Selahaddin Çakırgil

Selahaddin Çakırgil

Yolsuzlukta, zorbalıkla kurulan bir düzenin aslî sahibleriyle kim yarışa

Yolsuzlukta, zorbalıkla kurulan bir düzenin aslî sahibleriyle kim yarışa

*Pazarları, okuyucu yazışmalarından derlemelerle ayrılan bir ‘Hasbihal’e daha, selâmla..
-Meryem Samanoğlu yazıyor: 1,5 yıl kadar önce açılan bir dâva için, Ramazan’ı bekleyip, milleti en hassas ânında vurmak için devreye giren şerr odaklarının bir kampanyası ile toplumun nasıl zehirletildiğini gördük.. O iddialar doğru ise, faillerine haram olsun.. Zâhid Akman ve Zekeriya Karaman gibi bilinen seçkin isimler de, daha net açıklamalarda bulunmazlarsa, şer’an da ağır bir vebal altında kalacaklardır. Bizim onları temiz bilmemiz yetmiyor, müslümanların zihinleri bulandı, bayağı.. Ama, o iddialar geçersiz ise, o iddia sahiblerinin durumu n’olacak? Ve asıl hırsızlar onlar değil mi?’
*SEÇ: Değerlendirmenize katılıyorum.. Herkes hırsız demek, herkes tertemizdir demek kadar geçersizdir.. Elbette ki, milyonlarca üyesi bulunan partilerin ve diğer teşekküllerin içinde her tip insan da bulunabilir veya sızma elemanları bulunabilir.. Ama, onlara sahib çıkılırsa, o zaman suçlama yapılmalıdır.. Ama, CHP biraz farklı.. O, taa temelden, kanun adına her türlü entrikayı sahiblenmiştir. Kaldı ki, bütün ihtilalleri de ve onların zorla kabul ettirilen anayasaları da hâlâ CHP tarafından sahiblenilmiştir. Sadece 1982 Anayasası öncesindeki 12 Eylûl 1980 Askerî Darbesi’nin sâdır ettiği 625 kadar kanun, hâlâ da yürürlüktedir ve anayasaya aykırılığı ileri sürülememekte ve ibtal edilememektedir. Ancak, rejimin aslî kadroları zorbalıkla kurulduğu için; yolsuzlukta kimse onlarla yarışamaz..
-Rota.Sakarya yazıyor: ‘Bir taraftan oğlu askerde ölen anaların elini öpen komutanlar, başka yerde, örtülü hanımları merasim yerlerinden çıkarttırıyorlar.. Bu ne haldir? Bu silahlı bürokratik elit hakkında Ö. Laçiner ilginç bir yorum yapmış.. Laçiner, l966’da Kara Harb Okulu’nu bitirmiş, 12 Mart 1971 Muhtırası’ndan sonra ordudan ihraç edilmiş.. Yani, bu sahanın yabancısı değil.. Akşam’dan Nagehan Alçı’nın ‘Son dönemde sancılı süreçlerden geçtiğimiz halde ordu daha az konuştu. Bu, siyasetteki rolünün azaldığının işareti olabilir mi?’ şeklindeki sorusuna cevaben, ‘Laiklik konusunda tarafız’ diyor İlker Başbuğ. Nasıl tarafsınız? Kime karşı? Modern devlette ordu, tarafsız olur. Tarafım demek gayrimeşrudur.(..) Ordu cumhuriyet kurulurken elitin yerine geçti. (…) Toplumu hamur gibi gördü ve şekillendirmeye kalktı. İmparatorluğun dağılmasıyla ırkçı bir milliyetçilik üzerine kurulu homojen bir toplum yaratmaya çalıştı. Böylece düşünce araçlarımız daraltıldı. Cumhuriyet bizi kısırlaştırdı.(..) Ben subaylık yaptım,biliyorum. Ordu Türkiye’de ortalama tahsil yapan insanların yeridir. TC ordusu orta zekâlı bir müessesedir. Ben subaylık yaptım biliyorum. Ordu Türkiye’de ortalama tahsilli insanların yeridir.’ diyor.. İlginç değil mi?’
-Sarı (habervaktim.com’da, 8 Eylûl günü) yazıyor: ‘Ben A. Doğan Grubu’nun gazetelerine 5 kuruş bile vermiyorum.. Ancak, onun gazetesinde yazan A.H.’ı bir müslüman olarak biliyorum.. Onu düştüğü bataktan kurtarmak için bir şey yapamaz mıyız?’
*SEÇ: Sizin bu iyiniyetli yaklaşımınız karşısında, o kişi, belki de tebessüm edecektir. Kurtulmak istemeyen, daha doğrusu yeni mekanında kendisinin kurtulduğunu düşünen birisine onu kurtarmak için nasıl bir çağrı yapabilirsiniz ki?
-Çandaroğlu (habervaktim.com’da) yazıyor: Yakın tarihle ilgili yazılarınızı okurken, merhûm Necîb Fâzıl’ın ‘Bir ülkenin genel kültür seviyesi düşmeye başladığı zaman fikirler ideolojiye, ideolojiler sloganlara ve sloganlar da simgeye dönüşür’ sözünü hatırladım. Yazık ki, yakın tarih hakkında çok az bilgi sahibiyiz. Bazıları o masal âleminden uyandırılmak istenmiyor.’
