CHP geçmişindeki suçlarından dolayı kapatılmalı
Duygusal bir toplum olduğumuzu CHP yeni anladı. Geçmişi müslüman toplumun duygularına hiç değer vermeyen, insan yerine koymayan, dilediği gibi dönüştürüp biçim vermeye kalkışan “saldırgan ve aşağılayıcı icraatlar yığını”yla dolu olan CHP bunu nihayet fark etti.
Ya da CHP hâlâ bunu anlamadı da, “üst düzey siyaset planlayıcılar”, toplumun duygusallığına oynanması halinde elde edilebilecek sandık başarısı hakkında CHP’yi ikna etti. Şimdi CHP, toplumun “mağdura destek olma duygusallığı”nı sandığa yansıtarak oylarını artırmayı plânlıyor. “CHP kapatılacak” iddiasını dillerine dolamalarının asıl sebebi bu olsa gerek. Nitekim Adalet Eski Bakanı Bekir Bozdağ, CHP’nin kapatılacağına dair iddiayı “uydurma bir seçim mühendisliği” olarak tanımladı.
İddiayı ortaya atan FuatAvni, Twitter’de şöyle yazmıştı: “İş Bankası’nın CHP üzerinden hortumlandığını ifade ederek CHP’nin mal varlıklarına el koymayı planlıyorlar. Plana göre sonraki adım Anayasa Mahkemesi’ne başvurup CHP’yi kapattırmak.”
Bu iddia, “kamuoyuna sunacak hiçbir projesi olmayan”, sadece “kemikleşmiş Laik-Kemalist sol kitle”nin “ideolojik taraftarlık”la desteklediği CHP’nin Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nu son derece memnun etti. Zira artık kameraların karşısına geçtiğinde söyleyecek bir sözü olmuştu. Aslı olsun olmasın önemli değil, şimdi bu iddiayı “mağduriyet edebiyatı”na çevirip oy isteyebilir, “projesi olmadan seçim kazanama”sının mümkün olmadığını bildiği “politika platformu”nda, hiç değilse “partisinin kemikleşmiş oyları”nı muhafaza edebilirdi. Hiç gecikmedi, iddianın üzerine balıklama atladı.
Önce iddiayı doğruladı. “Seçim yaklaşırken partilerine kurulacak tezgâhların artabileceği”ni söyleyip, “CHP’nin yıpratılması için hazırlıklar yapıldığı”nı anlattı. Sonra şöyle dedi: “Hazırlıkların kimler tarafından yapıldığını, yakın bir süreç içerisinde kitabın piyasaya sürüleceğini biliyoruz.”
Kamuoyunda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın veya Ak Parti’nin CHP’yi kapattıracağı iddiaları seslendirilirken, Kılıçdaroğlu gerçeği ifşa sadedinde bir “kitap”tan söz etmişti. Sözünü ettiği “kitap”ın ne olduğunu bizim Yeni Akit, “CHP’nin parti kapatma yaygarasından bakın ne çıktı” başlığıyla haberleştirdi. Meğer işin aslı başkaymış: “CHP’nin ‘kapatma’ gürültüsünün altından milyar dolarlık kavga çıktı. Telaşın, Mustafa Kemal’in manevi kızı Ülkü Adatepe’nin çocuklarının, CHP aleyhine açtığı 1 milyar dolarlık dava ile aynı şahıslar tarafından yazılan kitaptan kaynaklandığı belirtildi.”
Ülkü Adatepe’nin çocuklarının avukatı Osman Ersin Kozanhan da, “CHP seçim öncesi mağdur edebiyatı yapma peşinde” diyerek CHP’nin “projesiz seçim kazanma taktiği”ne işaret etti.
Oyunun farkında olan Cumhurbaşkanı Erdoğan, haliyle sessiz kalmadı; “bir, iki parti veya üç parti neyse kendilerinin kapatılmasına yönelik bazı operasyonların olduğundan bahsediyorlar; çok çirkin buldum, ayıptır” dedi. Cumhurbaşkanının imalı söylediği hususu Başbakan Davutoğlu daha açık söyleyerek, oyunu bozdu. Davutoğlu, CHP’nin kapatılacağı tartışmalarına dair açık çek verdi: “Madem ki böyle bir kaygı var, hemen yarın gelin, beraber Anayasa değişikliğiyle parti kapatılmasını imkânsız hale getirelim.”
Partisinin kapatılacağını iddia eden bir Genelbaşkan, Başbakan’dan açık çek aldığında ne yapmalıydı? Anında çağrıya uymalıydı, değil mi? Ama Kılıçdaroğlu sus-pus. Çünkü kendisi de biliyor “CHP için kapatılma süreci olmadığı”nı. Mesele “İş Bankası üzerindeki CHP hortumu”na dair iddiaların gündeme gelmesini ve hatta “mahkemede hesaplaşmaya gidilmesi”ni önlemeye ve “dikkat dağıtma”ya yönelik. Bu arada “mağduriyet edebiyatı”yla “toplumun duygusallığı”na hitabederek “ne kadar oy devşirirse kâr” sayacak.
CHP’nin kapatılmasına dair Hükümet cenahından bir çalışma yürütülmediği ve iddiaların asıl nedeninin, CHP ile İş Bankası arasındaki “akçeli işler”in açığa çıkmasını önlemek, önlenemezse, dikkat dağıtarak bundan sıyrılmak olduğu ortaya çıktığına göre, başlıktaki temennime geçebilirim.
Bence CHP, geçmişinde müslüman toplumun inanç, kimlik ve kişilik değerlerine karşı işlediği suçlarından dolayı aleme ibret olsun diye kapatılmalıdır. Neydi o suçlar, birkaç tanesini hatırlayalım:
Lozan Andlaşması ile milyonlarca kilometrekare toprağı ve millete dair esasları Batı emperyalizmine peşkeş çeken, Hilafet’i kaldıran, İslam’ı tümüyle hayattan uzaklaştırarak Devlet ve toplum hayatını Laikleştiren ve Laiklik’i anayasaya sokan, kıyafet devrimiyle binlerce insanın idam edilmesine ve zulüm görmesine yol açan, İslami eğitim sistemini yok eden ve medreseleri kapatan, harf ve dil devrimiyle Batı alfabesini zorla uygulayıp, toplumu köklerinden koparan, İslami iktisat düzenini iptal edip faize dayalı kapitalist iktisat düzenini getiren, Takrir-i Sükun Yasası ile müslüman toplum üzerinde tam bir devlet terörü estiren, Hukukun tüm alanlarında İslami yasaları kaldırarak Laik Batı yasalarını topluma dayatan, Şeriat mahkemelerini kapatan, Kur’an’ı yasaklayan, Camileri satan veya ahır vs. yapan ve daha pek çok icraatın tümünün altında CHP’nin imzası var. M.Kemal dönemi ayrı bir dram, İnönü dönemi başka bir dram. Günümüze dek İslam ve müslümanlar üzerinde her türlü “devlet tedhişi”nin uygulanmasında başrolü oynayan da CHP.
Şimdi, eğer “Yeni Türkiye” kurulacaksa, “eski”yi biçimlendiren kurumların varlığına son vermek adına; CHP kadrosu başka bir partiyle yollarına devam etse de, kurumsal olarak CHP’nin varlığına mahkeme kararıyla son verilmeli ve gerekiyorsa bunun için yasal düzenleme yapılmalı diye düşünüyorum.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.