Kararsızlar mı, Hazımsızlar mı?
Kamuoyu araştırmalarında ‘hazımsızlar’a ayrılan kutular bulunmuyor ama araştırılsa ‘kararsızlar’dan daha çok ve daha etkili çıkacak gibi bir kanaat var bende. Hatta bu ‘hazımsızlar koalisyonu’nun yaptığı kirli propaganda sayesinde kararsızların oranı son günlere kadar erimedi bu seçim döneminde.
Her nimet gibi ‘iktidar nimeti’ de kıskanılır; ‘muhalefet özürlü’ muhalif partilerinin hazımsızlığı bir derece anlaşılabilir onun için. Ancak bu defa iktidarın nimetlerinden istifade edemeyenlerin hazımsızlığından çok Türkiye’nin yakalamış olduğu istikrarı hazmedemeyen odakların sesinin daha çok çıktığına ve sandıktan ümidini kesen çevrelerin gayr-ı meşru seçenekleri devreye koyma temayüllerinin daha ziyade belirdiğine şahit oluyoruz son günlerde.
ERDOĞAN LİDERLİĞİ HEDEFTE!
Erdoğan durdurulmalı!” veya “Türkiye’nin üzerinde kara bulutlar dolaşıyor!” gibi paralel başlıkların ve MİT tırları ile ilgili haberlerin bu dönemde birbiri ardınca sökün etmesinin tesadüf olmadığı çok açık.
Rahmetli Menderes, Özal ve Erbakan dönemleri ile kıyaslandığında Erdoğan döneminde iktidarın daha muktedir olması ve 13 yıldır milli irade desteğinin erimemesi hesapları bozan en önemli iki unsur. Bu iki unsur zaten hazmı zorlaştırıyor ya…
Hükümetlere hükmetmeye alışmış hârici odaklar ve onların emanetçileri olan dâhili taşeronlar ilk defa bu dönemde bu kadar ciddi sıkıntı içindeler. Onun için de ilk defa iktidar karşısında ve bilhassa Erdoğan liderliği aleyhine bu kadar konsolide olmuş durumdalar.
Çünkü ‘Erdoğan liderliği’nin ezber bozan, milli iradeye dayanan, milli ve manevi köklerden ve değerlerden beslenen özellikleri bölgesel statüko için ciddi bir tehdit teşkil ediyor.
İÇ HAZIMSIZLARIN DÜŞTÜĞÜ TUZAK!
Her iktidar gibi mevcut iktidarın da hataları, zaafları ve ihmalleri olabilir. Güçlenen ve zenginleşen bir ülkede iktidar bileşenlerinin ve siyasi makamlarda bulunanların tamamının yozlaşma tehlikesinden kendini muhafaza edebilmesi ve kirli menfaat ilişkilerinden uzak kalabilmesi çok zor. Mühim olan bu marazlı uzuvların ve mekanizmaların tespit edilip ıslah edilmesi.
Özellikle içerdeki hazımsız çevrelerin iktidar nimetlerinden istifade ettikleri sürece sessiz kaldığı ancak iktidarla ilişkileri bozulunca dillendirdikleri bu tür olumsuzluklar ve bu olumsuzluklar üzerinden üretilen retorik en son ana muhalefet partisi liderinin ‘altın klozet kapağı’ iddiasına kadar düştü.
Bir de en iç dairedeki hazımsızlar var…
Milletvekili aday listelerinden duyulan huzursuzluklar, makamperestlerin arzu ettikleri makamları elde edememesi, rant ve ihale peşinde koşanların musluklarının zaman zaman kesilmesi, hazıra konmaya, kolay kazanmaya alışmış kimi odakların alışkanlıklarından vazgeçmek istememesi; kıskanç ve küskün çevrelerin Ak Parti’ye ‘ders vermek’ gibi hissî bir tavır içinde olması ‘iç hazımsızlar’ı artırdı. Ancak ‘iç hazımsızlar’ın düştüğü tuzak büyük resme bakamamaları ve kendilerine zarar dokununca milletin ve ümmetin menfaatini görememeleri.
Başta söylediğimi bir kez daha ifade edeyim: Hazımsızlar, kararsızlardan çok ama çok daha tehlikeli!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.