“Yerel yönetimler”e dair AK Parti neler plânlıyor?
AK Parti’nin, “çözüm süreci”nin yansıması olarak “yerel yönetimler”e dair seçim beyannamesinde neler vaadedeceğini merak etmiştim. Gördüm ki AK Parti, “idarenin bütünlüğü anlayışıyla merkezi idare ve yerel yönetimler arasında hizmetlerin akılcı bir anlayışla dağılımını öngörüyor.”
Beyannamede yer alan bu ifadede, “merkezi idare” ile “yerel yönetimler”in “idari ayrışma”sının değil, “idarenin bütünlüğü”nün esas alındığını görüyoruz.
Nitekim devamında“merkezi ve yerel yönetimleri birbirini tamamlayan ve vatandaşlarımıza hizmetleri en etkili şekilde ulaştırma sürecinde temel unsurlar olarak konumlandırıyoruz” deniliyor.
Burada bir sorun yok. Ancak ardından gelen “merkezi standartlar çerçevesinde kamu hizmetlerinin yerinden karşılanması temel ilkemiz olmaya devam edecektir” ifadesi izah gerektiriyor.
Çünkü “kamu hizmetlerinin yerinden karşılanması”nın anlamı, PKK/KCK’nın “yerel otonomi” şartlarının karşılanacağına dair şüphelere de yol açıyor. Baştaki “merkezi standartlar çerçevesinde” şartı şüpheleri gidermeye kâfi değil.
Nitekim devamında “merkezi yönetim ile yerel yönetimler arasında sağlıklı bir işbirliği ve koordinasyon”un esas alınacağına dair vurgu, ardından “yerel nitelikteki her türlü kamu hizmet sunumunun asıl sorumlusunun yerel yönetimler olması gerektiği”nin düşünülmesi, “yerel yönetimlerin, idari ve mali kapasitelerini geliştirerek, vatandaşa en yakın ve yerel taleplere en duyarlı hizmet birimleri olarak hızlı ve verimli çalışmaları”nın öngörülmesi, PKK/KCK’nın “yerel otonom bölgelere bölünme” taleplerinin karşılanacağı endişelerini güçlendiriyor.
Beyannamedeki bu tür ifadelerin seçim çalışmaları esnasında açık ve net olarak izah edilip seçmenin kafasındaki istifhamların giderilmesi lazım.
Beyannamede, önümüzdeki döneme ilişkin; “yerelleşme ve yerel yönetimlerin devlet yapısı içerisindeki ağırlığını artırmaya yönelik faaliyet ve çabalarımız aynen devam edecektir” vaadinde bulunuluyor. Kamu hizmetlerinin verilebilmesi ve dağılımı açısından “adem-i merkeziyetçilik” elbette önemli ve gereklidir de, bunun, parçalanmanın bir öncesi olan “yerel otonomi”ye götürecek “idari sistem ve ayrıcalıklar” şeklinde olmaması lazım.
Bu bakımdan “yerelleşme ve yerel yönetimlerin devlet yapısı içerisindeki ağırlığını artırma” vaadinin ne anlama geldiği izah gerektiriyor.
Bu husustaki “olumsuz algılar”ı izale bakımından, esas anlayışın “yerel yönetimleri salt bir idari ve teknik aygıt olarak” görmek değil, “yönetişimin kurumsallaşması, vatandaşın güçlendirilmesi ve yönetime katılması, saydamlık ve hesap verebilirliğin tesisi ile kamu hizmet sunumunda etkinlik ve verimliliğin artırılmasının bir aracı olarak” görmek vurgusu yapılıyor.
Ancak ardından gelen “yerel yönetimleri daha da güçlendirmeye yönelik yasal ve kurumsal düzenlemeler”in sürdürülecek olması, içinde bulunduğumuz hassas zeminde ürkütücü görünüyor.
Sözü edilen “yasal ve kurumsal düzenlemeler”in mahiyetinin, içeriğinin, kapsamının da mutlaka açık ve net olarak belirtilmesi lazımdı.
Beyannamedeki şu cümleye dikkat ediniz: “Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartının çekince konulan paragraflarını gözden geçirerek, mahalli idarelere yetki aktarımını sürdüreceğiz.”
Burada açıkça yerel yönetimlere “yetki aktarımı”nın gerçekleştirileceği ifade ediliyor. Hangi yetkilerin hangi kapsamda aktarılacağı ise kocaman bir soru işareti.
Bir de şu vaade bakın:
“Yerel tercihler dikkate alınarak sağlık, eğitim, kültür, sosyal yardımlaşma, turizm, çevre köy hizmetleri, tarım, hayvancılık, imar ve ulaşım hizmetlerinde yerel yönetimlerin etkinliğinin artırılmasına yönelik çabalarımızı sürdüreceğiz. Mahalli idarelerin yerel gelirlerini artırmaya yönelik düzenleme yapacağız.”
Görüldüğü gibi “yerel yönetimlerin etkinliği”ne yönelik “mali, idari ve icrai gerekler”in karşılanacağı açıkça vurgulanıyor.
Hatta konuya dair mevzuat engellerinin de çözüleceği vaat ediliyor ve deniyor ki: “Büyükşehir belediyelerinin hizmet sunum yöntemleri yeni bir model çerçevesinde değerlendirilerek gerekli idari, kurumsal ve mevzuat düzenlemeleri yapacağız.”
Nedir sözü edilen “yeni model?” Bu hususta ciddi bir izah gerekiyor.
AK Parti’nin seçim beyannamesinde “yerel yönetimler”e dair vaatler, seçmenin kafasındaki en önemli soru işareti.
Bu soru işaretinin seçim çalışmaları esnasında aydınlatılması ve gidişatın “parçalanma”ya zemin hazırlamayacak, yol açmayacak nitelikte olduğuna dair kesin ve net taahhütlerin verilmesi lazım.
Beyannamedeki ifadelerin de izah edilerek, farklı anlamlarının kastedilmediğinin açıklanması gerekiyor.
Bu yapılmazsa, bir dizi vaatten oluşan “Yerelde Kurumsal Kapasitenin Geliştirilmesi Öncelikli Dönüşüm Programı”na dair vaatlerin de bir anlamı kalmayacak, bunlar “seçmenin olumlu dikkati”ni çekmeye yetmeyecektir.
AK Parti’nin kendi kafasına sıkacağını sanmıyorum. O nedenle, beyannamedeki sıkıntılı ifadelerin seçim çalışmaları esnasında tashih edileceğini umuyorum.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.