Ramazan, Kur’ân ve Yol Haritamız
Ramazan ayı, bütün rahmeti, bereketi ve mağfireti ile hayatımızı kuşatmaya devam ediyor.
Ramazan ayının ülkemizdeki bir bereketi de çeyrek asrı aşan “Ramazan Fuarları” geleneğidir. İstanbul/Sultanahmet ve Ankara/Kocatepe fuarları başta olmak üzere, pek çok merkezde düzenlenen kitap fuarları, okuyucunun dini kitaplarla buluşmasında önemli fonksiyonlar icra ediyor. Yayınevleri ve yazarlar, kitap planlamalarında Ramazan fuarlarını ciddi anlamda hesaba katıyorlar. Yazar-okur buluşmaları açısından da en elverişli ortamlar yine cami avlularındaki bu fuarlar oluyor.
Ramazan fuarına bu kardeşiniz de iki çalışma ile girdi: “Yol Haritamız Kur’ân” ve “Ramazan’la Dirilmek”. Birincisi telif, ikincisi ise farklı kalemlerin Ramazan yazılarından yaptığımız bir dizayn.
Bugün, bu iki kitap hakkında, sizlere tanıtıcı bilgiler sunuyorum. Önce “Yol Haritamız Kur’ân”:
Tarihin her döneminde olduğu gibi bugün de, insanlar yollarını, izlerini, istikametlerini şaşırmış durumdalar. Adeta zihnî-fikrî-îmanî bir yehmâda (çölde yol ve izlerin kaybolduğu mekanlar) nereye yöneleceklerini kestiremeyen insanlar hangi yol haritasını izleyeceklerini bilememekte, şaşkın şaşkın bir o yana bir bu yana koşturup durmaktalar. Postmodern dünyada yollar, izler büsbütün flûlaşmakta ve birbirinden ayırt edilememektedir. Dahası, tabir-i âmiyâne ile, ‘at izi it izine karışmakta’; doğru yol ‘eğri’, eğri yollar ise ‘doğru’ diye takdim edilmekte; Hakkı/doğruyu bulmak iyice zorlaşmaktadır.
“De ki: ‘Allah'ı bırakıp da bize fayda veya zarar veremeyecek olan şeylere mi tapalım? Allah bizi doğru yola ilettikten sonra şeytanların saptırıp şaşkın olarak çöle düşürmek istedikleri, arkadaşlarının ise: "Bize gel!" diye doğru yola çağırdığı şaşkın kimse gibi gerisin geri (inkârcılığa) mı döndürüleceğiz?’ De ki: ‘Allah'ın hidayeti/yolu doğru yolun ta kendisidir. Bize âlemlerin Rabbine teslim olmamız emredilmiştir’.”(En’am 6/71)
İçinde yaşadığımız dünya, insanların işte böyle şaşkına çevrildiği bir dünyadır: Saptırıcı şeytanlar, insanların pek çoğunu yanlış yollara sürükleyip sonunda içinden çıkmaları mümkün olmayan, yol ve izlerin birbirine karıştığı çöllere düşürüyor; bu anaforda inananların ‘bize gel’ çağrıları da işitilmiyor. Bu durumda yapılacak tek şey, insan(lığ)ı selamete ulaştıracak bir çıkış yolu bulmaktır. Çölde yolunu kaybedene yol göstermek Arapça’da hidayet’tir; yol gösteren hâdî, izlenecek yol haritası da hüdâ’dır.
“Bütün insanlar için hidâyet rehberi olan Kur’ân, yol gösterici ve hakkı batıldan ayırıcı apaçık belgeler olarak Ramazan ayında indirildi.” (Bakara 2/185)
Bir zâtın, “Sırât-ı Müstakîm (Doğru Yol) nedir?” diye sorması üzerine kutlu Peygamberimiz (s.), elindeki dal parçası ile yere kalın ve düz bir çizgi çizer; bu ana yolun sağına ve soluna da başka tali yollar çizer. Sonra, kendisinin insanları Sırât-ı Müstakîm’in başına getirdiğini, kim bu yolda giderse, bu yolun onu Cennet’e ulaştıracağını; tali yollardan her birinin başında ise bir kısım şeytanların durduğunu, oradan geçenleri kendilerine çağırdığını, kim de bu yanlış yollardan birine saparsa, o yolların onu ateşe götüreceğini beyan buyurur. Ardından En’am/153. ayeti okur (İbn Mâce, Mukaddime, 1):
“Şüphesiz bu benim dosdoğru yolumdur. Buna uyun. Başka yollara uymayın. Zira o yollar sizi Allah’ın yolundan ayırır. İşte ittika etmeniz (sorumluluğunuzu kuşanmanız) için Allah size bunu emretti.”
İşte, “Yol Haritamız Kur’ân” isimli kitabımız, bugünün dünyasında ve hayatın farklı alanlarında Kur’ân’ı kendimize kılavuz edinerek O’nun çizdiği yol haritasını nasıl izleyebiliriz, sorusunun cevabını ara(la)ma çabasıdır. Bir bölümü yeni, bir bölümü de farklı zamanlarda kaleme alınan yazılar gözden geçirilip yenilenerek istifadenize sunulmuştur. Kitab; hayatın her alanında bize kılavuz ilkeler vazeden Kur’ân’dan, sadece birkaç alanda ve imkan nisbetinde yol haritası edinme çabasından ibarettir.
“Ramazan’la Dirilmek” ise, onlarca seçkin yazarımızın yazılarından seçildi. Ramazan ve Diriliş bölümünde Abdullah Yıldız, Ahmet Cemil Ertunç ve Şemseddin Özdemir’in; Ramazan’ı Düşünmek bölümünde Rasim Özdenören, Ali Bulaç, Yusuf Kaplan ve Mustafa Tekin’in; Ramazan’ı Anlamak bölümünde A.C.Ertunç, Münib Engin Noyan ve Kerim Buladı’nın; Ramazan’ı Yaşamak bölümünde Nurettin Yıldız, Kerim Buladı ve Ramazan Altıntaş’ın; Ramazan’ı Hissetmek bölümünde ise Ramazan Kayan, Ahmed Yüksel Özemre, M.E.Noyan, Mustafa Miyasoğlu ve Ahmet Mercan’ın yazıları var.
Evet, her Ramazan yeni bir diriliş, bir yeniden var oluş, kendine dönüş fırsatı... Daha çok ibadet ve taat, daha sık zikir ve fikir, her dem tevbe ve istiğfar, duâ ve niyâz... Gece kıyâm, gündüz sıyâm... Tan vakti imsak, her vakit infak... Ve vakti idrak... Gün boyu inzar, akşam iftar... Ve gece-gündüz Kur’ân...
Ramazan’ı tarif ne mümkün? Devam edelim mi? Teravih, itikaf, tevazu, hilm, silm, merhamet... Bitmez!
Ramazan’larınız dolu dolu geçsin ve ümmet olarak topyekün dirilişimize vesile olsun, inşaallah. Amin.
NOT: 20 Eylül Cumartesi saat 17.00’den itibaren imza ve sohbet için Sultanahmet Kitap Fuarı’nda, Pınar Yayınları standındayız. (Tlf: 0212-640 01 22)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.