Seçimin Ardından İlk Yorum
Uyarmıştık.
Anlatmıştık.
Neredeyse yalvarmıştık.
Hatta BBP genel başkanına geçen seçimlerde demiştik ki, MHP ittifak yapmasa da onun adına çekilin pusuladan. Oylarımızı MHP’ye vereceğiz deyin demiştik.
MHP ise bir mirasyedi gibi emaneti ucuza harcadı.
İşte olan oldu.
Elbette bunda Ak Parti’nin; Sayın Cumhurbaşkanı’nın ve Sayın Başbakan’ın koalisyondan kaçtılar imajı etkili olmuşa benziyor.
MHP, üç milletvekiline sahipken ekonomide Millet Sektörü adını verdiği önemli bir açılım ortaya koymuştu. Tarım Kentleri projesi bütün partilerden ziyade ülkenin önündeki en ciddi projelerdendi. Bunu diğer partiler de kabul ediyorlardı; hatta Ecevit Köy Kentleri diye bu projeyi kendine mal etmeye çalışmıştı. Öte yandan 9 Işık bile dört başı mamur bir doktriner çerçeve getiriyordu.
O günden bugüne MHP bu mirasın üstüne hiç ama hiçbir şey koymadı.
Ülke meseleleri etrafında hiçbir beyin fırtınası gerçekleştirmedi.
Ülkücüleri sokağa dökmeme mahareti –o da neyse- hemen her siyasi için kafa konforu söylemi olarak öne çıkıyordu.
MHP ise bu kandırmacadan memnun gibiydi.
Böylece MHP mirasyedilikle beleşten meclise kapağı atabiliyordu.
İşte seçim sonuçları açıklanmaya başladı.
İlk gelen sonuçlara göre MHP bu seçimden mağlup çıktı.
Her ne kadar ilk sonuçlar Güneydoğu’dan geliyor olsa da yine de ülke profilini veriyor bence…
Belli seçmen MHP’ye çok fena ders verdi.
Çok kötü tokat attı.
Aklını başına al dedi.
Almazsan barajın da altına iterim seni dedi.
Şimdi MHP bugüne kadar yapmadığı muhasebe imkanı yakaladı.
Ülkücüler çok gecikmiş öz eleştiri fırsatı inşallah yakalarlar.
İnşallah 12 Eylül’den bu yana yapmadığı içe dönük muhasebeyi yapar ülkücüler de Türkiye’nin makus talihini değiştirme misyonu bakımından yeni bir vizyon, yeni bir ülküdaşlık çerçevesi çizerler.
Umarım bunu yaparlar…
Yapmazlarsa maazallah ülkenin kaderi gerçekten kötüye doğru gidiyor.
Ey ülkücüler artık MHP’nin kaderine el koyma zamanıdır.
Türkiye ülkücülerin sorumluluğunda elbette makus talihini yine yenecek kudreti ve aklı kendinde bulacaktır.
Eğer MHP yönetimi muhasebe yapma fırsatını tekrar kaçırır ve tekrar kafasını kuma sokar, yine kendi lüksünde yaşarsa ona dersini vermek bütün ülkücülerin görevi olmalıdır.
Öyle babalarının çiftliği değildir bu kutsal dava.
Şehitlerin kanı yerde kalmamalıdır.
Ülkü denen nazlı gelin erde şan ister
Büyük devlet kurmak için büyük kan ister
Bu kan imanlı bir kalbin yönettiği bir kalp olmalıdır.
Bu kanın deveranını gerçekleştirecek damarlar ülkü erlerinin fedakâr omuzlarında yükselecektir yine…
Onları küstüren, onların Kafes’lerine yüreklerine müracaat etmeyen, artık tarihe karışmıştır.
Aziz ülküdaşlarım…
Telaş yok…
Korku yok…
İstikbal bizimdir.
Yeter ki yeniden ülkücü olabilelim.
Yani Peygamber efendimiz gibi…
“Bir elime ayı, bir elime güneşi verseler; davamdan dönmem…”
Bu mübarek söylemi içselleştirmeli ve hakiki ülkücü olabilmeliyiz.
Türkiye’nin ihtiyacı olan projeler yine bizdedir.
Yeter ki biz biz olabilelim.
Niyazi Mısri’yi anlamayan, Yunus’un gönül dilini keşfedemeyen mayamızın izini sürmeyenler bizden değildir. Artık emanet ehline verilmelidir. Çalışan, yorulmayan, saye sarılan millet fedailerine başvurmalıyız. Alperenlere, dervişgazilere, ülkü devlerine…
Merhaba dedik, anlamadılar. Selam verdik rüşvet sandılar. Kafes’e davet ettik, havaya girdiler.
Bin yıllık tarihimizin, mayamızın hamurundan eser yoktu suratlarında…
Şimdi aynaya baksınlar…
Küstürdükleri gönülleri tedavi edebilecekler mi?
Kırılan kalpleri onarabilecekler mi?
Yine de geçmiş olsun diyoruz.
Allah büyüktür…
Millet ders verdi.
Bu dersten nasibini herkes almalıdır.
Artık Türkiye’nin önünde Ahmet Hoca’nın yeni imtihanı var.
Ya Ak olacak ya da vesayet altında eski türküler arabesk bir gürültü halinde kulaklarımızı tırmalayacak.
Haydi Türkiye iç barışı sağlayıp etrafımıza da yayalım.
Yurtta sulh…
Cihanda sulh…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.