Fatih Akkaya

Fatih Akkaya

Üniversitede Darbe Dersi

Üniversitede Darbe Dersi

Üniversitelerimizde bugün halen “28 Şubat”ın izlerini görmek mümkün.

O kafa”da öğretim üyelerinin varlığını geçtik, bunlara “ders kitapları”nda rastlamak insanı kahrediyor.

Dün Milli Gazete ifşa etti birini.

Kitabın adı: “Türkiye Cumhuriyeti Siyasi Tarihi”

Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi’nde öğrencilere okutulan bir kitap.

Kitaba göre, “28 Şubat darbe falan değildir, Demirel darbeyi önlemiştir! Dindar çevreler o zulümleri hak etmiştir! Çünkü Erbakan iktidarı irticai faaliyetlerde bulunuyor, başlattığı İHL açma furyası ile rejimi tehdit ediyordu! Zaten katillerin(Rahmetli Yazıcıoğlu kastediliyor) oyu ile güven oyu almış bir hükümetti Refahyol!” 

Anlayacağınız, post modern cuntacıların hezeyanları hakikatmiş gibi “siyasi tarih” diye aktarılıyor.

28 Şubat sürecinin ne olup ne olmadığını ve rahmetli Erbakan’a, dindar insanlara reva görülen haksızlıkları en iyi 13 yıldır tek başına iktidarda olan AK Parti kadroları biliyor olmalı.

Buna rağmen, böyle bir kitabı kim nasıl onaylıyor, anlamakta güçlük çekiyorum. 

En önemlisi de, kimler hangi cüretle bu hezeyanları üniversitelerde okutabiliyor? 

Yoksa, üniversitesi yönetimi, YÖK, Milli Eğitim Bakanlığı ve Hükümet onaylıyor mu bu “siyasi tarih”i?

***

Ben kafamdaki bu sorularla meşgulken, dostum H.İbrahim Kutluay’dan “yazarına dikkat” mesajını aldım.

Kastettiği kişi Prof. Dr. İhsan Güneş’ti. 

Bu isim, başörtüsünü “teokratik faşizm yolunun kilometre taşı” olarak niteleyen akademisyenden başkası değildi.

Aynen şöyle diyordu, İP’lilerle ortak düzenledikleri “bilimsel etkinlik”te:

“Türban, teokratik faşizme giden ve kadınları bireylikten çıkarıp köleliğe sürükleyen bir sistemin simgesidir.”

Dostum, Prof. Dr. İhsan Güneş’in ayrıca bir “icraatına” işaret etti.

Rahmetli Erbakan ve başörtüsüne kin/nefret kusan bu akademisyenin, son Osmanlı Sultanı Vahdettin için de bir numarası vardı. 

Hani, Sultan Vahdettin için “ABD Başkanı’na yazdığı mektupta Türk ulusuna hakaret ettiği” iftirasını dillendirenler var ya?

Kaynakları bu “bilim adamı” imiş meğer.

Olay şu: 

13 Mart 1924 tarihli o mektupta Sultan Vahdettin, TBMM’nin 3 Mart 1924 tarihli Hilafet’i kaldırma kararıyla ilgili görüşlerini ortaya koyuyor, 

Hilafet’in tüm İslam alemini ilgilendirdiğini, tek başına TBMM’nin alacağı bir kararla bunun ortadan kaldırılmasının meşru olmayacağını söylüyor.  

Vahdettin mektubunda “masum Türk kavmi” ifadesini kullanıyor.

İhsan Güneş ise mektubu günümüz Türkçesine çevirirken, bu ifadeyi “malum Türk kavmi” diye yorumluyor.

Mektubun aslını temin edip, incelediğini ve çevirisini yaptırdığını anlatan dostum, 

Bugün Vahdettin için “Türk düşmanlığı yaptığı” iddiasını dillerinden düşürmeyenlerin; o mektubu internette “işte ihanetin ve Türlüğe hakaretin belgesi” diye elden ele dolaştıranların tek kaynağının işte bu “bilimsel çeviri” olduğunu söylüyor. 

H.İbrahim Kutluay’ın şu dikkat çeken tespitleriyle yazımızı sonlandıralım:

“Ne kadar acıdır ki İhsan Güneş böylesine fahiş bir tercüme hatası yapmasına ve bu hatanın mektubun sahibine hakaret faslı oluşturduğunu görmesine rağmen yıllarca hatasından dönmemiştir. Dahası Osmanlı yazısını okuyabilen kitlenin azlığından dolayı acaba bu yapılan tercüme yanlışlarından şimdiye kadar nerelerde ve kaç tane yapılmıştır?”

 
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Fatih Akkaya Arşivi