Boğa İle Yaban Keçisi
Günlerden bir gün bir boğanın arkasına bir aslan düşer. Boğa koşar koşar bir mağaraya sığınır.
Meğerse orada yaban keçileri varmış, üzerine atılıp başlarlar boynuz vurmağa…
Boğa bakar bakar, ya sabır çeker;
“böyle vurmanıza ses çıkarmadığım için beni korkuttunuz sanmayın. Ben sizden değil, dışarıda bekleyenden korkuyorum” der.
IŞİD ile PYD, yahut da PKK ile Barzani meselesinde Türk ordusunun hali pür melali herhalde bu boğanın hikayesine benziyor.
Aslında eskiden Yunanlılarla da, Rumlarla da aramızdaki mesele Ezop’un bu masalında anlattığı gibiydi.
ABD etrafımızdaki kimi güçlerin arkasında durmasa, bu dağ keçilerine vuracağımız bir darbe ile yerlerinden kalkamayacakları açık değil mi?
Belli ki BOP sürecinde stratejik ittifak gerçekleştirdiğimiz mekanizma yeterince muhatapları tarafından son zamanlarda yağlanmamış, zart zurt edip duruyor.
Belli global statüko kafaya size takmış.
Eskiden Türkiye’de siyasetçinin biri gider biri gelir ve zaman zaman global statükoyla ülkemizin çelişkileri gün yüzüne çıksa da mutedil bir iklime sonunda avdet edilir ve ilişkilerin normalleşmesine gidilirdi. Bu arada o dönemin siyasi lideri geri çekilir, yerine bir başkası gelirdi. Yani Ecevit gider Demirel gelir, Demirel gider Ecevit gelir; ortam rehabilite edilirdi.
Ülkeye bir şey olmaz siyasetçilere olurdu.
Aslında onlara da olmaz, onları kötü bir son beklemezdi. Yani siyaseten bitiş söz konusu değildi. En fazla muhalefete çekilirler, yeniden hazırlanırlardı. Acımasız bir devr-i sabık yaratılmazdı.
Bugün öyle gözükmüyor.
Global statüko ile Türkiye’nin üst aklı pek uyum içinde değil.
Ortam karışık.
Bunda biraz da Ortadoğu’nun yeniden şekillenmesindeki ideolojik karşıtlıklar problem teşkil ediyor. Mesela ABD ile birlikte Esad’ın gideceğine vehmeden üst aklımız, ya da ne bileyim stratejik derinliğimiz sonradan ABD’nin Esad’ın kalması noktasındaki kararını iyi okumamışa benziyor.
Belli ki İngiliz Yahudi medeniyeti sizin kendilerini kandırdığınızı düşünüyor.
Artık vadeyi kesmiş.
Vadeyi kesmiş de öteden beri Kalın Türk(İsmet Özel’e gönderme; malum İsmet abinin Kalın Türk diye kitabı var) sizi desteklemeye devam ediyor.
Bu durumda, onlar da şöyle düşünüyor bence:
Madem gitmiyorlar ülke ile beraber, ekonomileri ile beraber, askerleri, vesaireleriyle beraber gümbürderler…
Karar almışlar, daha dikkatli olmalıyız.
Birbirinize girmeyin.
Hele hele bir yerde ABD, İsrail, ve bu vesaire hakkında konuşurken; mesela onların Suriye ile Irak’ta ikinci İsrail tertip etmesine karşı tedbirler vazederken çok daha dikkatli olun.
Olur olmaz yerde konuşmayın.
Yerin kulağı vardır, dinlerler maazallah.
Sonra derler ki: “bu nasıl stratejik ittifak?”
Böyle müttefik olur mu?
Görüyorum siz global statüko karşısında devlet adına bir şeyler tasarlarken hemen yanı başınızda onların adamları var ve onlar bütün bilgileri ilgili yerlere aktarıyorlar.
Abdülhamid sendromu yaşıyorsunuz siz de…
Durum vahim.
Bir an evvel yanı başınızdaki ABD habercileriyle bağlarınızı kesiniz. Ya da onların yanında başka başka konuşunuz.
Benden söylemesi…
Kiraz Mevsimi
Kirazın hal tercümesine bakılırsa Anadolulu bir hemşehrimizdir. Doğum yeri Giresun’dur. Doğduğu tarihte İsa peygamber bile henüz dünyada değilmiş. Rivayet olunduğuna göre, Lucullus adında bir Romalı general fütühat için Karadeniz kıyılarına geldiği zaman kirazı Giresun’da ağaçlarında görüp rengine bakınca Roma’daki nişanlısının dudaklarına benzetmiş, tadına bakınca lezzetine bayılmış ve hemen oradan kiraz fidanlarını toplatıp memleketine aktarmış. Avrupa’ya böylece yayılmış.
…
Bu yıl kiraz boldu.
Bolca kiraz yedik.
Kiraz hakkında bizi bilgilendiren Akyavaş, kiraz mevsimi geldi ama henüz bizim eve uğramadı diye yakınıyor. Eli kulağında. Yakında bize de uğrar teşerrüf ederiz inşallah diye başlıyor yazısına…
…
Geçen yıllarda bu kadar güzel kiraz yememiştik.
En iyi kirazlar dışarıya gönderiyordu. İhraç ürünü kirazlar bu yıl iç piyasaya da sürülmüş anlaşılan.
Napolyon çeşidi kirazlardan bol bol yedik.
Kiraz mevsimi gelmiş ise kışa hazırlanmak icap eder. Eskiden insanlar kiraz mevsiminde kış hazırlıklarını ikmal ederdi. Odununu, kömürünü tedarik ederlerdi.
Artık günümüzde geçerli değil bu hazırlıklar…
Zaten yaklaşacak kışa hazırlanmak âdeti epeydir ortadan kalktı.
Yakında savaş çıkacakmış diyorlar.
Eskiden böyle durumlarda patates, soğan, makarna, pirinç, bulgur vesaire gibi dayanıklı mutfak ve kiler malzemeleri daha doğrusu gıda ve yemek hammaddeleri mebzul miktarda alınırdı. Hazırlık yapılırdı.
Yanıbaşımızdaki savaşlar bizi ne derece alakadar ediyor bilmiyoruz. Toplum hepten vurdumduymaz hale gelmiş anlaşılan. Yardım sever kişi ve kuruluşlar da eski cemaat ve parti alışkanlıklarından ötürü bir dizi faaliyetin içindeler ama yürekleri yanıyor mu; günahlarını almayayım.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.