İftarlar.. Piyale Paşa Camii.. Ve Mekreme Et Lokantası..

İftarlar.. Piyale Paşa Camii.. Ve Mekreme Et Lokantası..

Mübarek Ramazan’da iftar davetlerine mümkün mertebe icabet ediyoruz.. Hele bazen aynı günde 3-4 iftar daveti oluyor.. Tabiî ki birini tercih ediyoruz..
Bazen saraylarda, kasırlarda, büyük otellerin restoranlarında iftar yaptığımız oluyor.. Ancak sanmayın ki devamlı böyle yerlerdeyiz.. Halkımızın arasına da karışıyoruz.. Bizim yerimiz her daim milletimizin yanı.. Evimizde iftar yapamıyoruz.. Bu sene de öyle oldu.. Bir iki günün haricinde hep dışarılardayız..
Geçtiğimiz Cumartesi günü de Kasımpaşa’da Rizeli dostlarımızın iftar programına katıldım.. Rize-Merkez Melek Köyü sakinlerinin Kasımpaşa’daki derneklerinde gerçekleşti iftar programı.. Samimi insanlarla tanıştım.. Nuri Karahasanoğlu, Ümit Göktürk, Viyana’da yaptığı hayırlı hizmetlerden sonra geçtiğimiz günlerde Türkiye’ye kesin dönüş yapan tefsirci Abdülhalik Selman Hocaefendi, Lami Özey, Hüsnü Erdem de iftara katılan kişilerdi..
Karadeniz insanı gerçekten hasbi.. Sevdiği insana verecek hiçbir şeyi olmasa gönlünü veriyor.. Bunu hal ve davranışlardan anlıyorsunuz.. İftar davetini Melek Köylü Mehmet Çalık ve Yunus Yıldız verdi.. Ayrıca, Sultan Çalık, Süleyman Çalık, Dernek Başkanı İsmail Çelik, “Çayın Kralı” reklamlarıyla ününü Türkiye’ye duyuran “Karali” çaylarının yönetim kurulu başkanı Mustafa Karali, soyadını hatırlayamadığım Yeşildirek’te tekstil işiyle uğraşan Abdülkadir isimli kardeşlerimle de tanışma ve sohbet imkanım oldu..
Hepsi misafirperver ve hoş insanlardı..
-
Melek Köyü Derneği Piyale Paşa Camii Şerifine oldukça yakın.. Piyale Paşa ya da Büyük Piyale Paşa Camii, Mimar Sinan’ın ustalık devri eserlerinden.. 1573 yılında Kaptan-ı Derya Mehmed Piyale Paşa tarafından Kasımpaşa Kaptan Mahallesi'nde Mimar Sinan'a yaptırılan cami, medrese, tekke, türbe, hazine, sübyan mektebi, sebil, çarşı ve hamam bölümlerinden oluşan külliye şeklinde inşa edilmiş.. Külliyeden günümüze ancak cami ve türbe ulaşmış.. İç ve dış sıvası ile kubbesindeki kurşunları dökülen camii ve çevresi, yakın zamana kadar bakımsızlıktan tinercilerin, serkeşlerin mekanı olmuş.. Sonunda işe devlet el atmış.. Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün 2004 yılında başlattığı ve 2 yıl süren restorasyon çalışmaları neticesinde yeniden ibadete açılan cami, şu an pırıl pırıl bir vaziyette Müslümanların hizmetinde..
Caminin hikayesi de şöyle; Cami 1573 yılında yapılmış.. Yıllarını denizlerde geçiren Piyale Paşa, Mimar Sinan'dan “gemiye benzeyen cami” yapmasını arzu etmiş.. Ve Sinan Ağa’da ustalığını konuşturmuş... Caminin ortasında bulunan minare, geminin yelken direğini temsil ediyor.. Tarihî yapı, yüksekten bakılınca da gemiye benziyor. Piyale Paşa Cami Şerifi, Türkiye'deki tek “PAŞA CAMİSİ” olma özelliğini taşıyor..
Biz de o gün boş durmayalım, dedik ve arkadaşlarımızla iftar saatine kadar bu camiyi gezmek istedik.. Öyle de yaptık.. Minberini, mihrabını incelerken yanımıza efal-ı tavrından son derece nazik ve kibar biri olduğu anlaşılan bir genç adam yaklaştı.. Kemal-i edeple; “Hoş geldiniz efendim, ben bu caminin imamıyım.. Size nasıl yardımcı olabilirim” dedi.. Doğrusu bu yaklaşım benim her zaman arzu ettiğim ve hayatımda da riayet etme gayretinde bulunduğum bir davranıştı.. “Hay hay Hocam” dedik ve kendileriyle tanıştık..
