Lütfü Şehsuvaroğlu

Lütfü Şehsuvaroğlu

Ortadoğu’nun Geleceği

Ortadoğu’nun Geleceği

Özellikle üzerinde güneş batmayan imparatorluk diye tarif edilen İngiltere imparatorluğu, dünyanın her bir tarafının haritasını çizme yetkisini kendinde görmüştür ve Batı, Doğu’yu çeşitli tasniflere ayırma peşinde olmuştur. Uzakdoğu, Yakındoğu, Ortadoğu... İslam dünyasının tam merkezi olan Ortadoğu tarihin bütün izlerini taşımaktadır. Bütün büyük dinlerin, medeniyetlerin beşiği Ortadoğu’dur.

Mitolojik bakımdan da çok zengin tarihi mirasa sahip Ortadoğu Yahudiliğin, Hıristiyanlığın ve İslamiyetin doğduğu coğrafyadır.

 İslam, Hıristiyanlık, Yahudilik gibi büyük dinler yanında Sümerlere, Akadlara, Asur’a, Babil’e ve daha birçok toplum ve medeniyete yurt olan Ortadoğu çoklukla Kızıldeniz ile Basra Körfezi arasına sıkıştırılsa da bazı değerlendirmelere göre daha geniş bir alanı kapsamaktadır.

Ortadoğulu kimliği de bu yüzden değişen coğrafyasına paralel olarak sıklıkla değişmektedir. Sezai Karakoç’a göre Rum ve Yunanlı bile Ortadoğuludur. Batının doğu ile arasına tampon bir toplum olarak Yunanı kullanması karşısında O’na Ortadoğulu olduğu hatırlatılmalıdır.

Ortadoğu’nun zaman zaman bütünlenmek, bir tek devletin toprağı olmak gibi bir özelliği olduğu tarihi bir gerçektir. Mısır, İsrail, Asurlar, Hititler, oldukça geniş devlet sınırlarına varmışlardır. Sonra İskender’in kurduğu büyük imparatorluğa katılmıştır. Ortadoğu... İran, Roma imparatorlukları ve sonra uzun süre Bizans en büyük Ortadoğu imparatorluğudur. Her biri öbür Ortadoğuluyu köle olarak görmüştür. Mısırlılar Ben-i İsraili köle gibi çalıştırmışlar ve ezmişlerdir. İranlılar, gerek Mezopotamya’yı, gerek Filistin’i aynı şekilde çiğnemişlerdir. Ortadoğu üzerinde hâkimiyet tesis edenlerin hiçbiri Ortadoğu’nun gerçek devletini kuramamıştır.

Ortadoğu’nun yerli devletini yalnız Müslümanlar kurmuştur ve ancak yine Müslümanlık ideali etrafında toplanan kurabilir.

Bernard Lewis Yakın Doğu’da hiçbir medeniyetin bir birlik meydana getiremediği görüşündedir. “Ortadoğu’nun eski gelenek ve kültürlerinin su altında kalması birbirini karıştıran bir seri değişikliklerin ki en önemlileri art arda gelen ve eski Yakın Doğu’nun yazılı kültürlerini yok eden Helenleştirme, Romanlaştırma, Hıristiyanlaştırma ve İslâmlaştırma hareketlerinin sonucudur.” Lewis antik Ortadoğu’yu kutsamakta yakın zamanda İslâm yüzünden antik çağa yönelmenin önünün kesildiğini düşünmektedir.

Batı neden elini Ortadoğu’dan çekmiyor? Dünyanın sahipleri, neden, kanla ve zulümle Ortadoğu’da kendilerine bir yurt kuruyorlar? Doğu ve Batının imparatorlukları, neden, Batıda değil de veya Karadeniz’in üstündeki doğu ve batıyı birbirinden ayıran ana kıtada değil de, Asya’nın zavallı bir kesiminde karşılaşıyorlar? Çünkü, farkında olarak olmayarak, kurtuluş tohumunun doğuda, Asya’da Ortadoğu’da olduğunu biliyorlar. Daha doğrusu şuur altından seziyorlar. Hastalık, ilacı yok etmek eğilimindedir her zaman için.

Ortadoğu gerek bu insanlık özetini ihtiva ettiği için, gerekse ilerde yaşanacak olan büyük çevre felaketleri ve iklim değişiklikleri sonucunda küresel bir göç dalgasında insan hayatının idamesi için en uygun vasat olacağı için hedeftedir.

The Day After Tomorrow adlı filmde bu gerçeğin altı çiziliyor. Bütün Kuzey Amerika ve Avrupa’nın tamamı yaşanan iklim değişikliği ile birlikte yaşanacak yerler olmaktan çıkıyor. Büyük soğuma sonucu insanlık Akdeniz havzasına özellikle de Ortadoğu’ya sığınmak zorunda kalıyor.

Tehdit algılamalı ve bu vesileyle yazılan kötümser durum senaryolarıyla stratejistler bir kısım güvenlik stratejileri oluşturuyorlar.

Batılı güvenlik stratejistleri hep de hissettikleri felaketler karşısında medeniyetlerinin öğrettiği işgalci ve korkutucu sonuçlara ulaşıyorlar.

Halbuki Ortadoğu bütün insanlığı kucaklayacak ve güven içinde yaşatacak kültürel birikime sahiptir. 

Ne gerek var misafirperverliğin zirve yaptığı Ortadoğu’da böylesi karmaşık senaryoları hayata geçirmeye…

Ortadoğu’nun asıl kimliğini deruhte etseniz o sizi büyük kuşatıcılığı ve sevgisiyle zaten bağrına basacaktır.

Fakat ürkütüp kuyusuna zehir katarsanız onun da bin türlü karşı senaryosu hayat bulur.

Ortadoğu hançeri nerede ve ne zaman kimin kalbine saplanacaktır, bilinmez.

Batılı dostlarımıza tavsiyemiz kendi kan alıcı mazilerinden gelecek inşa etmeğe kalkışmamalarıdır.

Ortadoğu kalemi Sezai Karakoç’a müracaat ediniz. O size şifresini verir.

Hadi Sezai Beyi tanımıyorsunuz; o zaman, Fernand Braudel’e kulak asınız. 

İslam’ı şekillendirmeye, ona tabiatına ve bünyesine uymayan gömlekler giydirmeye kalkmayınız.

Ortadoğu’yu kendi haline bırakınız.

O kendi yolunu bulacak ve size de yol gösterecektir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Lütfü Şehsuvaroğlu Arşivi