CHP Yüzde Yirmi Yedi Bandından Nasıl Kurtulur ya da Muhalefetin Ekonomi
Üç gündür bu köşede bir yerli sosyalizmin olabilirliği ve bunun nasıl bir sosyalizm olması gerektiği üzerine yazıp çiziyorum.
Türk Sosyalizmi ve Nurettin Topçu kitabımda teferruatıyla anlattım ama özetle ifade edecek olursam; bütün batı sosyalizmleri materyalizmin bir rüknüdür ve bütün dünyada da materyalizmden neşet etmiş böyle bir sosyalizmin izinin sürülmesi talihsizliği onun aslında denenmeden tarihin çöplüğüne atılmasına sebep olmuştur.
“Dünyada ne kadar sosyalist varsa o kadar da sosyalizm vardır.”
Bu sözü doğrular biçimde batıda envay çeşit sosyalizm zuhur etmiştir. İngiliz sosyalizmi, Fransız sosyalizmi, Belçika Sosyalizmi, Rus sosyalizmi, Çin sosyalizmi… Sonra hümanist sosyalizm, özgürlükçü sosyalizm, ütopik sosyalizm, bilimsel sosyalizm, evrimci sosyalizm, revizyonizm, plancı sosyalizm, piyasacı sosyalizm, halkçı sosyalizm, devlet sosyalizmi… Saint Simoncu sosyalizm, Blanc sosyalizmi, Marks sosyalizmi, Marksist Leninist sosyalizm, Afrika sosyalizmi, Asya sosyalizmi, Arap sosyalizmi, Baas sosyalizmi, İslam sosyalizmi…
Bizde de kendince isimler: Kadrocu sosyalizm, TİP sosyalizmi, Ecevit sosyalizmi, Aybar sosyalizmi, Mustafa Suphicilik, Maoculuk, ruhçu sosyalizm, anarşist sosyalizm…
Nurettin Topçu’nun temsil ettiği sosyalizmin bunların hiçbiriyle uzak yakın ilgisi yok.
O bakımdan rahmetli Topçu’nun sadece getirmek istediği sosyalizm bu toplumda anlaşılamadan tozlu raflara kaldırıldı. Sosyalizm gömleği muhafazakâr çevreleri rahatsız etti. Üstelik bu çevreler hiç de milli olmayan bir sürü gömlek giyip çıkarmasına rağmen…
Topçu sosyalizmi, sadece sosyalizm gömleği açısından değil, bir Türk düşünce ufku çizmesi ve felsefe tarihimize yerli bir düşünce ekolü kazandırması açısından da gadre uğradı. Topçu’nun hareket felsefesini yeterince irdeleyemeyen akademi dünyamız ve entelektüel çevrelerimiz onun hakkında yanlış ve eksik bir kanaate sahip olduğu gibi handiyse aforoz edecek raddeye geldiler…
Velhasıl Topçu haksızlığa uğradı ama Türkiye’de düşünce hayatı da giderek kısırlaştı.
Sosyalizm rüzgârları komünizmin esareti altına girdi. Oradan kurtarılabilenler ise sosyal demokrasi palavrasının eteklerinde ‘cambaza bak’ oynadılar…
Topçu felsefesi layık-ı veçhile anlaşılabilseydi hem Türkiye akademisi ve medyası adam olurdu, hem de sol lakırdılar anlamlı bir yerlileşmeye gidebilirdi.
Sadece sol mu?
Sözde milli, muhafazakâr, milliyetçi, sağcı, demokrat merkez iğrenç ve çarpık bir kapitalistleşme ve yozlaşma yaşamayabilir; mübarek saydığı ne varsa siyaset için bu kadar iğdiş etmeyebilirdi.
CHP’ye getireceğim sözü…
Muhalefete yahut…
Mevcut siyasi iktidara muhalefet edenler aslında onun yerine geçmek isterken kullandığı maddi kaynakları derin bir kıskançlıkla ele geçirmeyi ve benzer yandaş trafiği yaratmayı düşlüyor.
