Onlar «1 Mayıs»ı Bayram Yaptırdı, Ya Biz?
Aslında, «Onlar 1 Mayıs’ı Bayram yaptırdılar, Müslümanların Cuma Günü hálâ tatil değil.. Utanmıyor muyuz?» şeklinde uzun bir başlık düşünüyordum yazıma..
1889’da toplanan II. Enternasyonal’in 1. Kongresi’nde bir sonraki yıl, 1 Mayıs 1890’da miting düzenlenmesi kararı alındı. 1891 yılında toplanan II. Enternayonal’in 2. Kongresi’nde ise «1 Mayıs»ın, işçilerin birlik dayanışma ve mücadele (!) günü olarak sürekli kutlanması kararlaştırıldı.
Tarihin şahitlik ettiği gibi, «1 Mayıs»lar hiçbir zaman işçi sınıfı için kutlanan bir «bayram» olmadı. Her 1 Mayıs bir ihtilâl provası olarak yaşanır!..
İslâm toplumlarında sınıf farkı olmaz. Hindistan’ın kast sistemi, İngilizlerin Lordlar, Avam, Aristokrat ayrımı gibi, komünistlerin de işçi, patron, burjuva sınıfları vardır. İslâm ise, mü’minler arasına sınıfsal bir ayrım sokmaz.
Hazreti Peygamber efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) risaletini ilân edip İslâm’ı tebliğe başladığında oralı bile olmayan müşrikler, İslâmla şereflenenler arasında bir sınıf farkı, yahut köle-sahip eşitsizliği falan kalmadığını görünce, mü’minlere en ağır şekilde düşmanlık etmeye başladılar.
Evet, zengin ve fakir (kıyamete kadar yok olmayacak bir dünya realitesi olarak) İslâm toplumunda da var. Lâkin Zekât, Sadaka, Komşuluk gibi müesseselerle fark ortadan kalkar, kimse kimseye tepeden bakmaz, sınıf ayrımı da olmaz, kimse hor görülmez. Hattâ bir zengin, kendisine malından verdiği fakirin duâsını dilenir, umutla bekler.
Adamlar bastırdı, söke söke aldılar... Komünist rejimin ihtilâl günü, dominant (hâkim, baskın) unsuru İslâm olan bir ülkede BAYRAM ilân edilmişti.Teşkilâtlı bir gücün cebirle, baskıyla elde ettiği bir zaferdi bu.
Müslümanlar çoğunluk oldukları halde Cuma günleri hafta tatili olsun diye bir talepte bulunmuyor. İçlerinden isteseler de, dillendiremiyorlar. Teşkilâtlı olmadıkları, ya da paralelcilerde olduğu gibi, teşkilâtları İslâm düşmanı birilerinin güdümünde olduğu için, ciddî anlamda böyle bir talepte bulunamıyorlar!..
İşin kötüsü, en yüksek mevkideki Müslümandan sıradan vatandaşına kadar bunu kanıksamışlar da.. Koskoca başbakan bile, tam yerine denk getirse de, “biz zenciyiz” demişti. (O Başbakan, şimdiki Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dı..)
* * *
İlk defa 1935 yılında «Bahar ve Çiçek Bayramı» olarak tatil edilen «1 Mayıs»lar, 1981’de ihtilâlin Millî Güvenlik Konseyi’nce tatil olmaktan çıkarıldı.. 2009 Nisan'ında TBMM’ye verilen önerge ile «1 Mayıs»lar tekrar resmî bayram olarak kabul edildi.
Aynı yıl (2009) bu sene olduğu gibi «1 Mayıs»ın Cuma’ya denk gelmesiyle Müslüman işçiler, emekçiler, öğretmenler ve öğrenciler camilere adeta akın etmişti.. Her meslek grubundan milyonlarca insan görülmedik bir kalabalıkla Cuma namazlarını kılmıştı. Evet, yıllardır Cuma Namazı hiç öyle kalabalık olmamıştı..
Bu tatil göstermişti ki, insanlar Cuma’nın tatil olmaması nedeniyle Cuma namazlarını eda edemiyorlardı. O sene (inşa’allah bugün de öyle olur) camilerde yer kalmamış, cami içerisine sığamayan vatandaşlar dışarılara yaygı sererek büyük bir çoşku ve neşeyle namazlarını eda etmişlerdi. Herkes “keşke her Cuma tatil olsa” diyordu.. Ancak kimsenin aklına bu «keşke»leri hayata geçirecek bir eylem gelmiyordu...
