İnsanlık Kendi Kıyametini Hazırlıyor
Nepal depremi ile küresel krizleri bir kere daha hatırladık. Aslında daha büyük riskler içinde yaşıyoruz.
Daha doğrusu, kıyametin ayak sesleri her geçen gün artıyor. Teknolojinin bu kadar yoğun gelişmesine, iklim değişliği uyarılarına ve sürdürülebilirlik çalışmalarına rağmen insan medeniyetini tehdit eden 12 risk bütün dünyayı tehdit ediyor.
Global Challenges Foundation (Küresel Sorunlar Vakfı) adlı kuruluşun yaptığı çalışmaya göre, insanlığı tehdit eden 12 dev riskin 10 tanesi insanların ve yöneticilerin sorumsuzluğundan kaynaklanıyor.
Önce riskleri sayalım, sonra içeriğine dair birkaç şey ekleyeceğim.
1. Aşırı İklim Değişikliği
2. Nükleer Savaş
3. Ekolojik Felaket
4. Küresel Salgınlar
5. Küresel Sistem Çöküşü
6. Asteroid Yağmuru
7. Süper Volkanlar
8. Sentetik Biyoloji
9. Nanoteknoloji
10. Yapay Zekâ
11. Belirsiz Riskler
12. Liderlerin Kötü Yönetimi
Bunların içinde sadece "Asteroid Yağmuru" ve "Süper Volkanlar" insanların iradesinin dışında gelişebilecek kıyamet senaryoları olarak görünüyor. Diğerlerinin hepsinde kendi dahlimiz var ve kendi kıyametimizi son hızla hazırlamaya devam ediyoruz.
Ayrıca, bu risklerin çoğu birbiriyle irtibatlı ve birbirini tetikleyen özellikler gösteriyor. Aslında küresel işbirliği amaçlı hazırlanmış olan bu raporu hangi liderler kaale alıyor bilmem. Ancak bu sadece siyasi liderleri değil, hepimizi ilgilendiriyor.
İklim değişikliği ihtimalleri içinde artı 4 derece yaşanacak bir değişiklik, bütün dünyadaki tarım üretimini, insanların yaşamını kökten değiştirecek veya kıyamete sebep olacaktır.
Nükleer krizler konusunda, Japonya'da yaşanan Fukuşima felaketi bunun en tipik örneğidir. Ülkeler arası nükleer savaş yerine kazalar tahminlerin üzerinde tehdit oluşturabilir. Stratosfere yayılan radyasyona bağlı kıtlık ve ülkelerin batışı yaşanabilir.
Ekolojik kıyametin önüne geçebilmek için, başta endemik bitki ve hayvanlarımız ile genetik değerlerimizi korumamız gerekiyor.
Geçenlerde bir yerde okumuştum, önümüzdeki 30 yıl içinde dünyadaki 5 bin yerel dil kaybolacakmış. Asıl kaybolacak olan endemik değerlerimizdir. Bu sadece lokal sonuçlar doğurmakla kalmayacak ve küresel bir tehdit olarak beslenme kaynaklarımızı tehdit edecek.
Malum son iki yıldır dünya EBOLA virüsüyle mücadele ediyor. Domuz Gribi'ni unutmadık hâlâ, uzun vadeli kuluçka yaşayan HIV virüsü de küresel salgınlar olarak, etrafımızda dolaşıyor.
2008 Amerika Emlak Krizi ile başlayan süreçten dünya hâlâ kurtulamadı. Benzeri ekonomik krizler veya sistem ve yönetim sorunları her an dünyanın başına bela olabilir. Buna Birleşmiş Milletler veya NATO'nun dağılması sonucu ne gibi kaosların yaşanacağı da eklenebilir.
Son maddede de dikkat çeken bir diğer nokta ise kötü liderlerin tercihlerine ayrılmış. Napoleon, Hitler gibi tarihte onlarca milyon insanı yok eden çıkışlar, ilerde yaşanmayacak anlamına gelmez.
Halen en az bildiğimiz alanlardan biri sentetik biyoloji ile nanoteknolojideki gelişmelerdir. Bir üçüncü ihtimal de yapay zekâ ile çalışacak robot ve makinaların nasıl bir sonuç doğuracağına dair elimizde hiç bir sonuç yok.
2050 yılında bilim ve teknolojinin geleceği noktanın ancak yüzde 5'ine dair bir şeyler söyleyebiliyoruz. Belirsizlik kaos oluşturur.
Sonuçta kendi kıyametini hazırlamak için var gücüyle çalışan insandan başka bir canlı yoktur.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.