Neden?
Çünkü alternatif olarak sunduğu ekonomi politik, mevcudun devamından ibaret…
Liberalizmi özümseyememiş bir sonradan görme toplumunun kapitalistleşmesi ne kadar olursa işte o kadar…
Çarpık, nobran, sonradan görme, paçoz, hadnaşinas, toplu konutçu, plazacı, towersçı, avmci, rantiyeci, rüşvetçi, estetik her zevke uzak, gemisini yürüten kaptancı, musluk akarken küpü doldurma peşindeci…
Fakat limit de belli…
İşte bakın oy oranları dondu kaldı…
MHP yüzde yirmilerin altında… CHP yüzde yirmi yediyi bir türlü aşamıyor…
İki parti de ekonomi kurmaylarını hazırlamada klasik yöntemlere başvurmadı değil…
Durmuş Yılmaz bir yanda, Kemal Derviş ve İlhan Kesici öbür yanda…
İlhan Kesici çok iyi hazırlanmış mesela…
Büyüme oranlarını masaya yatırmış. Eski merkez partilerin büyüme oranlarını vermiş… Bir de AK partinin iktidarının iki dönemini…
Buna göre bu kadar güçlü bir iktidar ne yazık ki eski büyüme hızlarını yine de yakalayamamış… İktidarının ilk yılları yine de iyi, yaklaşmış eski büyüme hızlarına… Ama hele 2007’den sonraki vaziyet hiç de hoş değil…
Velhasıl Kesici ve Derviş ve diğer muhalefet ekonomistleri iyi hazırlanmışlar…
Fakat band sabit…
Yüzde otuzları bir türlü aşamıyor…
Bu cendereden çıkabilmek için palyatif tedbirlerin, ben ondan daha iyi yaparım iddialarının yeterli olmadığı anlaşılıyor.
Daha evvel Numan Kurtulmuş’a anlatmıştım.. O da birkaç kez basın toplantılarında değinmek çabasına girişti…
Türkiye’de gerçek bir siyasi iktidarın evrensel tutamakları olması icap eder. Bu da evrensel bir ekonomi politik ile dünya görüşü iddiasından geçer. Geçen asırda Rusya’nın ya da Çin’in yaptığı yabana atılmayacak bir evrensel iddia idi. Ama yenildi. Yenilgisi kaçınılmazdı. Topçu’nun da vukufiyetle belirttiği gibi sosyalizmleri gerçek sosyalizm değildi. Batının materyalist felsefesine endekslenmişlerdi.
Alternatif bir ekonomi politik olmadan evrensel bir siyaset yürütemezsiniz.
Evrensel bir siyaset yürütemeyenlerin ise yerelde yani milli siyasette bir karış ileri gitmeleri mümkün değildir.
Mevcuda karşı sağlam bir ekonomi politik geliştirilmelidir.
Kapitalist ekonomiye karşı sosyalist toplumcu ekonomi…
Bunun mutlaka yerli bir sosyalizm olması icap eder. Yerli ile evrensel kuşatıcılığa bir çelişki yoktur. Yerli yani içsel olan evrensele uzanabilir. Çekirdek ve çatı teorisi… Bir başka yazımda buna değineceğim, fakat seçimlere giderken ülkeyi yönetmeye talip muhalefete uzun vadeli bir stratejik derinlik perspektifi kazandırmak istedim şimdilik.
CHP bu banttan kurtulmak ve toplumun yüzde ellilerine erişmek istiyorsa Nurettin Topçu sosyalizmini tahsil etmelidir.
Toplumcu fikirlerini bizzat Hakkın öğüdünden aldığınız vakit toplumun inanç temelleriyle kavga etmeyen hatta bizzat ondan neşet eden ekonomi politik sayesinde er ya da geç toplum bu aşkı kavrayacak ve ona karşılık verecektir.
İşte o zaman yüzde ellilerin üzerinde bir oy oranı rüya değildir.
Ama yine de kendileri bilirler.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.