adaylıklarıyla bu rakam, her 10 aileden birinde bir politikacı kişinin olduğunun da göstergesidir.
Yani kimse bu sürecin dışında kalamıyor.
Öyleyse, dünyadaki gelişmeleri sadece siyaset bazında değil, diğer yönleriyle de takip etmemiz gerekiyor.
İki yıl evvel, "Akıllı Şehirler" üzerine bir paneli yönetmek üzere davet edildim. Konuşmacılar ya belediye başkanı, ya da yerel yönetimlerde üst düzey yöneticiydi.
"Akıllı Şehirler" kavramını sadece "call center" olarak algılandığını görmek beni hayal kırıklığına uğrattı. Diğer bazı işleri de cep telefonundaki navigasyondan, e-devlet, e-imza gibi zorunlu teknolojilerle halledebiliyorsunuz.
Burada "Akıllı" kavramını, "Smart" kelimesinden aldık. Mobil ve internet bağlantısı, big data, bulut bilişimler ile entegre ederek daha ucuz, daha hızlı, daha yetkin, daha sağlıklı sonuçlar almak için kullanmayı kastediyoruz.
Peki, neler daha akıllı olacak?
Dünyanın pek çok büyük teknolojisi şirketi artık, akıllı şehirler üzerine yoğunlaşmış durumda. GE, Intel, IBM, Microsoft, Siemens, SAP, Yandex, Google bunların başında geliyor. Her birinin akıllı şehirler üzerine konsept çalışmaları bulunuyor.
Buna göre, akıllı şehirlerde enerji kullanımında büyük tasarruf sağlanacak. Sadece tüketimde değil, üretimde de yeni modeller geliştirilecek.
Temiz hava ve su sadece medeniyet göstergesi değil, akıllı şehirler için farkındalık oluşturacak bir gelişme olacak. Karbon ayak izi ve sudaki ayak izi takip edilip, bu alanda da sürdürülebilir bir yapı oluşturulacak.
Bütün trafik lambaları, işaretleri ve araçlar akıllı olduğu için yayaları görme, işaretlerin değişimi de bildiğimiz kurallar ötesinde işleyecek.
En önemli akıl özelliklerinden biri de istihdam sorunudur. Günümüzde genel işsizlik arasındaki genç işsiz oranı iki mislidir. Avrupa'da da benzeri sonuçlar var. Yeteneklerin yetiştirilmesi, eğitimi en önemli akıllı şehir özelliklerinden biridir.
Avrupa Birliği, akıllı şehir için olması gereken minimum internet hızını 40 Mb olarak öneriyor. Türkiye'de akıllı şehir lafı eden yerel yöneticilere öncelikle geniş bant hızını sormanızı tavsiye ederim.
Duyumlara göre, biri il, ikisi ilçe olan üç şehrimizde pilot uygulama olarak akıllı şehir projesi bütün özellikleriyle uygulanmaya başlayacak. Buna göre, sıfır karbon gibi uç uygulamaların da olduğu bu proje, dünyaya örnek de olabilecekmiş.
Bence de benzeri projeler yapılmalı. Ama önce enerji, inşaat, trafik gibi hemen hayata geçebilecek alanlarda akıllı şehir uygulamalarını başlatabilsek.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.