İsmi; Hilmi Emekli.. 4 aydır Piyale Paşa Camii'nde bulunuyor Hilmi Hoca!.. Daha önce ise hizmeti başka camilerde yapmış.. Sağolsun, bizi imam odasına davet etti.. Ve muhabbet başladı..
Laf lafı açtı.. Ve öğrendik ki güler yüzlü Hilmi Hoca ünü ülke sınırlarını aşmış sanatkar bir insanmış.. Osmanlı mimarlarının geliştirdiği sedef sanatını günümüze taşıyarak birbirinden değerli altın ve sedef işlemeli tilavet rahleleri, Kur'an-ı Kerim mahfazaları ve mücevher dolapları üretiyormuş.. Yaz başında Katar'da düzenlenen Mobilya ve Dekorasyon Fuarı'na katılmış.. Hatta Hilmi Hocaya Daho'da kurulacak dev kültür şehrinde tüm camilerin süsleme ve dekorasyon işlerini yapması da teklif edilmiş.. Bunlar iftihar vesilesi.. Allah Hilmi Hoca gibi kardeşlerimizin sayılarını artırsın.. Bundan alasını nerede bulacaksınız.. Müslüman.. Müteşebbis.. Ve mütebessim..
Piyale Paşa Camii'nin bir imamı daha var.. 0 da, İshak Danış Hocaefendi.. Hafız bir zat.. Sesinin de çok güzel olduğu söyleniyor.. Bize de “sesine soluğuna kuvvet” diye dua etmek düşüyor!.. İnşallah bir gün İshak Hocayla da tanışırız..
Ayrıca Piyale Paşa Camii İstanbul’un bu Ramazan’da hatimle teravih namazı kılınan 44 camiinden biriymiş.. Bunu da Hilmi Hoca’dan öğrenmiş olduk.
Hilmi Hocayı Melek Köylülerin verdiği iftara da davet ettik.. Ve birkaç saatlik birliktelikten sonra Hocaya veda ederken inanın ki sanki kalbimin yarısını orada bıraktım.. Bu Hocaefendiyi gerçekten sevdim..
Allah yolunu açık etsin bu beyefendi kardeşimin..
-
İftar dendiği vakit elbette unutulmayacak yerlerden birisi de hiç şüphesiz Bağcılar-Güneşli’de bulunan Mekreme Et Lokantası..
Yemek işi İstanbul gibi Megakentte gerçekten düşündürüyor.. Önemli bir dostunuzla, kıymetli bir ahbabınızla yemek yemeniz icap ediyor.. Ama şöyle gidebileceğiniz asude yerlerin sayısı çok değil.. Hele şehrin içinde yok gibi.. Bunu da sık sık dillendiriyoruz.. Lalegül FM Genel Yayın Yönetmeni İlyas Şişik benim bu serzenişlerimi bildiğinden geçtiğimiz aylarda “Sami abi seni Mekreme Restorana götüreyim, bakalım ne diyeceksin” dediği zaman Mekreme’nin de diğerleri gibi orta şekerli bir yer olduğunu düşünmüştüm.. Ancak gidip gördükten sonra tek kelimeyle “maşallah” dedim.. Ramazan'dan önce ve Ramazan iftarlarında Nuri Karahasanoğlu, Ayhan Bölükbaşı, Nuh Albayrak, 0p. Dr. Ufuk Özaydın, Ümit Göktürk, Abdurrahman Kaan, Eyüp Akbal, Abdülhalik Selman, Alican Cebeci gibi dostlarımızla ara sıra bu güzel mekanda bulunduk..
Mekreme’nin sözlük anlamının ne olduğunu sorduk.. Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Karaman, 0smanlıca’da “izzet-i ikram” olduğunu söyledi..
Mekreme normal zamanlarda 400, Ramazan’da ise 500 kişilik kapasiteye sahip.. İki katlı binanın üst katında 20 kişilik VIP salonu bulunuyor.. Çocuklu ailelerin rahatı için çocuk oyun salonları var. Erkek ve bayan mescitleri mevcut.. Mekreme’nin mutfağı belki de büyüklük olarak Türkiye’de birinci.. 500 metrekare..
Hüseyin Karaman; gıda işi vicdan işidir, insanları sevmek işidir diyor ve devam ediyor; ürettiğin materyali sadece müşteriye değil, kendi ailene de gönül rahatlığıyla yedirebiliyorsan, görevini en iyi biçimde yapmış sayılırsın!..
Bizde bu sözlere gönülden katılıyoruz..
Mekreme Et Lokantası çalışanlarına, hayırlı, bereketli, işler diliyoruz..

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi