Toplumsal Ahlâk
Toplum halinde yaşayanlar, birbirlerine karşı ve topluma karşı sorumludur. Bu sorumluluklarını toplumun genel ahlâk ilkeleri ve belirli prensipler çerçevesinde sürdürürler ki buna ahlâk denilmektedir.
Arapçadan dilimize geçen ahlâk konusu dünya tarihi boyunca konuşulan bir kavram olmuştur. Bu konuda ciltlerle eserler verilmiş, çeşitli ortamlarda ahlâk anlatılmıştır. Neredeyse insanlık tarihi kadar eski bir kavram olan ahlâkla ilgili bir yazıyı kaleme almanın zorluğunun bilinciyle yazıyorum. Ahlâkın tek başına bir kavram olmadığı, toplumu oluşturan temel değerlere anlam katan bir kavram olduğunu burada belirtirken, içinde yaşadığımız çağın diğer konularda olduğu gibi ahlâk konusunda da erozyona uğradığını, adeta fırtınadan arta kalan bir gemiyi andırdığının altını çiziyorum.
Belli bir davranış biçimi olarak tanımlanan ahlâkın kendimizin ve başkalarının eylemleri hakkında veri¬len yargılar olduğunu ifade ederken ahlâk kaygısının eğitim, sanat, spor, hukuk alanlarında zayıf kaldığı gibi siyasi alanda da hissedilmesi gayet normaldir.
Bu konuda atılacak adımlar ve yapılacak şeyler bellidir. Konuyla ilgili olarak çalışma yapanlar ‘milletimizin tarihinde göstermiş olduğu yüksek ahlakı örnek alarak, onlar gibi yaşamaya çalışmamız’ veya ‘geçmişimizde olan hasletlerin özümsenerek ondan sonraki nesillere aktarılması’ olduğunu söylüyorlar.
Günümüzde siyaset ve ahlâktan birlikte bahsettiğimizde, siyaset ahlâkından çok siyasetçilerimizin ahlâkı gündeme gelmektedir. Siyasetçilerimizin ahlâkı konuşulduğunda ise siyaset ahlâkı sorgulanmaktadır. Böylece siyasetçinin içinde yer aldığı siyaset düşüncesi değil, siyasetçinin siyasal davranışı ele alınmaktadır.
Akıl, insana ahlâklı olmayı telkin ederken, kalp de insanın ahlâklı olmasını istemektedir. Hemen herkes dinden veya dinî bir konudan bahsederken ahlâkı ön plana çıkartmaktadır. Peygamberimizin ‘güzel ahlâkı tamamlamak’ için geldiğini beyan ettiği din tanımına filozofların ‘insanın kendini bilmesi’ açıklamalarını da hatırlatalım. Adalet, merhamet, iyilik, güzellik, sorumluluk, görev, dayanışma, dürüstlük, vicdan bütün toplumlarda olması gereken kavramlar olduğunu ahlâkın da bu ve benzeri evrensel ilkelerden çıkarıldığını söyleyebiliriz.
Bugün sokağa çıkan, internete muhatap olan, televizyon seyredip radyo dinleyen, gazete ve dergi okuyan herkesin ciddi bir ahlâk aşınmasıyla karşı karşıya olduğunun altını çizerken, ahlâkın sadece din ile ilişkili olduğunu bilerek ahlâkî değerlerden uzak kalındığını da unutmayalım. İnsan ilişkilerini kanun ve mevzuatlarla düzenlemeye gayret ederken öte yandan temel meselemiz insanı ihmal ettiğimizi de belirtmemiz lazım diye düşünüyorum. O nedenle ahlâk ve ahlâkın getirisi olan değerlerden uzaklaşmamamız, hatta ülkemizde derinleşen insan meselelerinde ahlâkî kaygıyla hareket etmemiz gerektiğini ifade etmeliyiz.
Ahlâklı bir toplum oluşmasını isterken, ahlâklı nesillerin nasıl yetişmesi gerektiği üzerine düşünülmesi gerektiği bilinciyle üniversitelerimizden tutun da en küçük birim olan ailelerimize varıncaya kadar bireylere görev düştüğünü; özellikle siyasî ilişkilerde toplumun önde gelenleri olarak politikacılarımıza daha çok görev düştüğünü söyleyebiliriz.
Ahlâk kavramı sözlüklerde kurallara uymak şeklinde tarif edilirken ülkelerin çıkarları değiştikçe ahlâkî bakış açılarının da değiştiğini gözlemlemekteyiz.
Ahlâk ve siyaseti birlikte düşündüğümüzde problemli olduğunu yaşayarak öğreniyoruz. Siyasetin amacı, fertlerin kendileri için uygun gördükleri iyi hayat tarzlarını olabildiğince az sınırlama ile yaşamalarını sağlamaktır. Ahlâk elbette vazgeçilmez bir konudur. Hayatımızın her alanında ahlâklı olmak zorundayız. Hiç şüphesiz insanî sorunların başında ahlâkiliğin önemsenmesi yatmaktadır. Ahlâkın toplumsal ve siyasî yapımızda yeniden ve etkin bir şekilde yer alması için çalışmalıyız. Ahlâk siyaseti etkilemeli ve yönlendirmelidir. Zira ikisinin de özünde mutlu olma çabası vardır. Siyasetin ahlâkını sadece siyasetçiler tayin etmemelidir. Her türlü zulüm ve sömürüye karşı küresel bir ahlâk bilinci oluştumalıyız.
Ahlâk, insan eylemlerinin olduğu her alanda geçerli olan bir durumdur. Yaşadığımız çağda siyasî faaliyetlere baktığımızda ahlâk ve siyaset bağlantısının var olması gerektiği ve asla vazgeçilmez kavramlar olduğu bilincini yüreğimizde taşıyarak ahlâkın egemen olması dileğiyle.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.