Ona asla “Selahaddin” demeyeceğim; gerçek Selahaddin’e, “şarkın en sevgili sultanı”na hörmetimden ve muhabetimden ötürü... 

Ona en uygun isim “Tintin” olabilir.

Hani bir Türk bilmecesi var ya: “Ben giderim o gider, arkamda tin tin eder.” Cevabı malûm: Gölge. 

O gerçek bir şahsiyet değil; olsa idi, haysiyet gösterir, eli kanlı zalimlerin önüne gerilir, terörün sonlanması için gerçek rolünü oynardı. 

Bugüne kadar çizdiği profil: Kişiliksiz, silik biri; bir gölge...

Terör örgütünün “kirli taktikleri” bile diyemedi, muhtemelen bin kere özür dilemiştir, yanlışlıkla bu kelimeyi kullandığı için… 

Bir yalan makinesi ile karşı karşıyayız. Aslında yalan makinesi sorgulamada kullanılır yalan söyleyeni teşhise yarar…

Bu ise yalan üretim makinesi, ayak üzeri yüzlerce yalan uyduruyor. İşte şah yalanlardan biri: “HDP hiç bir silahlı eylemin arkasında durmadı.” 

Ne kadar inandırıcı değil mi?

Bugüne kadar hangi silahlı eylemden sonra bu eylemi yapanları kınadılar? Yetmez lanetlediler?  Bunu yapmıyorlarsa nasıl terör eylemlerinin arkasında durmamış oluyorlar? 

Ey Tintin!

Sende zerre miskal haysiyet varsa, bugün bu kadar şehit haberinden sonra kameraların karşısına çıkar ve patronlarına doğrudan seslenirsin: “Alçaklar silahı bırakın, ülkemizi terk edin!”

Senden bunu beklemiyorum!

Bu yürek ister, vicdan ister, izzetinefis ister...

Sen yine alçakca aynı sakızı çiğneyeceksin: “İki taraf da silah bıraksın!”

Terör söz konusu olduğunda iki taraf yoktur! Teröristler vardır; eğer onun varlığını ortadan kaldıramazsan, sen devlet olarak vazifeni yapmıyorsun demektir. Terörle pazarlık olmaz. İtle harara girilmez!

Terör biter, ne konuşulacaksa konuşulur, uzlaşılır. 

Eğer kendini gerçekten bu ülkenin ferdi olarak hissediyorsan, bu halkın bir parçası olarak görüyorsan, zaten mesele yok. Bunlardan mahrumsan, ki bugüne kadar öyle bir resim verdin; sana söylenecek fazla söz yok. 

Sözlerin sözü şu: Rol kesme! Siyaset yapıyormuş numarasını yap da. Biraderin kadar dürüst ol, onun safına katıl!