Demirtaş’ın Üstündeki Vesayet
Hemen bütün siyasi partilerin, liderlerin sanki üstünde bir vesayet var.
Yoksa 27 Mayıs’ın, 12 Mart’ın, 12 Eylül’ün ve 28 Şubat’ın ruhu kol geziyor.
Askerî vesayetten kurtulduğumuzu sandık ama görüyoruz ki şimdiki liderler gerçek lider olmadıkları için üzerlerine vesayet pelerini yapışmış gibi…
Davutoğlu’nun üzerindeki Erdoğan vesayetini Ak Parti içinde bile kabul etmeyen yok.
Demirtaş seçimlerin birinci galibi idi.
Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde gösterdiği performans devam etti. İyi bir imaj çizdi. Türkiye partisi olmaya namzet bir parti havasına getirdi partisini…
Konjonktürü de iyi kullandı ve sempatik tavırlarıyla halkın teveccühünü kazandı.
CHP’den oy aldı.
Ak Parti’den oy aldı.
Kararsızlardan oy aldı.
Hatta size açık yüreklilikle söyleyeyim; MHP’lilerden oy aldı.
Bunda elbette ki mevcut siyasi yapıdan kurtulma isteği ağır bastı.
Fakat bu istek bir terör örgütüne oy vermeye nasıl gidebilirdi ki?
Ak Parti’ye olan kızgınlık ve en azından bir ders verme eğilimi bu raddeye varabilir mi?
Vardı işte.
Demek ki Demirtaş iyi bir profil gösterdi. Ucuz Kürtçülük yapmadı. Sanki terör örgütü ile arasında bir mesafe vardı.
Hatta bazı Ak Partililer ve devlet görevlileri Apo’nun karizmasını delmek istiyor gibisinden itirazlarda bile bulundular.
Örgüt ile, terörist başı ile kapalı kapılar arkasında pazarlık yapmaktan devlet kurtuldu diyorduk ki, sayın Demirtaş oluşturduğu müspet imajını sildi, oluşmaya başlayan karizmasını çizdirdi.
Neden mi?
Emanet oylara olan hürmetini ve emanete hıyanet etmeyeceklerini vurguladığı o ilk gün büyük puan toplamış ve kendisine oy veren HDP dışındaki seçmeni rahatlatmıştı.
10 Haziran günü yaptığı açıklama tekrar bu seçmeni huzursuz etmeye yetti.
Bu pişmanlıkla bir erken seçimde nasıl bir oy alırlar bilemem.
Demirtaş PKK’dan, Kandil’den fırçayı yedikten sonra emanet oy filan yok demiş…
Hiç olacak iş mi?
Bu kadar vesayet olur mu?
Yağmurdan kaçalım derken doluya tutulduk diyor vesayetten bıkmış vatandaş şimdi.
Yakışmadı Demirtaş. Hiç yakışmadı…
O kadar kolay kazanılmayan yeni imajın bir anda silindi.
FETVACI HOCANIN VESAYETİ
Fetvacı hocamız çok sert yazmış.
YIKMAYI BECERDİNİZ, HADİ YAPIN DA GÖRELİM diye yazıyor.
Ne kadar sinirlenmiş seçim sonuçlarına…
Halka zılgıt çekiyor.
Neredeyse falakaya yatıracak.
Halk mutlaka ama mutlaka yanlış oy kullanmıştır.
Sanki seçimleri muhalif partiler icat etmiş.
Sanki sandığı milletin önüne zorla getirmişler.
Sanki partileri için oy istemek suç…
Mehmet Akif’ten örnek vermiş…
Herhalde kendisi Sinan, hükümet ise Süleymaniye…
Yıkmak insanlara yapmak gibi kıymet mi verir
Onu en çolpa herifler bile emin ol becerir
Sade sen gösteriver işte budur kubbe diye
İki ırgatla iner şimdi Süleymaniye
Ama gel kaldıralım dendi mi heyhat o zaman
Bir Süleymaniye daha lazım yeniden bir de Sinan
Bunların var mı sizin listede hiç benzeri; yok
Ya ne var? Bir kuru dil, siz buyurun karnım tok.
Şimdi bu yazıyı yazan bir profesörün bence demokrasi terbiyesi bakımından sınıfta kaldığını başka bir hocaya danışmaya lüzum yok.
Yazısının sonunu da şöyle bitiriyor:
İnşallah halkımız bu sonuçtan yeterli dersi alır da bir seçim daha olursa oyunu daha akıllıca kullanır vesselam”
Tek kol aralı hizaya gel diyor yani…
Belli ki halkın oyunu yanlış kullandığını düşünüyor.
Öyle ya halk ne bilsin?
Kemalizmin bir başka versiyonudur bu.
Halk ne bilsin?
Hoca bilir?
Hoca kimin öleceğine kimin yaşaması gerektiğine fetva veren adamdır.
Hoca belli ki Bakara Suresi ile dalga geçilmesinden rahatsız olmamış…
Kubbesi tabak kadar camilerin sipsivri minarelerinden hiç ama hiç rahatsız değil. İslâm’ın estetize hayat biçiminden bahis yok. Şehirlerin bu kadar sonradan görme paçozun elinde tarumar olmasını içine sindirebilmiş…
Hocanın fetvası tek taraflı çalışıyor.
Ben de diyorum ki şimdi o sevdiğimiz adamlar nereye gittiler.
Bir saltanat insanı bu kadar mı yozlaştırır, yoldan çıkarır?
Ne var yani bu kadar çirkinleşmenize sebep…
Değer mi?
Oysa bütün gençliğe hocanın çağdaş fetvacılığı konusunda o masum yüzlerin Türkiye’sinde övgü dolu sözlerimiz olmuştu.
Fetvalarını haylice incelemiştik.
Demek ki 12 Eylül, 28 Şubat devam etmeli ve Müslümanlar o masum yüzlerini kirletmemeliymiş…
Artık bana göre hocanın fetvaları ve önceki ile şimdi yazdıkları artık bizim için keenlemyekündür.
O kadar…
ERDOĞAN VESAYETİ
Erdoğan’ın vesayeti bana göre bu dönem bitecek gibi…
Sayın Ahmet Davutoğlu bu konuda karalı.
Nereden mi anlıyorum.
İki de bir başkanlık sistemi tartışmalarının artık kapandığını, parlamenter sistemin ne idüğü konusunda ahkâm kesiyor.
Bu bence önemli…
Sayın Davutoğlu ya vesayetten kurtulup partisinin gerçekten lideri olacak, ya da partinin başlangıçta sahibi konseyin içinden bir kişi olan ama sonrasında tamamına sahip bulunan Erdoğan’ın ilerde kontrol kendisinden çıkmasın diye Numan Kurtulmuş’a verdiği sözü tutup emaneti başka bir emanetçiye vereceğini söyleyebiliriz.
Fakat seçimler her zaman güçtür.
Erdoğan da bu güç üstüne oturdu.
İddialarını bu güçle perçinledi.
Şimdi bu seçim Davutoğlu’na bazı mesajlar veriyor.
Alırsa vesayetten kurtulup liderliğini konuşturabilir ama zor.
E siyasette de biraz zora talip olma sanatıdır.
Var mı öyle üç köfte beş kuruşa…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.