Feyzullah Birışık

Feyzullah Birışık

Her rekatta istiyoruz…!

Her rekatta istiyoruz…!

Hayat rehberimiz olan Kur’an’ın kapağını açtığımızda karşımıza Allah’ın iki sıfatının zikredilip bütün övgülerin Allah’a ait olduğunun itiraf edildiğini görüyoruz;

Rahman (ve) rahîm (olan) Allah'ın adıyla.
Hamd (övme ve övülme), âlemlerin Rabbi Allah'a mahsustur.

Gerek dünya ve kâinatın yaratılması, gerek dünyanın ağaçlarla, meyvelerle, sebzelerle, çiçeklerle süslenmesi, gerek denizler ve içine konmuş balıkların olması ve gerekse bütün yaratılmışların insanın hizmetine verilmesiyle gerçekten hiçbir ihtiyacı olmamasına rağmen Allah’u Teâlâ bütün övgüleri hak ediyor…

Allah dışında övgüyü hak edecek hiçbir canlı ve cansız yoktur… Tamamı güç ve kuvveti Allah’tan alır… Bilgi ve beceriyi Allah’tan alır… Bu sebeple övgüyü hak edecek hiçbir malzemeleri yoktur… Başarı tamamen Allah’a aittir.

İşte bu bilinçle hayat rehberini eline alan kişi Allah ile iletişime geçmiş demektir ve övgüler arı ardına gelir;
O, rahmandır ve rahîmdir.
Ceza gününün malikidir.
(Rabbimiz!) Ancak sana kulluk ederiz ve yalnız senden medet umarız.

Bu güzel övgülerin ardından sanki kulağımıza yukardan şöyle bir ses gelir;

“- Ey beni öven kullarım…!

Madem beni övdünüz ve bu övgüyü başka hiç kimseye layık görmediniz, o zaman benden bir şeyler isteyin size vereyim..”

Kimin ne ihtiyacı varsa Allah’a el açsın ve istesin… Her ne ihtiyacı varsa… Sağlıksa sağlık, maddiyatsa maddiyat… İster dünyevi ister uhrevi…

Ama eminim ki çoğumuz dünya merkezli şeyler isterdik Allah’tan… Oysaki Allah’u Teâlâ insanların en çok neye ihtiyacı olduğunu biliyor ve insanlara hatırlatıyor;
Bize doğru yolu göster…”

Evet…

Yolları çok olan bir dünyadayız ve hangi yolun daha emniyetli ve daha huzurlu olduğunu bilmiyoruz… Bize vermiş olduğun şu akılla hangi yolun daha selim olduğunu da bilemeyiz… Bu bilgisizlik hayatımızın akışını çok olumsuz etkileyeceğinden dolayı senin yardımına ihtiyacımız var… Doğru yolun hangisi olduğu bilgisi ekmek ve su ihtiyacından daha önemli bir ihtiyaçtır çünkü insanın direk ahiretini etkiliyor…

Bu sebeple Allah’u Teâlâ kendisinden hidayet yoluna erdirilmemiz için kendisine el açmamızı öğretiyor… Hidayet yoluna ancak ve ancak Allah’ın erdireceğini birçok ayetlerde görürüz;

“(Cennette) onların altlarından ırmaklar akarken, kalplerinde kinden ne varsa hepsini çıkarıp atarız. Ve onlar derler ki: "Hidayetiyle bizi (bu nimete) kavuşturan Allah'a hamdolsun! Allah bizi doğru yola iletmeseydi kendiliğimizden doğru yolu bulacak değildik. Hakikaten”[1]

En büyük nimet demek ki hidayet nimetiymiş… Hidayetteysen eğer, bu demektir ki cennet kapısına çok yakınsın… Hidayet dışında hiçbir nimet sana cennet garantisini vermez… En büyük zenginliğin hidayet nimeti olduğunu sanırım anlamış olduk…

Her namazın her rekâtında ısrarla okuduğumuz;

“…Bize doğru yolu göster…”

Ayetinin farkına varmış mıyız acaba?

Allah’tan hidayet dilemeyen kişinin karanlık yollardan birinde kalacağı muhakkaktır… İşte o karanlık yolların en meşhurlarından olan iki karanlık yoldan bahseder rabbimiz;
Kendilerine lütuf ve ikramda bulunduğun kimselerin yolunu; gazaba uğramışların ve sapmışların yolunu değil!


[1] A’raf 43.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Feyzullah Birışık Arşivi