Allah, iyiliğini versin!
Bu dünyaya sonradan gelip gidenlere misafir, kalıcı olana da ev sahibi derler… İnsan geçici, Allah ise kalıcıdır… Ve her bir misafir ev sahibinin katındaki değerini merak edip görmek ister… Acaba Allah’u Teâlâ kendisiyle ne kadar ilgileniyor! Ve bu ilgiyi ne zaman kesiyor ya da ne zaman daha da kuvvetlendiriyor!
Milyarlarca yaratılan insanlara baktığımızda çok az kişilere nasip olan bir hidayet verme ilgisini görüyoruz… Bu hayati önem kazandıran büyük bir ilginin ispatıdır… İstemiş olsa bizi ölünceye kadar karanlıkta bırakırdı… Ama Allah iyiliğimizi istedi ve bizlere hidayet verdi…
Bu kez kendisine hidayet verilenlere bakıyoruz… Bazıları ilim talebesi, bazıları âlim, bazıları müçtehit seviyesine ulaşmış, bazıları avam, bazıları mücahit, bazıları çok cömert…
Yani hidayet güzergâhında da ilgi farklılıklarını görüyoruz…
Bu kez merak ediyoruz; acaba hidayet güzergâhında en çok ilgiyi kimler görüyor? Zenginler mi? Fakirler mi? Âlimler mi? Kimler?
Bu merakımızı gideren hadisimizi masaya yatırma vakti geldi sanırım;
Muaviye’den (r.a) Rasûlullah'ın (s.a) şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: "Allah kimin iyiliğini isterse onu dinde fakih kılar."[1]
Yani Allah kimin iyiliğini isterse
İbn Mes'ud'dan (r.a) Rasûlullah'ın (s.a) şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: "Ancak iki hususta gıpta caizdir. Bunlar: Allah'ın kendisine mal verip hak yolunda harcamaya muvaffak kıldığı adam ile Allah'ın kendine verdiği ilim ile hükmeden ve başkalarına da öğreten adamdır."[2]
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.