Çevre Haftası Yaklaşırken Abdurrahim Karakoç ile Toprak ve Su
SEVGİ DAĞ ZİRVESİ, KİN DİPSİZ KUYU KARIŞTAN KISADIR HAYATIN BOYU ŞAYET KİRLETİRSE TOPRAĞI SUYU GÖĞSÜNDEN VURURUM KENDİ GÖLGEMİ”
Haziran ayı çevre ayı…
Çevre duyarlılığı gösterecekler olacak elbette…
Ama şair Abdurrahim Karakoç gibi çevre duyarlılığı gösterebilen kaç kişi var?
Eğer toprağı ve/veya suyu kirletirse gölgem onu göğsünden vururum diyor.
Gölge ne ki toprağı ve suyu kirletsin?
Bu kadar hassas…
Toprak veya su kirlenir mi?
Kirlenir elbet…
Her gün toprağı ve suyu kirletmek üzere daha sınırsız bir hırsın kurbanıyız aslında…
Toprağı ve suyu kirletenler bir de utanmadan Hakkın huzuruna çıkıp huzur içinde mutmain kendilerini adam sanıp kul sanıp kıyama duruyorlar.
Hayret edilecek bir şey…
Toprağı ve suyu kirletenler dillerinde Allah kelamı sanki hakikatin dilini terennüm ediyorlar. Sanki günahsızlar ve bir sürü günahkârı adam etmeye gayret ediyorlar. Hatta garip gurebayı yargılıyorlar…
Onların Kuran’dan ve Allah’tan uzak olmalarını eleştiriyorlar… Hak yolu hakikat yoluna çağırıyorlar.
Beraber yürüyelim diyorlar.
Ne için?
Toprağı ve suyu daha çok kirletmek için mi?
Yaptığınız avm’ler, diktiğiniz towerslar, plazalar, işgal ettiğiniz yeşil alanlar, parklar, kestiğiniz ağaçlar, kıydığınız eski iklim, şehirler, tarihi dokular, eski mahalle, bakkal amca ve daha ne kadar medeniye ait şehir, şehrimiz adına ne varsa toprağı ve suyu kirletmedi mi?
İlaçlarınız, gübreleriniz, tarım alanlarının amaç dışı kullanımı, rantiye, imar planlarındaki değişiklik, kentsel dönüşüm yalanları, talanları, planları toprağı ve suyu kirletmedi mi?
Şimdi çıkıp çevre ve şehir ahkâmı keseceksiniz…
Törensel çevre etkinlikleri düzenleyeceksiniz.
Toprak ve su konusunda utanmadan iyilikler temenni edeceksiniz…
Alın elinize bir tabanca ve vurun gölgenizi…
Gölgesiz yaşayın…
Kubbeyi Yere Koymamak
Turgut Cansever hocanın kitabının adı bu… Ne güzel bulmuş bu ismi… Kubbeyi yere koymamak…
Düşünün, kubbe nasıl yere konur?
Kubbe yere konursa ne olur?
Sonra, Gök kubbeyi alsam da rida namıyle
Kanayan lahdine çeksem bütün ecramıyle
Hani bir şehidin kanayan lahdine çekilse yeridir ama kubbe şimdi hırsına gem vuramayan sözde Müslümanların eliyle yere kondu.
Şehirler tarihi kimliklerini kaybettiler.
Artık islam şehir mimarisinin yerinde yeller esiyor.
Cami mihverli medeniyet idik, avm mihverli bir medeniyetsizliğe yuvarlandık.
Paçozluk her yanımızdan lime lime akıyor.
Şehrin her yerine iğrenç saat kuleleri, çarpık çurpuk fabrikasyon kapılar diktik.
Tarihi dokuyu bozduk…
Hatta utanmadan tarihi mirası, Mevlana türbesini, Kabe’yi ve daha ne kadar değerimiz varsa komik maketlerini yaparak şehrin parklarına döşedik.
Eblehe gibi…
Allah bizi affetsin…
Turgut Hoca’ya rahmet etsin…
Siyasi Partilerin Çevre Programları Zayıf
Seçime az kaldı…
7 Haziran’da genel seçim var.
Ülkeyi yönetecekleri seçeceğiz.
Daha doğrusu liderlerin belirledikleri adayların bir kısmını meclise sokacağız. Onları milletvekili yapacağız. Onlara unvan vereceğiz?
Ne için?
Hangi programı uygulayacaklarını biliyor muyuz?
Çevreye duyarlılıkları nasıl?
Toprağı ve suyu kirletmeye devam edip etmeyeceklerinin garantisi var mı?
Şehirlerimiz yine çevre felaketi yaşayacak mı?
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı elbirliği ile bir suçun cürmü kadar yer mi tutacaklar?
Tarım alanları gasp edilecek, meralar işgal edilecek, şehirlerin ortasına yeni rantiye binaları dikilecek, avmler, towerslar, plazalar bizi gavur etmeye devam mı edecek?
Bakkal amcayı elbirliğiyle öldüreceğiz öyle mi?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.