Ramazan'da inatlaşanlar
Böyle güzel bir bayram gününde kim gazete okur, orasını bilemem ama tek tük de olsa okuyan birileri var ki gazeteler çıkıyor.
Böyle güzel bir bayram gününde oturmuş sohbet ediyorlar, tarih fi.
Efendim mübarek Ramazan-ı Şerif ne güzel geçti maşallah.
Gelecek seneki Ramazan-ı Şerif'i de görürüz inşallah.
* * *
Ağalar, beyler, beyefendiler bu minval üzere konuşmaktadırlar.
Bir yandan çaylar kahveler höpürdötülmekte, öbür yandan nargileler fokurdotulmakta.
Bu sene de çok bereketli geçti demiş biri, Allah kabul etsin otuz Ramazan'ın hepsini tutmak nasip oldu.
Allah kabul etsin. Bendeniz üç gün borçlandım efendim.
Ah ah demiş yaşlıca olanı, efendim ben de hepsini tutmak isterdim ama maalesef sadece ilk günü tutabildim. Ondan sonra bir hastalık ki sormayın. Daha dün ayağa kalkabildim, ancak arife günü.
* * *
Geçmiş olsun efendimler, Allah şifa versinler arasında biri de oradaki Bektaşi'ye soracak olmuş.
Efendim sizin Ramazan-ı Şerif'iniz nasıl geçti? Ne kadar oruç tutabildiniz?
Baba erenler bakmış etrafına, herkes onun cevabına kilitlenmiş, ne diyeceğini merakla bekliyorlar.
Demiş ki şu bey baba var ya, arife günü ayağa kalkan muhterem, işte o benden bir gün fazla tutmuş.
* * *
Bugünün Ramazanları da fi tarihindekilerden farklı değil.
Şöyle söyleyelim: Sağlığın elverir ya da elvermez, orucunu tutarsın veya tutmazsın, inanırsın veya inanmazsın orası paşa gönlüne kalmış. Bizi ilgilendirmez.
Fakat oruç tutanlara biraz saygı göstermek gerekir. Hoş olan davranış budur. En azından saygısızlık etmemek. Dumanı burnuna üflememek...
* * *
Köşe yazısında bir gün önce nasıl kahvaltı ettiğini, öğle yemeğinde neler yediğini, akşam hangi şarabı seçtiğini özellikle söylemesi, kimsenin orucunu zedelemez, oruçluların hiçbirini özendirmez.
Sadece o kişinin boş yere zevzeklik yapan biri olduğunu gösterir.
* * *
Bir vakitler radyoda program sunucularının öğleden sonra yayınlanan program sırasında, çay içtiklerini belli edebilmek için şangırtıyla bardak karıştırdıklarını hatırlıyorum.
Her defasında fincancı katırları geçiyor gibi ses çıkarmaya çalışıyorlardı.
Hâlbuki sair zamanda yani Ramazan dışındayken sunucu denen arkadaş, her ne içerse içsin şıkırtısını tıkırtısını yayına aksettirmemesi gerektiği için o tür sesler duyulmazdı.
Yani maksat başka...
Ben oruç tutmuyorum, sizin tuttuğunuz da beni ilgilendirmez hesabı.
Aslında senin tutmaman da bizi ilgilendirmez.
Ama şunu da bil ki Hıristiyan komşularımız senden daha saygılıydı Ramazan boyunca.
* * *
Bayram yaklaşırken şeker-çikolata reklâmları artar her sene. Bu bayram öncesi de öyle oldu. Arkadaşlar bir reklâm çekmişler. Karı koca bir masa etrafında oturmuşlar, bayramda nereye gideceklerini tartışıyorlar.
Etraftaki bütün esnaf ve vatandaşlar da onların konuşmalarına dikkat kesiliyor. “Annenlere gideriz” deyince herkes neşeleniyor, “Böyle uzun tatil fırsatı bulamayız, güneye mi gitsek” deyince surat asıp üzülüyorlar, kepenkleri kapatıyorlar. Neticede “bayramı bir arada geçirme” kararı çıkıyor ve sevinç kaplıyor ekranı.
Yalnız, o arkadaşlar, mübarek Ramazan'da gündüz vakti niye çay içiyorlardı abicim?
Bu gözden kaçan bir husus muydu, yoksa inadına mı yapılmıştı?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.