OSMAN BEY DÂVÂSINA GÖNÜL VERENLER ARTIK BİRLEŞİNİZ!
20. asır Türk milletinin dibe vurduğu asırdır.
İslâm âlemini asırlardan beri tek başına sırtlayan Türk milletinin küfrün karşısındaki mağlubiyetinden bütün bir ümmet tesir altında kalmıştır.
Yüzüncü senesini idrak ettiğimiz I. Dünya Harbinin esas sebebi Müslüman Türk milletinin siyaset sahnesinden tamamiyle silinmesidir.
Batıya Atilla’dan beri ağır darbeler indiren “Oğuz’un Nesli”nin dünyanın coğrafî, iktisadî, idarî merkezini teşkil eden bulunduğu topraklardan bütünüyle tasfiyesi bu savaşın ana hedefidir.
Onlarca Haçlı seferinin gâyesi dahi budur.
Esasta birbirleriyle hasım olan Avrupa milletleri mesele Müslüman Türk’ün yok edilmesi olunca bir araya gelerek her türlü fedakârlığı göstermişlerdir.
İslâm’a karşı mücadelede küfür tek millettir. Lâkin İslâm cephesinde böylesine bir vahdetin olmayışı bu satırların yazarının vicdanını sızlatmaktadır.
“Tevhid Akidesi”ne inananlar bugün birbirini boğazlamaktadırlar.
Böyle bir İslâm inancı yoktur. Böyle bir Müslümanlık yoktur. Âmentüye lâyıkı ile iman eden bu azim hataya düşmez.
Batının Müslüman Türk’ü yok etme siyasetinin tarihî ismi “Şark Meselesi”dir.
Burada şunu ifade etmeliyiz ki, Batının nezdinde “İslâm=Türk”tür. Batılı, Türk’ün belini kırdı mı, İslâm’ı da kendince tesirsiz hâle getireceğini düşünmektedir.
Batının tarihte siyaseti bu idi, hâlde ki siyaseti budur ve âtideki siyaseti de yine bu olacaktır.
Bu hakikati, bütün İslâm ümmetinin, Türk milletinin, devlet adamlarımızın, siyasîlerimizin, ilim ehlinin… topyekûn herkesin bilmesi, kabul etmesi, idrak etmesi istiklâlimiz ve istikbalimiz için mutlak suretle elzemdir.
Bu kabul etsek de, etmesek de bir hakikattir. Kabul etmemiz ve icabına bakmamız İslâm’ın hayrınadır.
Anadolu toprakları, Yeni Zelanda toprakları gibi değildir!
Bu topraklardan doğacak millî, İslâmî ve insanî hasletleri olan “cihanşümul” (cihana şâmil) nitelikte bir hareketin sadasının Kırım’dan Somali’ye, Mostar’dan Kaşgar’a, Fas’tan, Açe’ye kadar bütün bir coğrafyada karşılık bulması söz konusudur.
Kefere bunu bilmektedir ve bildiği için Türkiye’yi rahat bırakmamaktadır.
Müslüman Türk milletini dininden, töresinden, milliyetinden, mukaddesatından uzaklaştırarak, “tarihî vazife”sini icra etmesine mâni olmaya çalışmaktadır.
Esefle ifade ediyorum ki Türk milleti de bu oyunlara gelmekte, küfrün bu adî, alçakça taarruzlarına karşı gereken müdafaayı yapmamaktadır.
Türk milletinin evlatları birbirini yemenin derdindedir.
Türk milletinin evlatları birbirinin ayağını kaydırmanın derdindedir.
Türk milletinin evlatları kefereye değil, kendi insanına hücum etmektedir.
Türk milletinin evlatları parti ve lider putları etrafında bölünmüş, parçalanmış ve bin senedir hâkim olduğu, Selçuklu Hakanı atamız Alp Arslan’dan ve sayısız şehidden yâdigar topraklarımızda bize ihanet eden, kripto Ermenilerin sevk ve idare ettiği, Batının kucağına oturan pkk köpeklerine haddini bildirememektedir.
30 küsur senedir pkk kefereleri ve bunları destekleyen münafıkların kökünü kurutmak yerine, bunların üniversitelerde, akademi camiasında yuvalanmasına göz yumulması, bu alçakların san’atı, basını kendilerine propaganda aracı olarak kullanmasına yol verilmesi, bırakın güneydoğuyu birçok vilayetimizde bu çapulcuların uzun namlulu silahlarla sahaya hâkim olmalarına müsaade edilmesi bunların yaptığı ihanet kadar büyük bir gaflet ve dalalet hâlidir.
Genelkurmayıyla, Emniyetiyle, İstihbaratiyle, İktidarı ve muhalefetiyle ve bunları seçen halkı ile bu hata hepimizindir. Böyle bir idarî rezalet Türk tarihinde yaşanmamıştır. Bu ayıp bize yeter!
Pkk ihanetiyle Batı, “Şark Meselesi”nde kendisine büyük bir manevra alanı meydana getirmiştir.
Batının terör örgütü vasıtası ile üzerimize attığı kör düğümünden kurtulup, o düğümle Avrupa’nın yaşlanan bedeninin ümüğünü sıkarak bize çektirdiklerinin intikamını almak boynumuzun borcudur.
İşte bunu yapabilmek için “Türk milletindenim, İslâm ümmetindenim, Selçuk Bey’in, Osman Bey’in dâvasına gönül verenlerdenim” diyenlerin hiçbir politik, maddî kaygı gütmeden bir araya gelmesi, tam bir vahdet hâlinde, aynı yöne dönüp, müşterek hedefe kilitlenerek ehl-i küfüre Müslüman Türk’ün izzet ve vakarını göstermesi gerekmektedir.
Pkk ihaneti, Cihanşümul bir harekete müştak olan bu topraklarda, böylesi bir kutlu yürüyüşe çıkma arifesindeki Müslüman Türk milletinin paçasına sarılan bir yılandır.
Oğuz’un Nesli, bu yılanın başını ezecek ve bu ihanete içte ve dışta çanak tutanlardan intikamını alacaktır. Böylece bin seneden beri süregelen kardeşliğimizin önündeki engel de kalkacaktır. Çözüm budur, gayrısı işin edebiyatıdır.
Cenab-ı Allah’ın “el-Müntakîm” ism-i şerifinin Müslüman Türk milletinin evlatlarının üzerinde tecelli edeceği günler uzak değildir.
“Oğuz’un Nesli”nin tez vakitte tefrika batağından kurtulup vahdet deryasına dalması duası ile…
*“İnna lillahi ve inna ileyhi raciun” Beka âlemine sefer eyleyen Servet Kabaklı Hocaya ve onun şahsında “Türk’ün İslâm Ülküsü”ne gönül vermiş, hizmet etmiş, bütün büyüklerimize el-Fâtiha...
*Geçen hafta Allah izin verirse Rahmetli Elçibey’i yazacağımızı ifade etmiştik. O niyetle oturduk ama böyle bir yazı ortaya çıktı, hakkınızı helal ediniz. Allah izin verirse önümüzdeki haftalarda bu sözümü yerine getireceğiz. Cenab-ı Hakk sözümüzü zayi ettirmesin..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.