Cami “Hayatın Kalbi”dir
Namaz Gönüllüleri Platformu olarak 2 Eylül’de Eyüp/Feshane’de başlattığımız “Haydi Camiye” kampanyası, yeni hamlelerle devam ediyor. Namaz Gönülüleri’nin Pazar günü Sultanahmet’te “Haydi Camiye” broşürlerini dağıtması, taşıdığı sembolik anlamlar bakımından hayli önemli idi. Bu vesile ile başta Ahmet Şahin, Vehbi Vakkasoğlu, Ömer Döngeloğlu hocalarım olmak üzere, Yaşar Alptekin, Senai Demirci, Cemil Tokpınar, Ahmet Bulut, Ramazan Kayan, Hüseyin Kader kardeşlerime teşekkür ediyorum. Halkımızı ailecek camiye teşvik için bu tür sürpriz girişimlerimiz olacak inşaallah. Bu arada Diyanet Teşkilatı’nın camilerimize kütüphane, çay ocağı vb. açmak gibi cemaati celbedici tedbirler almaya yönelmesi son derece sevindirici bir gelişmedir. Arzumuz, tüm camilerimizin yeniden aslî fonksiyonlarını icra eder hale gelmesidir; bunun için de hep birlikte çalışmamız gerekmektedir.
Bu vesileyle, cami ve mescidin anlamları ve asli işlevlerinin ne olduğuna birlikte göz atalım:
Arapça “cem” kökünden türeyen cami, ‘Müslümanları toplayıp bir araya getiren’ anlamına gelir; mescid de ‘secde edilen yer’ demektir. Secde ise namazın rükünlerinden en önemlisi, hatta zirvesidir; kulun Allah'a en yakın olduğu andır. Yine "namaz kılınan yer" demek olan musallâ, Hz.Peygamber(s.) döneminde bayram ve cenaze namazı kılınan yerler için kullanılmıştır. Yol boylarındaki üstü açık mescidlere ise Farsça'da namazgâh denilmiştir. Kur'an'da biri çoğul (mehârîb) olmak üzere beş yerde geçen mihrâb kelimesi de dilcilerin çoğuna göre mescid anlamındadır. Kur'ân-ı Kerim, hadisler ve ilk İslâm kaynaklarında cami karşılığında mescid kelimesi geçer. Mescid kelimesi Kur'an'da tekil ve çoğul olarak, ayrıca sıfat tamlaması şeklinde birçok yerde geçer. Kabe ve çevresini ifade eden Mescid-i Haram onbeş yerde, Mescid-i Nebevî veya Mescid-i Kubâ'nın kastedildiği "takva temeli üzerine kurulu mescid" (9/108), Kudüs hareminin kastedildiği Mescid-i Aksâ (17/1) ve münafıkların Hz. Peygamber'e suikast tertiplemek üzere bina ettikleri Mescid-i Dırâr (9/107) birer âyette zikredilir. Mescid kelimesinin çoğulu olan mesâcid Kur'an'da altı yerde geçer. Buralarda genel olarak mescidler kastedilmekle beraber kelimenin aynı zamanda mimli masdar ve alet isminin de çoğulu olması sebebiyle, "Secdeler Allah içindir" (Cin 72/18) âyeti, "Secde organları veya secde yerleri (mescidler) Allah'ındır" şeklinde de anlaşılabilir. Cami/mescidler Allah’ın adını anmak için tesis edilen yerlerdir. Ve Kur'an'ın bildirdiğine göre "insanlar için inşa edilen ilk beyt (mâbed)" Kabe'dir (Âl-i İmrân 3/96).
“Şüphesiz mescidler Allah’ındır. O halde, Allah ile birlikte başkasına dua/ibadet etmeyin!” (Cin, 72/18)
“Allah’ın mescidlerinde, Allah’ın adının anılmasına engel olan ve onların harap olmasına çalışandan daha zalim kim vardır?” (Bakara, 2/114)
Cami ve mescidler, Allah’ın adının anılması, şanının yüceltilmesi ve yalnızca O’nun rızası için cemaat halinde kıyam, rükû ve sücûdda bulunulması amacıyla tesis edilmiştir. Cami ve mescidlerde, Allah’tan başka ilahlaştırılıp putlaştırılan kişilere, kurum ve ideolojilere övgüler düzülüyorsa, onlara dua ediliyor ve onlardan medet bekleniyorsa, bu mekanlar fonksiyonunu yitirmiş demektir.
Allah Rasûlü(s.) tarafından Medine’de son derece basit ve sade olarak inşa edilen Mescid-i Nebevî’nin temel işlevi; cemaat halinde namaz kılınan yer olmasıydı. Ancak, mescid, İslâm’ın ilk günlerinde sadece bir ibadet mahalli değil, tümüyle hayatın merkezi ve mihveri idi. Cami, İslâm devletinin hükümet binası ve İslâm davetinin karargahı idi. Bir eğitim ve öğretim merkeziydi. Yabancı elçiler orada kabul edilirdi. Hatta, zaman zaman hapishane ve misafirhane olarak dahi kullanılırdı.
Ebû Ömer el-Kindî, kadıların mescidlerdeki kazâî yani yargıya dair faaliyetlerinden bahseder.
Camiler; ilim ve hidayetin fışkırdığı bir pınar, ıslah ve irşad nûrunun parladığı bir ışık kaynağıdır.
Camiler; tebliğ, mücahede ve mücadele için müslümanların eğitildiği bir okul, bir kışladır.
Camiler; müminlerin dinî, sosyal, siyasi, kültürel tüm sorunlarının çözüldüğü huzur evleridir.
Camiler; toplumsal hayatın merkezi ve odak noktasıdır. Tüm İslâmi sosyal faaliyetler camiden yönlendirilir, tebliğciler direktiflerini buradan alır, faaliyetlerinin sonuçlarını burada tartışırlar.
Özetle; camiler, bir ibadet ve hareket merkezi olup İslâmi değişimin yönlendirildiği karargâhlardır. İstişare ve organizasyon, eğitim ve öğretim, birlik ve dayanışma faaliyetleri camide temerküz eder.
(Geniş bilgi için bkz: A.Yıldız, Namaz Bir Tevhid Eylemi; TDV İslâm Ansiklopedisi, Cami md.)
Sonuç: İslâm toplumunun kalbi ve İslâmi hayatın merkezi olması gereken camilerimiz, maalesef bugün modern hayatın parantezinde kalmıştır. Bu durumdan sadece şeytani şer güçleri sorumlu tutarak kendi sorumluluklarımızdan kaçamayız. O halde, haydi camilerimizi elbirlik yeniden ihya etmeye!..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.