Beddua ve Lânet
Bizde ne ararsan var. Beddua kültürümüz de pek geniştir, dua kültürümüz de…
Dualar önümüzü açar. Şans getirir. Bizi yola sokar. Zaten yapacaklarımızı yapmamıza lait-motive olur. Kamçılar, hız verir. Sinerji meydana getirir.
Hayır dualarla uğurlar anneler evlatları…
Babalar da, nineler, dedeler, ablalar, ağabeyler, teyzeler, halalar, tüm akraba-i taallugat elbet…
‘Su gibi aziz ol deriz!’ mesela bir bardak su getirene…
Bastığın yerde gül bitsin.
Allı pullu gelin olasın.
Sağ ol, var ol, ak sakallı pîr ol!
Yaşın uzun, düğünün güzün olsun. Neden: çünkü güzün ekini kaldırıp paraya kavuşacak ya…
Ayak ucun pınar olsun, baş ucun da göl…
Hızır yoldaşın olsun…
Yere düşersen bir avuç altın alıp kalkasın.
Uzatmak mümkün… iyilikler ve güzellikler dilemenin lügate sığacağını kim söyledi?
Fakaaaat!....
Beddua kültürümüz hiç de ondan aşağı kalır değildir. Ağzına geldi mi, kuyruğuna bastı mı ne gizlenmiş sözler yuvarlanır ağızdan.
Düzgün dil kullanmamız, adama dili belası olduğu hatırlatıldığı halde…
Yunus’umuz ne güzel demiş:
“keleci bilen kişinin yüzünü ağ ede bir söz
Sözü pişirip diyenin işini sağ ede bir söz
Söz ola kese savaşı, söz ola bitire başı
Söz ola ağılı aşı bal ile yağ ede bir söz
Kelecilerin pişirgil, yaramazını şaşirgil
Sözün us ile düşürgil, dimegil çağ ede bir söz
…
Yunus imdi söz yatından söyle sözü gayetinden
Key sakın o şeh katından seni ırağ ede bir söz”
Yunus’un dilini unutunca insan basar yaygarayı…
Ne sunturlu, ne konturlu, ne fiyakalı, açılmaz yakalı beddualarımız var bizim.
Yağlı kurşunlara gelesice…
Ocağına incir dikilesice…
Evinde baykuşlar ötesice…
Işığı sönesice…
Kapılarda dilenesice…
Dinsiz imansız gidesice…
Ekmeğini it, yakasını bit yiyesice…
Dar sokaklarda bol bıçaklara gelesice…
Başına taş, ciğerine ateş düşesice…
Malı ellere kalasıca…
Baba çıkasıca…
Yele gelip evi yanasıca…
Sidiğini tutamasacısa…
Yedi dönüm darı eksin de, danesi başına dert döksün.
Azrail başına çöksün de canını veremesin.
…
Daha ne olsun?
Bir de Hocamızın bedduası vardı: Ocağına ateşler düşsün diye…
Bedduaya lânet de geleneksel…
Bedduayı işittiğimde tüylerim diken diken oldu. Bir insanın bu kadar yürekten söylediği bir şey herhalde asumanı pek karıştırmıştır diye aklımdan geçmedi değil. O günlerde çerçeve indeki şiiri yazdım. “Onca günah, gonca belâ, bir de beddua lanet/ Hak yeredir tenkidimiz kimseye kastımız yok” diye anasır-ı aslî’nin bu iki sivri uçtan, iki tarafı çoklu değnekten rahatsız olduğunu ifade etmeye çalıştım.
Gönül isterdi ki, ne beddua olsun, ne de lanet.
Fakat ipin ucu puştun elindeyse…
Kuklacı yukarıdan bütün figürleri bizzat kendi oynatıyorsa…
O zaman bu tür figürlerin dış bağlantılarına bakmak hakkımız değil mi?
Kimseyi incitmek istemem ama yeter artık bu oyun burada bitsin.
Bu aziz milletin maneviyatı ile artık daha fazla oynamayın.
Sonra gün gelir bırakır ne var ne yok kucağında…
BAHT GAZELİ
_ v v _ / _ v v _ / _ v v _ / v _ _
Aşka düşen gönlüme şevk uğramaz ahtımız yok
Nâme yazıp salmaya bir suntalı tahtımız yok
Bağrıma bastıklarım ağyar gibi oldu nâdân
Hâlimi şerh etmeğe can görgülü dostumuz yok
Her gelen eyler mola, her yolcu bulur sefâsın
Gör ki bu dergâhta bizim bir kuru postumuz yok
Ordu seferden geliyor, topçu yerinde kalmış
Üstümüz yok emretse, vermeye astımız yok
Onca günah, onca belâ, bir de bedduâ, lânet
Hak yeredir tenkidimiz, kimseye kastımız yok
Takvâ için kurduğumuz sofrada çeşnimiz çok
Kürdîli var, çargâh da var, listede rastımız yok
Çok görerek sanma bizim dünyaya meylimiz var
Lütfü lütuftur sana kör dünyada bahtımız yok
Dağarcık:
“Zulm ile yapılan çabuk yıkılır” Atasözü.
Maziden:
Çocukluğumuzun banliyö trenleri Behiçbey durağında çok uzun dururdu. Kimdi bu Behiç Bey? Abdülhamid zamanında Ordu Dairesi reis muavini, Cumhuriyet zamanı DDY genel müdürü. Paris elçimiz iken 2. Dünya savaşında mağdur Yahudileri kurtarıp Türkiye’ye getiren adam. Bu milletin böyle evlatları vardı. TRT’de BBC ayarında sinema filmini yaptıralım dediydik de olmadı. TCDD ile TRT işbirliğiyle Behiç Bey filmi yapılsa ne güzel olur…
RUBAİ:
Gün gelir biter su
Altımızdan yiter su
Öldün kim yıkar seni
Ateşlere iter su
Günü Tweet'i
“Bir kere kanarsam lanet sana, ikinci kez kanarsam kendime.” Sözüne karşı: Beni hep kandırabilirsin, kanmak, kana kana kanmak; inanmak istiyorum.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.