En Maharetli Olduğumuz Hususlar
Milletçe birçok hususta hayli maharet sahibiyiz. Bunlardan birkaçını sizlerle paylaşmak istiyorum:
1- Birbirimizi yeme hususunda üstümüze yok.
2- Zinadan daha ağır bir günah olan, Kur’an-ı Kerim’de “ölmüş kardeşinin etini yemek” olarak nitelenen gıybet etmede oldukça başarılıyız.
3- Birçok âyet ve hadiste zandan sakınmamız emredilirken, zan asla hakikat değilken, kendi kafamızdaki suizanna hakikatmiş gibi inanıp, ona göre insanlar, hadiseler hakkında fikir yürütmede ustalık sahibiyiz.
4- Parti ve lider holiganlığında dünya şampiyonluğuna doğru emin adımlarla ilerliyoruz.
5- İlk inzal olunan âyetinin meali “oku” diye başlayan bir dinin, okumaya müstağni, kitabı ihtiyaç listesinin sonlarında sayan, okumama hususunda hayli ısrarcı müntesibleriyiz.
6- Oran olarak dünyanın en fazla vatan hainine sahip ülkesiyiz.
7- Vatan hainlerini en güzel şekilde besleme, ihanet edenlerin barınma meselelerini ada tahsisine varana kadar çözme hususunda akıllara durgunluk verecek şekilde ilerdeyiz.
8- “Namus ve şeref” üzerine ettikleri milletvekili yeminlerini çiğneyerek devlete ve millete kast edenlere her türlü devlet imkânını tanımada ve bu imkânlar yetmezmiş gibi binlerce lira emekli aylığı bağlayarak ödüllendirmede belki dünya tarihinde görülmeyecek şekilde en öndeyiz.
9- Bütün Ülkeler vatandaşlarını müşterek paydalarda buluşturarak mümkün mertebe dışarıya karşı mütecanis bir görüntü vermeye çalışırken, Türk milletini 36 etnik unsura parçalayıp, her etnik unsuru dili, inancı, tarihi vs. ayrı halklarmış gibi göstererek önce akıllarda, sonra zihinlerde kendi elimizle kendimizi bölme hususunda muazzam bir gayret sahibiyiz.
10- Aylık ortalama telefonla konuşma süresi bakımından dünyada ilk üçteyiz.
11- Televizyon seyretme oranında da ilk üçteyiz.
12- Gelir adaletsizliği, işsizlik ve cari açıkta ön sıralardayız.
13- Kâhir ekseriyetinin hüviyet cüzdanında “İslâm” ibaresi yazan Türkiye, rüşvet ve israf oranında ne yazık ki gayri müslim ülkelerden dahi daha önde.
14- Kendi milliyetimize, mukaddesatımıza, tarihimize, hasletlerimize Merih yıldızı kadar uzak olan bir milletiz.
15- İstiklâl Marşını dahi lügate bakmadan tam manasiyle anlayamayacak kadar kendi lisanına yabancı başka bir millet olmasa gerek.
16- Başımıza alleme-i cihan kesilen her konuda sanki bir otoriteymiş gibi yazıp çizip hüküm verebilen, saatlerce ekranları işgal eden, bu milletin milliyetinden, mukaddesatından uzak, cühela gazetecilerin en fazla olduğu ülkeyiz.
17- Diğer ülkelerde o ülkelere sahip çıkanlar ödüllendirilirken, Türkiye’de ise vatanını sevmek, vatanın menfaatini savunmak âdeta suç gibi telakki edilip, vatanseverlerin zindanlara atıldığı, asılarak katledildiği, ender ülkelerden biriyiz. (Misal olarak, Üstad Necip Fazıl, S. Ahmed Arvasî Hoca, Selçuk Duracık, Halil Esendağ, M. Pehlivanoğlu, Muhsin Yazıcıoğlu ve daha binlercesi…)
18- Birçok büyük üniversitesinde kendilerinden olmayana hayat hakkı tanımayan pkk köpekleri ve türevlerinin hâkim olduğu, Hilâl-Yıldız rozet taşıyanların darp edildiği, hatta katledildiği, 18 Mart, 12 Mart, Kutlu Doğum gibi millî etkinliklerin, “gerici ve faşist”(!) bulunup engellendiği ve bütün bunlara karışan eşkıya sürüsünün hakkında YÖK disiplin yönetmeliğinin işletilmediği en sahipsiz kalmış ülkelerden biriyiz.
19- Birçok büyük üniversitesinde muhakkak olması gereken, cami-mescit gibi ibadethanelerin olmaması, sonradan açılanların da in gibi yerlere, abdesthanesiz, daracık, göstermelik şekilde açılması, Cuma namazı vaktine ders koyan yahud o vakitte imtihan yapan, kendi insanının en temel hakkı olan ibadetini yapmasına mani olan hocaların, üniversite yönetiminin bulunduğu bir memleketiz.
“Bir zamanlar biz de millet, hem nasıl milletmişiz:
Gelmişiz dünyaya milliyet nedir öğretmişiz!”
İnsanlık âlemine milliyeti, medeniyeti öğreten, Avrupa mağara devrini yaşarken Asya’da devasa devletler kuran, bin senedir din-i Mübin-i İslâm’ın sancaktarlığını yapan bir milletin bugünkü hâl-i perişanını kabul edebilmek asla mümkün değildir.
Şüphesiz bunca menfi husustan belki daha fazla müspet hususlarımız da mevcuttur. Milletçe kendi özümüzde mahfuz koru alevlendirip yeniden bir iman ateşi yakarak, Kur’ânî, Resûlî temelde yeni bir medeniyet hamlesi başlatabilmek için bu menfi hususlarımızı törpüleyip, müspet yönlerimizi daha geliştirmemiz şarttır.
“Yarınki Türkiye”nin kurucuları olacak “Beklediğimiz Gençlik - Özlediğimiz Nesil” kadîm medeniyetimizin bu hasletlerini üzerinde hâl edinerek yeni bir iman çağının muştulayıcısı olacaktır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.