Erbakan’a Vefasızlık
Dün rahmetli Erbakan Hoca’nın 4. vefat yıldönümü idi.
Gözüm bizim mahallenin gazetelerinde Hoca’ya dair küçücük de olsa bir “anma” haberi aradı ama göremedim.
Yurdun değişik yerlerinde “anma” etkinlikleri düzenleniyordu, ana sayfalarında bunlara dair bir haber de yoktu.
Milli Görüş yayın organı Milli Gazete’yi saymazsak, birtek Vahdet unutmamıştı büyük devlet ve dava adamı Necmettin Erbakan’ı.
Gazetemiz Vahdet, sürmanşetten hayırla yad etti Hoca’yı.
Bu haberi bile tek başına Vahdet’in farkını ortaya koymaya yetti.
Haber siteleri içinde de ciddi bir şekilde sadece www.habervaktim.com’un vefalı davrandığını, Erbakan Hoca’yı vefat yıldönümünde özlemle andığını gördüm.
Medyanın yanı sıra, siyasilerimizden; Cumhurbaşkanımız, Başbakanımız, bakanlarımız ve milletvekillerimizden anma açıklamaları bekledim doğrusu, ama onu da göremedim.
Kimi aydınlar, devlet adamları, sanatçılar, sporcular hatta…
Sol gelenekten geliyorsa, medyamız ve siyasilerimizin çok önemli bir bölümü tarafından her fırsatta hatırlatılıp, anılırken;
Muhafazakar medya organları ile siyasilerin Erbakan Hoca’nın vefat yıldönümüne bu derece ilgisiz kalması, büyük bir vefasızlık değil mi?Bizler rahmetli Erbakan’ı hayırla anmayacağız da kimi anacağız?
Yeni nesile Erbakan’ın mücadelesini; bu yolda çektiği cefayı, ödediği bedelleri anlatmayacağız da, neyi anlatacağız?
Diğer taraftan, bugün ise eminim ki hep bir ağızdan 28 Şubat’la ilgili haberler yayınlayıp, açıklamalar yapıp, dindar kesimin nasıl mağdur edildiğini aktaracağız yine.
Burası tamam ama kim bu dindar kesim?
Bu mağdur dindar kesimin lideri kim?
28 Şubat’ın en büyük mağduru kim?
O dönem en büyük cefayı çeken, bedellerin en büyüğünü ödeyen kim?
Bu gerçek neden gözlerden kaçırılıyor?
Bugün muhafazakar kesim uğradığı ayrımcılık, haksızlık ve yasaklardan önemli ölçüde kurtulmuş, mal-mülk ve makam-mevki sahibi olmuşsa, bunda, bu mücadelenin mimarı ve lideri rahmetli Erbakan Hoca’nın hiç mi payı yok?
O bu yolu aç(a)mamış olsaydı, bugün Türkiye böyle mi olurdu?
Malum, 28 Şubat mağdurlarının pek çoğu gasp edilen haklarına kavuşmuş durumda bugün. (Şükürler olsun.)
Hatta kimileri olmadıkları halde “mağdur edebiyatı” üzerinden prim yapıp, makam-mevki, mal-mülk sahibi olmuş durumdalar.
Peki ya en büyük mağdur?
Bu dünyada tek bir gün olsun rahat yüzü görebildi mi?
Çektiği cefanın, ödediği bedellerin karşılığını zerre alabildi mi?
Üstüne bir de reva görülen bu vefasızlık?..
Mide bulandırıyor.