Açıklamama Taktikleri Üzerine Olağanüstü Ahkâm Kesmeler
Nihayet bombayı atan bulundu.
En yetkili ağızdan yapılan açıklama AB Bakanımızı haklı çıkardı.
Beril Dedeoğlu TV yorumculuğunun boşa olmadığını ispatladı. Ya da hükümet başkanı, Beril Hanımı haklı çıkarmak için nihai açıklamayı böyle uygun buldu.
Ben yanıldım.
Meğerse terör örgütleri anlaşmışlar.
PKK ile IŞİD ya da öbür adıyla DAEŞ anlaşmışlar.
Nasıl anlaştıkları hakkında bilgi yok ama anlaşmışlar işte…
Ya IŞİD militanı PKK kılığına girmiş, ya da PKK militanı IŞİD kimliği edinmiş.
Daha öncesinde ise üçlü bir toplantı yapılmış…
Herkes Türkiye’de bomba meselesi için proje geliştirmiş de bizim istihbaratın haberi olmamış…
Onlar resepsiyon vermekle meşgul imişler…
Oysa aleyhimizdeki bütün örgütler ve istihbarat birimleri çalışıp duruyorlarmış…
Meğerse Esed’in başkanlığında bir toplantı yapmışlar.
Esed, PKK Suriye şefi ve DAEŞ sorumlusu üçlü deklarasyona imza atmış.
Türkiye’yi Suriye yapmak için anlaşmışlar.
Türkiye Suriye’yi Türkiye yapamadı madem, demişler; biz Türkiye’yi Suriye yapalım.
Muhsin Yazıcıoğlu’na da bu üçlü çete suikast yapmış olmasın?
Hayatta her şey olur.
Her şey mümkündür.
Öyle ya; Muhsin Başkan darbecilere ithafen, “Türkiye İran olamaz. Fakat Suriye yapılmasına da biz müsaade etmeyiz” demişti.
…
Basın ve stratejistler çok yoğun bir yorum tufanına kapıldılar. Öyle ya halkımızı aydınlatmak gerekti. İnsanın ensesine şap diye bir tokat atıldığını düşünün. Dönüp bakıyor arkasında onlarca adam, hiç kimsenin yüzü gözü oynamıyor, tek bir tarafa bakıyorlar. Ne zor bir durum değil mi? Kim vurduya gitmek gibisi yok…
Açıklamalar bu yüzden çok ihtimalli olmak zorunda…
Amatör yazıcıları bir kenara koyacak olursak, profesyonel köşe yazarları merakı mucip olabilir. Fakat onlar da alışageldik genişlikler içindeler…
Mesela Fehmi Koru…
Bombayı patlatanların ittifak ettiklerini de şuradan anladı Fehmi Koru: Çünkü hiçbir açıklama yapmadılar. Öyle ya terör niçin yapılırdı? Terör örgütünün reklamı için. Reklam yapabilmek için de bombayı üstlenmek gerekirdi. Üstlenen olmadı. Demek ki ittifak yapmaları mümkün..
“Yaptıkları eylemlerin bilinmesini arzuladıkları için örgütlerin üstlendikleri bilinmesine rağmen, çok sayıda insanın canını alan ve binlerce ailenin hayatını karartan son eylemlerin ‘sahipsiz’ kalması ne anlama geliyor? Örgütler seslerini çıkarmayarak, belirsizlik ortamını koyulaştırıp devleti daha fazla zaafa uğratmak gibi farklı bir sonuç bekleyebilir.”
Türkiye’yi daha zor durumda bırakmak için açıklamıyorlar demek ki…
“Bazen militanlarını farklı örgütlerle irtibatlıymış görüntüsüne büründürerek hatta bazen militanları farklı örgütlerle de irtibatlı olanlardan seçerek eyleme gönderdikleri de olur.”
Hangi tür örgütler yaparmış bunu?
“Daha çok yabancı devletlerle irtibatlı olan örgütler… Bazen de örgütleri suçlamak, başka devletleri töhmet altında bırakmak, hatta iktidarları zora sokup siyasileri zayıflatmak için yapıldığı da olur kanlı eylemlerin…”
Bir yazıda bütün ihtimalleri yüzde yüz oranına yükseltebilen bakış açısıdır bu.
Yabancı devletler…
Terör örgütleri…
Terör örgütlerinin karşı terör örgütleri içindeki uzantıları…
İrtibatlı teröristler…
Siyasileri zayıflatmak isteyenler…
Bu sonuncusunun derin devlet olması gerektiğini söylememiş. Bu durumda yabancı devletlerin derin devletlerinin de işin içine girmiş olabileceğini akla getirebiliriz.
Belki de yabancı devletlerin –yabancılaşmış olmasın- içinde o yabancı devletlerin Türkiye ile ilişkilerini bozmak isteyen farklı gruplarıdır hani. Bu ihtimali kimse ele almadı. Niçin olmasın diyorum ben de…
Bazı yetkililer ve bazı yetkisiz yorumcular, yabancı devletlerin işin içine girdiği imajını yarattıktan sonra, bu sefer de tepkiden çekinip, Ankara’yı kana bulayan eylemin yabancı devletlerle aramızı bozmak isteyenlerin işi olabileceğine getirdi yorumlarındaki olağanüstü yaratıcılıklarını…
Buradan bombacılara sesleniyorum:
“Ayıp kardeşim!
Attınız madem, açıklayın!
Bir takım reisler gibi hem adamı dövdürüp hem de sorulunca inkâr etmeyin.
Kafes filmindeki Mahmut gibi…
Sonra sorgucular sorar: Sen de dersin ki; hem bombayı atacak olsam adam kullanmaz, kendim atardım.
O zaman da senarist kim olursa olsun, bu cevap karşısında ister istemez şöyle dedirtecektir sorgucuya:
“S. Lan. Alın bunu bundan bi b.. olmaz…”
…
Kardeşim niçin açıklamıyorsunuz?
Reklam yapmak istemiyor musunuz?
Ne de güzel hazırlamışsınız bombacıklarınızı… İçlerine bilyeler koymuşsunuz. Demir bilyeler. Misketler… Küçükken misketlerini mi üttüler senin?
Ey hainler!..
Adam gibi karşı karşıya geçip düello yapamayan kahpelersiniz siz?
Bizi niye zor durumda bırakıyorsunuz.
Hele hele siyasileri…
Siz yokken ne de güzel idare ediyorlardı ülkeyi…
İdare ederken sizlerle de mi uğraşacaklar?
Niçin keyiflerini kaçırıyorsunuz?
Niçin zor durumda bırakıyorsunuz?
İstihbaratımızın zafiyetini, devlet yönetimindeki açıkları niçin açık ediyorsunuz?
Bakın bundan böyle işbirliği imkân ve kabiliyeti kalmayacak sizlerle…
…
Bu açıklamama modası da yeni çıktı.
Bombacı bombayı atıyor, açıklamıyor.
Devlet de zafiyet olup olmadığını açıklamıyor. Kaç kişi öldüğünü açıklamıyor.
Ben de açıklamıyorum o zaman oyumu kime vereceğimi…
Biliyorum ki, 1 Kasım seçimleri nedeniyle oluyor bütün bunlar…
Mağdur olan millet değil mi?
Bağrı yanan millet değil mi?
Seçmen değil mi?
O da açıklamasın o zaman oyunun rengini…
Terör örgütleri perişan olsun…
Açıklamama neymiş görsünler…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.