Cuma günlerinin tatil edilmemesi devletin büyük bir ayıbıdır. Demokrasi suçudur, insan haklarına aykırıdır... Medeniyet ilkelerine aykırıdır, modern dünyanın çağdaş kabullerine aykırıdır.. Fakat en büyük suç, en büyük ayıp teşkilâtlanamamış, başsız Müslüman yığınların suçu, ayıbıdır.
Azınlık olmalarına rağmen, Yahudilerin havralarına rahatça gidebilecekleri ve haftalık ibadetlerini yapabilecekleri serbest (tatil) bir Şabat (Cumartesi) günü var: Hristiyanlar da azınlık ve onların da, Pazar günleri tatil ve ibadetlerini yerine getiriyorlar.
Müslümanlar ise kahir ekseriyet, dominant unsur değil de sanki azınlıktalarmış gibi Cuma günü işlerine gitmek, işverenleri iyi yahut dindar biriyse iki arada belki Cuma namazını kılabilmek, değilse hiç Cuma kılamamak durumundalar. Oysa dinimizde 3 Cuma üst üste Cuma Namazı kılmamak Allah korusun dinden çıkmak gibi...
* * *
Evet 2009’da «1 Mayıs»ın Cuma’ya gelmesi, tatil günü ile birleşmesi Cuma’ya mü’minleri çokca çekmişti... Belki de insanlar; Taksim Meydanı’nı, Moskova’nın “Kızıl Meydanı” (Ekim Meydanı) ilân edenlere de tepki veriyorlardı gün de tatildi.. Kızıllar o meydanda çok kızıl kanlar akıtmışlardı. Ve aynı dinsizler Taksim’e bir büyük cami yapılmasına da bu yüzden şiddetli bir tepki veriyorlardı. Ya Kızıl Meydan, «Cuma Meydanı» olursa? Onlar cephe kaybetmek diye bir şeyi bilirdi de bizimkiler bilmezdi..
Haftalık Cuma Namazı ibadetini rahatça eda edebilecek tatil günü olmayanlar, bu ülkenin sahibi, dominantı olan Müslümanlar.. Lâkin bir müessiriyet gösteremiyorlar.. Oysa şu kızıllar, şu dinsizler fevkalâde müessir eylemler yapıyorlar, neticeyi de alıyorlar... Ne acı, ne büyük talihsizlik..
Müslümanlar!.. Bu nasıl iş? Allah aşkına neden düşünemiyoruz bunları? Ağlamayan çocuğa meme yok demişler. Sen sahip olursan bu vatan batmayacaktır..
Tamam onlar gibi sokaklara dökülüp esnafın camlarını kıramayız. Bankalara, devlet dairelerine saldırıp milyonlarca liralık zarar da veremeyiz devlete. Biz Müslümanız, biz böyle haince eylemleri aklımızın ucundan bile geçiremeyiz.
Lâkin bizim de yapacağımız ve büyük ses getircek eylemler var. Meselâ Cuma namazlarını her hafta bir başka selâtîn camiinde (Sultanların yaptırdığı büyük tarihî camiler) ve milyonluk cemaatlerle kılmak gibi...
Meselâ 2009’da olduğu gibi bugün de görülmemiş büyük kalabalıklarla Cuma’yı eda edelim inşa’allah. Onlar senede bir gün, “Taksim, Taksim” diye ürürken biz her Cuma “Allah, Allah” diyelim.. Onların yılda bir bayramları var. Bizim her hafta.
Gelin tekbirlerle Ayasofya önüne seccadelerimizi serip Cuma’yı eda edelim. Bunların ne devlete ne millete en küçük bir zararı yok. Bilakis büyük hayrı, faydası olur..
«Cuma’mız mübarek olsun» niyazını yaparken başımız dik olsun. «Taksim Kızıl Meydan olsun» diye ağlayanlar netice aldı, en azından «1 Mayıs»ın bayram gibi tatil olmasını sağladılar. Bundan hiç utanmıyor muyuz? 01 Mayıs 2015