Park mafyası
Park mafyasına karşı güya resmîler tedbir almışlar, parkları resmi mafyaya vermişler.
Ankara’nın bütün caddeleri, hatta sokakları park görevlilerince işgal edilmiş vaziyette.
Kim bunlar, nereden yetki
almışlar?
Koca koca savcılar, hâkimler de ceplerini karıştırıp hiç hazzetmedikleri halde parayı veriyorlar.
Sormuyorlar, araştırmıyorlar,
soruşturmuyorlar…
“Kardeşim size bu yetkiyi kim
verdi? Ya da size bu yetkiyi verenin böyle bir yetki vermeye hakkı var mı?
Yol yeni mi yapılmış, tamir mi görmüş, olmayan bir hizmet mi
ortaya çıkmış?
Cadde ya da sokak bildiğiniz
cadde ya da sokak…
Eskiden gelip arabanı koyuyorsun, işin bitince de gidiyorsun. Yanlış yere park ediyorsan da çekici gelip alıp götürüyor. Hoş onlar da ayrı bir fenomen ya…
Halk bu park çetelerinden ve onların resmi yüzlerinden bizar, ben söyleyeyim…
Sayın Cumhurbaşkanım!
Önlerseniz bu çeteleşmeyi siz önlersiniz.
Önlemezseniz ben ne yazacağımı biliyorum…
Saray’dan Bakınca
Sayın Cumhurbaşkanım; hayırlı uğurlu olsun. Yeni saraya taşındınız mı bilmiyorum ama en azından bazı toplantılar için kullanıyorsunuz.
İki şey var samimiyetle otoritenize havale etmek istediğim:
Birincisi; pencereden bakarken aşağıda çirkin bir park var. Sözde temalı parkmış. Ama ortada tema yok. Çadır var. İptidai çağlardan kalma… Yakışıyor mu size göre Ankara’ya?
Lütfen yıktırın!
İkincisi; bazen oradan geçiyorum, o çirkinliğin arkasından sarayın bütün ışıkları gece vakti yanıyor. Işıkları söndürmezseniz nasıl görebilirsiniz ki dışarısını..
Zaman zaman söndürün lütfen…
Talimat verin lamba düğmelerinin altına şöyle yazsınlar:
“Lüzumsuz ise söndür!”
O kadar bürokraside görev yaptım. Boşuna mı yazdırdık o ibareleri?. Boşuna mı yaptık o kadar tasarruf kampanyasını?
Bu tuhaf nesil nereden çıktı
Duydum ki Hakan Albayrak da yazmış…
Ben öteden beri diyorum…
Oryantalistlerin büyük başarısı bu…
Bir de kabul edelim rejimin…
Alternatif gibi gözüken İslam medeniyeti temsilcileri kenardaki taleplerini merkezde temsil ettirerek rejime ne de çabuk eklemlendiler.
Sistem öteden beri kenarda talebi olan ve ister silahlı ister insan-gücü bakımından potansiyeli yüksek olan siyasi veya ideolojik çevreleri merkeze katarak elimine eder, hatta eritip kabında şekiller vererek kendine benzetir. Artık kenarda olağanüstü sesi çıkan isyanı bol olan alternatif düşünceler merkeze alınıp bir güzel entegrasyon sürecine sokulmuşlardır. Artık alternatif değil bizzat rejimin sadık bendeleri, bekçileri durumuna getirilmişlerdir. Bu sistemin de büyük başarısıdır.
Oryantalistlerin de…
Şimdi sadece Türkiye’de değil, bütün İslam âleminde de,
sözde çökmekte olan batı medeniyetinin alternatifi olan bir
İslam medeniyeti vurgusundan eser var mı?
Bu iktidar bunun sorumluluğunun farkında mı bilmiyorum ama yeni ve tuhaf nesillerin ortaya çıkmasında herhalde payı vardır?
Ne tuhaf gazeteciler, ne tuhaf sivil toplum temsilcileri, ne tuhaf aday adayları…
Neresi burası?
Bunlar Müslüman mı?
Milliyetleri ne?
Hani Akif diyordu ya: “Gelmişiz dünyaya, milliyet nedir öğretmişiz”, bu mısraın bunların hafızasında zerre-i miskal müspet bir tarafı var mı?
O mübarek şairimizin “ırkına çek!” uyarısını hiç hatırlatmayım hadi…
APO’NUN ON EMİR’İ YAYINLANDI
Yıllar önce Mandela gibi karşılanacak diye yazmıştım, Batı tezgahında pişirilen senaryoları takip edince…
Yakındır Apo’nun barış güvercini olarak uçurulması…
Mandela benzetmesi yaptığımızda herkes özellikle devletlüler ve iktidar yakinleri itiraz etmişlerdi. Şimdi on emir yayınlandı ve arkasındaki on program da aklı olanların idrakinden uzak değil.
Diğer bir on eşiği de HDP’nin yüzde on barajını aşıp aşmaması meselesi…
Yukarı tükürsen bıyık, aşağı tükürsen sakal…
Geçse bir türlü, geçmese bir türlü…
Bir kısım image-maker ve sözde kamuoyu araştırmacıları için seçim bu yüzden AK Parti ile HDP arasında cereyan ediyor-edecek.
MHP ya da CHP, ya da diğer partiler devrede yok.
Oysa Saadet de Büyük Birlik de oyunu yükseltiyor.
Hadi diyelim ki CHP’den HDP’ye stratejik bir oy kayması olacak; ama MHP’nin, SP’nin ve BBP’nin artan oylarını nereye saklayacaksınız? O kadar açık bir şekilde oylarını artırmış durumdalar ki, bütün kamuoyu araştırma şirketleri bunu itiraf ediyorlar.
Bana göre MHP bir de hükümet etme programını açıklar ve gerçekten bir gönül seferberliği yaparak AKP tabanına da yönelirse bugünkü araştırma sonuçlarından daha farklı sürprizler de olabilir.
Bütün mesele MHP üst yönetiminin seçim stratejisini doğru yönetmesine bağlı…
Dolayısıyla her ne kadar seçim süreci, bazılarının dediği gibi AK Parti ile HDP arasında geçecek gibi bir görüntüyle başlasa da, artık bugünden sonra HDP ile MHP ve ardındaki geniş ittifakla alakalı bir seyir izleyeceğe benziyor.
Çünkü maşeri vicdandaki kaygu derinleşmiştir.
İktidar rehavetiyle giderilemez.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.