-Ali Yeloğlu yazıyor: ‘Konya’daki Kurs Faciası’ kurbanlarına niye rahmetli demediniz?’
*SEÇ: Çocuk yaştakilerin zaten günahları yoktur, onlar mâsumdur, ‘melek’ deyimini onun için kullandım.. Evet, onlar günahsızdır, rüşd yaşının altındaki bütün çocuklar mâsumdur, onlara rahmet dilenmesine bile gerek yoktur.. Çünkü, rahmet, günaha bulaşması mümkün ve sorumlu olanlar için niyaz olunur.
-Selim (habervaktim.com’da, ‘Ahmedînejad’la ilgili yazılarımla ilgili olarak) yazıyor: ‘Gizli şiîlik yapmayın.. Biz onların nasıl bir yahudi dostu olduğunu çok iyi biliyoruz..’
*SEÇ: Bir müslüman olarak, ‘Ben müslümanım’ diyenlerin mezheblerine göre bir ayırım yapmıyorum. Bu, ne şiîliktir, ne sünnîliktir ve bir müslümanı o şekilde itham etmenizin, kalbleri okumaya kalkışmanın size yükleyeceği veballer olacağını da unutmayınız, derim..
-Mayersete, (habervaktim.com’da) yazıyor: ‘Sanki Türkiye’nin hiç bir sorunu kalmamış da tek derdimiz siyonizm gibi.. Bize ne bu siyonizmden, bize ne yararı veya zararı var ki?’
*SEÇ: Konuya bu kadar sığ bakılması, şayan-ı teessüftür.. Konuya sadece Türkiye’nin zarar veya faydası açısından bakılması bile yanlıştır ya, ayrıca siyonizmin hedefleri içinde, Türkiye de vardır.. Ve Türkiye, NATO’dan ayrı olarak, İsrail rejimi ile (Çevik Bir aracılığıyla) öyle bağlayıcı anlaşmalar imzalamıştır ki; bir savaş anında, İsrail güçlerinin Türkiye’ye sığınması halinde, o saldırganları himaye edecektir.. Bu bile, siyonizmin bizi nasıl ilgilendirdiğini, ilgilendireceğini anlatmaya yeter.. Kaldı ki, başta Filistinli mazlumlar olmak üzere, siyonizmin pençesinde bulunan bütün müslüman halklar ortadayken, bir müslüman olarak bize ne diyebilmek, gerçekten şaşırtıcıdır..
-Hakyolcusu (habervaktim.com’da) yazıyor: ‘Pakistan’daki gelişmelerden bizi sıhhatli şekilde haberdar ettiğiniz teşekkürler..’
-Âb-ı Hayat (habervaktim.com’da, 23 Eylûl günlü yazım için) yazıyor: ‘Türkiye, komşuluk ilişkilerimize ne kadar önem verirse, o kadar güçlü olur. Değerlendirmelerinize katılıyorum.’
-Nihat Aydın (habervaktim.com’da) yazıyor: ‘Almanya- Köln’deki câmi konusu problemler oluşturuyor da, Türkiye’deki İslâm düşmanları, câmiler konusunda daha mı az tepkili, sanki?’
-wexteki, (haksoz.net’te) yazıyor: ‘Malatya'da misyonerler hayvan gibi kesildikleri zaman hiç bir müslüman topluluk, Köln'deki gibi alanlara çıkıp o cinayeti protesto etmemişti. Köln’e bakıp, ibret alınması gerekmez mi? Oradaki onbinlerin saldırganları engellemesi ilginç..’
-Yusuf Otakçı (habervaktim.com’da) yazıyor: ‘Köln’de câmi yapımı etrafındaki yazınızdan zorlukları öğrendik. Türkiye'de, müslüman bir ülkede sorunlar daha az değil. Ayasofya’nın durumu ortada, Taksim'de -büyük ihtiyaca rağmen- müslümanlar oraya câmi yapamıyor.’
*-Ahmed Taşdemir yazıyor: ‘Bazıları M. Celaleddin Rûmî’yi neden sapıklıkla suçluyorlar? Onun bazı sözleri onu sapık yapar mı? İki arada bir derede kalmış birisiyim..’
*SEÇ: Kimisi veli der, kimisi de sapık.. Herkesin kendisine göre bir anlayışı vardır. Eserlerini okuyup, beğendiğiniz yerleri alırsınız, beğenmediğiniz yerleri bırakırsınız. O bir muctehid-İslâm âlimi değil, bir ârif kişidir. Bütün bir ömür boyu hep doğru veya hep yanlış yapmış/söylemiştir denilmesi yanlıştır ve onu tâkib etmek vâcib de değildir. Yanlış gelen sözleri varsa, onları almazsınız.. Hikmet mü’minin kaybolmuş malıdır, her nerede ve kimde varsa alır..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Selahaddin Çakırgil Arşivi