Lütfü Şehsuvaroğlu

Lütfü Şehsuvaroğlu

Suriye’nin Altında da İsrail Üstünde de İsrail...

Suriye’nin Altında da İsrail Üstünde de İsrail...

Devlet telaştaymış. Neymiş?... Nedenmiş?...2. İsrail projesi hayata geçmek üzere imiş.

Irak Kürdistan’ı, yanına Suriye Kürdistan’ı alın size Birleşik Kürdistan…

Artık Mersin limanına da ihtiyacı olmayan Lazkiye’ye açılan bir Kürdistan modeline Türkiye’yi ikna etmeye kalıyor gerisi…

Daha önce de bu filmin bir kısmını Irak’ta yaşadık…

Kuzey Irak’ta bir oluşum meydana çıkanda Türkiye’de ilk başlarda ABD’ye verdiği söz hatırlatıldı.

ABD “evet, biz de Irak’ın torak bütünlüğünü savunuyoruz” dedi.

Türkiye buna inandı.

Irak’ın toprak bütünlüğü geçen zamanla rafta kalan bir temenni olmaktan öte gidemedi.

Bu sefer ABD de-facto olarak Irak’ın kuzeyinde oluşan devleti tanısanız ne olur canım gibisinden yoklamalarda bulundu.

Birilerinin kulağına da şunlar fısıldandı.

Nasıl olsa böyle bir devlet kuruluyor, şimdilik buna Kuzey Irak Kürt yönetimi filan deriz.

Ama madem ki kuruluyor, sizin himayenizde kurulursa rahat edersiniz. Hem hamilik yaparsanız, oradaki yatırımlarda önceliğiniz olur.

Birkaç mühim şahsiyet, eski Cumhurbaşkanının oğlu, İlnur Çevik başta olmak üzere kimi insanlara da Kürdistan’da ortaklıklar koklatıldı. 

Dahası evvelce Kürt öldürmüş, birçok faili meçhulü bulunan özel harekatçılardan bazıları da bölgede yatırımcı olmanın dayanılmaz hazzını tattılar.

Böylece de-facto olan durum giderek resmi kabul haline bile geldi.

Sonra malum Kürt Sorunu Çözüm Süreci…

ABD-CIA planının yani David Phillips ile Henri Barkey planının devlete kabul ettirilmesi…

Ardından PKK transferi…

MİT ve CIA arasında PKK transferi…

Teröristlerin yurt dışına çıkarılması ve çözüm sürecinin olağanüstü başarısı…

Sonra… Teröristlerin Suriye’de konuşlanması… Güya Esed’e karşı muhalefetin yanında savaşması oyunu…

Müzakere masasında Esed’in olacağını anlayan terör gruplarının yeni inisiyatifleri…           ABD’nin Esed’den sonrasını müphem bulması sonucu iktidarı Mısır’daki gibi Müslüman Kardeşler’e vermeme iradesinin yerele yansıması ve PKK ile PYD’nin bölgede Kürt kantonları oluşturma çabaları…

Türkiye’nin oyunun farkına varması ve telaşla savaşan gruplara yardım telaşı…

Eline yüzüne bulaştırdığı TIR-lar meselesi…

Kobani düştü düşecek beklentileri sonrasında uluslar arası güçle işbirliği mecburiyeti ve peşmerge yardımının Kobani’ye ulaştırılması seremonisi…

Kimilerinin içi yandığı halde dışarıdan bu seremoniye alkış tutması…

Ve şimdi ABD’nin iyi polis kötü polis oyunu ve savaştırdığı taraflarla bizi yeniden de-facto bir devletçik tanıma faslına sürüklemesi gündemini yaşıyoruz.

Türkiye şimdi toplantılar gerçekleştiriyor…

Haritalar açılıyor, think-tank’lar çatlatılıyor…

Ne yapacağız telaşında koca ülke…

1995 yılından beri yazıp çiziyoruz…

Artık isteyene özel bilgi ve taktik vermeye karar verdim.

Çünkü benim yazdıklarımı Türkiye yönetimi okumadığından tam tersine karşı cephe okuyup tedbirini almaya başladığından ötürü elimizdeki kozları yeri ve zamanında kullanmadığımızdan memleket plan kabiliyetini kaybediyor.

O yüzden yazmayacağım, yapılması gerekeni…

Ama mesela Azerbaycan ile Türkiye’nin tıpkı Doğu ile Batı Almanya’nın birleşmesi gibi bir birlikteliği bazı sorunları bir çırpıda çözer.

Mesela uluslar arası göçmen kampı yapılmak istenen ve handiyse göçmen sayısı dünyanın hiçbir ülkesinin taşıyamayacağı boyutlara erişmesi yüzünden Türkiye’nin bütün sınırlarını açması ve İnsan Hakları Evrensel Beyannamesine bir madde ilavesi: İnsanların seyahat özgürlüğü önündeki tüm engeller kaldırılmıştır. Doğudan ve güneyden giren herkes tıpkı enerji gibi Batı’ya geçebilmelidir.

Mesela, AB üyeliği… 

Mesela, Özal’ın kafasının ardındaki yarı federasyon… Musul Kerkük Türkmen federasyonunun ihyası…

Aman çenemi kapayayım da kimse duymasın… 

BEN YAZDIYDIM

KOALİSYONDA adım adım benim yazdığıma gidiliyor.

Seçimlerden üç ay kadar önce AKP-MHP koalisyonunun devri sabık yaratmayacağını benzeşen ve geçişli tabanlar yüzünden MHP’nin yeni AKP’nin inşasında olumlu katkılar verebileceğinden bahsetmiştim.

Hani ya CHP devri sabık yaratır ve acımasız bir yargılama süreci başlar hikayesi…

Fakat öyle gelişmedi seçim sonucu diyaloglar…

CHP koalisyona mahkum idi. Hükümet olamazsa karışır ve genel kurul çağrıları gırla giderdi…

Şimdi AKP ile CHP koalisyonunun önündeki engeller kaldırılıyor.

Kemal Derviş Hükümeti başlıklı yazımda değinmiştim. 

İş dünyası da dışarısı da bunu istiyor.

Güçlü bir merkez…

Zayıf muhalefet.

Neden Türk ve Kürt etnikçişği diye suçlanacak bütün Batı’da…

Ve ekonomiyi restorasyon programı.

Büyüme oranını yeniden tatmin edici seviyeye kavuşturma…

Mehmet Şimşek, Ali Babacan ve hocaları Kemal Derviş…

Mükemmel bir trio…

Daha ne olsun?

Sayın Kılıçdaroğlu da Akpartisiz bir hükümet formülünün olamayacağımı ilan etti.

Haydi hayırlı olsun diyelim, ne diyelim?...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Lütfü Şehsuvaroğlu Arşivi