Erbay Kücet

Erbay Kücet

Kocatepe’ye Uğrayınız.

Kocatepe’ye Uğrayınız.

Türkiye Diyanet Vakfı tarafından 34 yıl önce Ramazan ayında başlatılan bir etkinlik bugün ‘Dinî Yayınlar Fuarı’ yerine ‘Kitap ve Kültür Fuarı’ olarak devam ediyor.

Geçtiğimiz Pazar günü kitaplardan uzak kalmamak adına bir ziyaret gerçekleştirdik. Görüştüğümüz yayıncılar fazla memnun gözükmeseler de okuyan ve kitapla haşır neşir olan dostlarla selamlaşıp yayınlara göz attık.

Şiir, edebiyatın duygusal cephesidir. Gençlik yıllarında şiir yazmayanımız yok gibidir. Ancak, şiirle buluşmasını birlikteliğe dönüştürenlerimiz de vardır. Son yıllarda yayıncılar ticari kaygılarla satışı az olan eserleri basmıyorlar. Şiir kitapları böylesi bir gadre uğrayanlardan. Abdülhekim Koçin ‘kendi kitabını kendin yayınla’ diyerek kısa yoldan kitaplarını yayınlamış. . Bugüne kadar farklı konularda yayınlanmış eserlerine ‘Saklı Kentin Sırları’ dahil edilmiş. Sosyal içerikli şiirlerinin yanı sıra tevhid, münacaat ve Naa’t örnekleriyle de edebiyatımızdaki boşluğu dolduran şairimiz “Gün’e geceye Ay’a yere göğe sığmazken /Damla damla garibin gönlüne dolan sensin” mısralarındaki derinliğiyle akıl dünyamızda yeni sayfalar aralatıyor.

Anadolu’da gül devrini yaşamış ve bize örnek olan sahabelerin bulunduğunu biliyoruz. Safvan bin Muattal (ra) bu topraklarda şehit düşen ve Adıyaman’ın manevi mimarı olan sahabedir.  İslam dünyasında ‘İfk Hadisesi’ ile anılan Muattal’ın hayatından kesitlerin kaynaklarla verildiği kitapta ifk hadisesi ayrıntılı bir şekilde yer alırken onun hayatındaki sadelik ve kulluk bilincindeki sadakati dikkatli okurlar için örnek teşkil ediyor. Adıyaman’a yolunuzu düşürmeden önce ilim adamı vasfıyla araştırmasını yapan Doç. Dr. Candemir Doğan’ın anlattıkları size yol gösterecektir.

Sinemacı diliyle anlatılan öyküleriyle zaman ötesi yolculuklara çıkarken hayatın gerçekleriyle yüz yüze geldiğiniz anları Sadık Yalsızuçanlar’dan okuyun. Daha önce yayınlanan eserlerinden ‘Kuş Uykusu’ ve ‘Yakaza’ hikâyelerine benzer tarzdaki öykülerinde zaman ve kahramanlar okurun hayal dünyasında farlılıklar gösterse de akıcılığıyla size alıp götürmeye yetiyor. İfadelerinde geçişleriyle zorlanmadan meramını anlatan yazarın esere adını veren ‘Terk’ öyküsünde hayatta bıraktıklarını modern bir anlatımla kaleme alırken terki terk etmenin gerektiğine de vurgu yapıyor.  İnsanın kendisiyle de kalmasının tat verdiğinin altını çizen Sadık Yalsızuçanlar kitaptaki ‘Aravan’ye Çıkarken Sağdaki Ceviz Ağacı’ isimli hikâyesinde ise farklı bir üslup ile klasik öykücülüğümüzle buluşturuyor okurunu.

Terry Alford’un kalemiyle ilk defa Türkiye okurlarının istifadesine sunulan kitabı Mustafa Bozdemir tercümesiyle okuyoruz. 1800’lü yıllarda Afrikalı bir kralın oğlu Abdurrahman İbrahima’nın özgürken köle edilerek satılmasıyla başlayan olaylar zinciriyle birlikte o günlerin Avrupalısının kafa yapısı dramatik belgeler eşliğinde okurla buluşturuluyor. Coğrafi bilgilerin yanı sıra ticari ve sosyal açılardan da o günün dünyasından kesitler bulacağınız kitapta sürükleyici bir lisan dikkat çekerken aklınıza biz zamanlar TRT’nin izleme rekoru kıran Kökler dizisi de gelmiyor değil.

Yayın dünyasında son yıllarda tarih konuşulur oldu. Özellikle de bazı televizyon kanallarında tarihi süreç ile alakalı yeni bilgiler aktarılırken tarih dünyasındaki bazı tabuların altı kazınarak çomak sokulduğuna da tanıklık ediyoruz.  ‘Dedem Enver Paşa’dan sonra dedesini hiç görmemiş Selma Argon’a sorular sorup cevabını da sanırım Mehmet Akif’le ilgili diğer yayınlardan alarak sohbet tarzında bir kitap ile karşımıza çıkan Fatih Bayhan,  ‘Dedem Mehmet Âkif’ de zorluklarla geçmiş bir ömrün saklı kalmış hikâyesi sohbet tarzında anlatıyor. Selma Argon’un hayatı etrafında yaşadıklarını dedesiyle ilgili duyduklarıyla tamamlarken, kitaba ilave edilen resimlerin ilk defa yayınlananları dikkat çekiyor. Akıcı bir dille kaleme alınan kitabı bir çırpıda okuyacaksınız.

Son yörüğün anlattıklarıyla göçerlerin hayat hikâyeleriyle birlikte günümüze kadar yaşadıkları film şeridi gibi canlanıveriyor. Kitabın yazarı yaşadıklarını ve duyduklarını tatlı bir üslup ile anlatınca da son yörükten yolda kalan izleri bitirmeden elinden bırakmıyorsunuz. Parlamentoda Adana Milletvekili olarak yöresine ve milletine hizmet eden Ali Küçükaydın’ın yaşadıklarını anlatarak yeni yetişenlerin tarih bilinciyle coğrafi yerleşim yerlerini öğrenmelerini ve yaşanılanların tarihe kayıt edilmesi için yazdığını sıklıkla belirttiği kitabında yer isimleriyle birlikte şahıslar lakaplarıyla tanıtılırken özellikle de o yıllarda dağları mesken tutmuş eşkıyaların delikanlılıkları ve kendi halklarına karşı koruyucu olmaları güzel bir lisan ile anlatılıyor. Senaristlerimizin yörüklerin hayatıyla ilgili konulu filmler ortaya çıkaracağı belgesel tadında bir kitap.

Ne diyelim gezip görmeniz lazım, sayılı günlere yakalanmadan ailece ziyaret etmenizde yarar var.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Erbay Kücet Arşivi