Mustafa Erdoğan

Mustafa Erdoğan

CHP tabii ki bir ‘siyasi parti’dir!

CHP tabii ki bir ‘siyasi parti’dir!

Son sıralarda yeniden canlanan ‘solun geleceği’yle ilgili tartışmalar bağlamında, tabiatıyla, CHP’yle ilgili de birçok değerlendirme yapılıyor. Solcular da ‘liberaller’ de bu parti hakkında kabaca şu tespiti yapıyorlar: ‘CHP aslında sol bir parti olmadığı halde halá parti olarak ortada durması normal değildir.’ Kısaca, ‘CHP ne soldur, ne de doğru anlamda bir parti’ denmek isteniyor.

İtiraf edeyim, uzun zaman ben de CHP hakkında aşağı yukarı böyle düşündüm; hatta bir keresinde, CHP’nin siyasi partiden çok bir ‘kulüp’e benzediğini ileri sürmüştüm. Fakat bir süredir bu konuda yanıldığımı düşünmeye başladım: Her iki konuda da CHP’ye haksızlık yapılmaktadır. Yani, CHP mevcut haliyle hem bir ‘siyasi parti’dir, hem de sol bir partidir.

CHP’nin sahici anlamda bir siyasi parti olmadığı iddiası, genellikle, onun yaygın bir tabana sahip olmadığı ‘tespit’ine dayandırılmaktadır. Ne var ki bu ‘tabansızlık’ tespiti olgusal nedenlerden çok normatif bir yargıya dayanıyor görünmektedir. Nitekim, bu tespiti yapanlar, CHP’nin savunduğu görüşlerin toplumda karşılığı bulunmadığını göstermeye çalışmaktan ziyade, bunların günümüzde geçerliliği kalmadığını ve dolayısıyla bu ‘yanlış’ görüşlere dayanarak artık siyaset yapılmaması gerektiğini söylüyorlar.

Oysa, gerçek durum hiç de böyle değildir. CHP sahici anlamda bir siyasi partidir, çünkü toplumda halá taraftarı bulunan bir fikirler ve çıkarlar demetini temsil etmektedir. Türkiye toplumunda, CHP’nin siyaset platformunda dile getirdiği hassasiyetleri paylaşan hatırı sayılır bir kesim var. Bunlar da aşağı-yukarı CHP gibi, dini sembol ve referansların kamu alanına kısmen de olsa yansımasından rahatsız oluyor, hatta bundan da öte ‘dinci’ diye yaftaladıkları insanlardan ve hayat tarzından nefret ediyor, böylelerinin ‘çağdaş’ bir Cumhuriyet’in ‘vatandaşı’ olmasını hazmedemiyor, devlete ‘ilerici’ rol yüklüyor ve tek-parti rejimini yüceltip çok-partili siyaseti ‘karşı devrim’ olarak görüyorlar. Eğitimin devlet tekelinde ve tek tip olmasını istiyor, siláhlı kuvvetlere ‘rejim’in sigortası gözüyle bakıyor, ekonomide devletleştirme dönemine ve eski otarşik ‘güzel günler’e dönülmesini özlüyorlar.

Öte yandan, siyasi partiler farklı toplumsal kesimlerin çıkarlarını temsil ederlerse, CHP bunu da pekalá yapıyor: CHP, çoğulcu-demokratik hayata geçilmesinden sonra gitgide daha fazla dezavantajlı hale gelen ve kendilerini azınlık gibi hissetmeye başlayan bir zümrenin çıkarlarını temsil etmiyor mu? Ediyor ve bunda elbette yadırganacak bir şey yok. Buradaki asıl mesele, kendi çıkarlarını sürdürme arayışı içindeki bu tabanın demokrasiden neredeyse ümidini keser bir ruh haline sürüklenmesindedir.

CHP’nin ‘sol’ bir parti olup olmadığı meselesini de solculuktan ‘sapma’ kolaycılığıyla açıklamaktan kaçınmalıyız. Şüphesiz, her ülkede ideolojik yelpazenin ‘sağ’ı da ‘sol’u da o ülkenin özel şartlarından -başta siyaset geleneğinden- etkilenir. Bu anlamda CHP elbette ‘Türk solu’ bir partidir. Üstelik bu konuda CHP kendi cenahında yalnız da değildir; solun geri kalan kesiminin de çoğunun duruşu onunla aynıdır. Kaldı ki, yukarıda özetlediğim ana fikirlerin çoğu pekalá ‘evrensel’ anlamdaki sol gelenek içinde düşünülebilecek fikirlerdir. ‘Aydınlanmacılık’ -bu çerçevede ‘láiklik’ üstündeki vurgu- ve ‘ilericilik’ dünyanın her yerinde solun karakteristik vasıflarındandır. Şu var ki, CHP zihniyeti ‘Aydınlanma’nın epeyce karikatürize bir biçimini temsil etmektedir. Askeri vesayet taraftarlığını ise CHP tarzı ilericiliğin bir bedeli olarak görebiliriz.

Onun içindir ki, geleneksel dayanışma ağlarının halá etkili olduğunu ve ‘sosyal devletçilik’in muhafazakár partiler nezdinde kısmen de olsa rağbet gördüğünü de hesaba katarsak, Türkiye’de asıl ‘Batılı anlamda sosyaldemokrat parti’ girişimlerinin partileşme şansı yoktur.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Erdoğan Arşivi

Alarm

31 Temmuz 2010 Cumartesi 09:16