Kimin kızı; Doğu'nun mu, Batı'nın mı?
Benazir Butto’nun trajik ölümü günlerce dünya gündeminden düşmedi. Hâlâ da durum değişmiş değil. Bizdeki durumun da farklı olduğu söylenemez. Konuyla ilgili yazı yazan erbab-ı kalem, farklı perspektiflerden Butto fenomenini anlamlandırmaya çalıştı.
Bizde, kimileri, bir demokrasi kahramanı gibi sundu onu. ülkeyi cunta yönetiminden kurtarmak uğruna hayatını tehlikeye atarak kavga ortamına dönmüş, hukukun tesisi için sahip olduğu rahat yaşam tarzını elinin tersiyle itmiş bir yiğit portresi.
Kimileri de Pakistan’ın sekülerleşmesinde öncülük eden bir serdengeçti diye yazdı onu. Toplumunu dinî baskılardan, taklitten, bağnazlıktan, ortaçağ karanlığından kurtarmaya ahdetmiş özgürlük meşalesini elinde taşıyan aydınlanmacı bir lider diye tanımladılar. Onlara göre ideolojik bir kavganın yılmaz savaşçısıydı o.
Olaya kadın hakları perspektifinden bakanlar da vardı. Bunlar için ise, o, Müslüman ülkeler liginde başbakanlığa kadar yükselmiş ilk kadın liderdi. Bu özellik bile onu kahraman yapmaya yeterdi. Zira geleneksel yapının ve muhafazakârlığın güçlü olduğu bir toplumda “kadının adı var” deme cesaretini gösterebilmiş, fiilen de kadın kimliğiyle ülkeyi yönetmişti. Bu nedenle bile Batıcı kimliğine rağmen Butto’ya sempati beslemek Batıcılık karşıtı hanımlar arasında bile garip değildi.
Kendi toplumunu oryantalist okumanın nesnesi kılmış şizofreni aydınlarımız ne kadar önemser, bilemem, ama, içinden çıktığı toplumda Butto fenomeninin karşılığı yukarıdakilerin hiçbirisi değil.
Bilindiği gibi o, 1988-1990 ile 1993-1996 yılları arasında iki kez başbakanlık yapmıştı. İkinci başbakanlığı döneminde İslâmabad’da ikâmet ediyordum. 3 yıl başbakanlık dönemini içeriden gözlemleme fırsatım olmuştu. Bizdeki Butto okumalarıyla vakadaki Butto ve Pakistan halkındaki Butto algısı örtüşmüyor. Bizimkiler ideolojik kavgalarına payanda arayışı içindeler, yoksa bu yazdıkları onu tanıdıklarından değil...
Butto’nun iki başbakanlık dönemi de yolsuzluk iddialarıyla son bulmuştu. Pakistan cumhurbaşkanlarının hükümeti düşürme yetkisi var. Faruk Serdar Legari, Butto’nun kendi partisi içinden seçtiği ve cumhurbaşkanlığı makamına taşıdığı kişiydi. Bu zât, PPP’ye bağlılığıyla da bilinen saygın bir isimdi. Başkası değil, Serdar Legari kendisini cumhurbaşkanlığına taşıyan Butto’yu yolsuzluk iddialarından dolayı tahtından etmişti.
Neden? Yolsuzluk dosyalarını, özellikle de kocası Asif Ali Zerdari hakkında olanları ciddiye almıyordu Benazir. Bu yüzdendir ki 1997 seçimlerinde Butto tarihî bir yenilgiye maruz kalmış, halk, Butto efsanesini yerle bir etmişti.
Butto efsanesini bitiren olayların başında hanedan içi taht kavgasının da rolü vardı. Butto’nun erkek kardeşi Mir Murtaza Butto, babasının idamına tepki olarak uçak kaçırma ve bir kişinin ölümüne sebep olmadan dolayı ülkeye dönemiyordu. Sonunda Benazir döneminde ülkeye döndü ve partinin liderliğine soyundu. Kendisini babası Zülfükar Ali Butto’nun doğal vârisi görüyordu. Annesi de bunu istiyordu. Ama Benazir buna karşı çıktı.
Murtaza Butto, Benazir’in başbakanlığı döneminde polis tarafından öldürüldü. Suçlular değil, olayın görgü tanıkları hapsedildi. Pakistan medyasında Benazir’in kocasının olayla ilgisi üzerine o dönem çok yazı kaleme alındı. Aile içinde bile Benazir’i açıkça suçlayanlar vardı. Sonunda olayın üstü örtüldü.
General Pervez Müşerref basit bir darbeyle ülkeyi ele geçirebilmişse eğer, bunda, o dönem halkın siyasilere olan güvenini yitirmiş olmasının payı büyüktü. Son aylarda rollerin değişmiş olması ise ayrı bir konu.
Hayatı siyasi çalkantılar, yolsuzluk iddiaları, hanedan kavgası ve kimi generallerle inişli çıkışlı mücadelelerle geçen Butto, kendisine giydirilmek istenen “ideoloji kahramanı” imajından uzak birisiydi.
Geldiği makamlara bileğinin gücünden çok babasının idamıyla oluşan tepki dalgasıyla taşınmıştı. Şimdilerde de 19 yaşındaki oğlu, annesinin katliamıyla oluşan öfkeyle ülke yönetimine taşınmak istiyor. Sizce, parti içi demokrasinin olmadığı bir yapı mı demokrasi mücadelesi veriyor? PPP içinde o kadar tecrübeli insan varken hayatının önemli bir bölümünü yurt dışında geçirmiş bir delikanlıyı Pakistan halkının önüne “umut” diye çıkarmak kara mizah olsa gerek!
Butto ve kocası hakkında Avrupa ülkelerinde onca açılmış yolsuzluk davalarının olduğunu biliyor musunuz? Bunlar neden görmezden geliniyor?
Son olarak Butto’nun kıyafetine bakarak; “Kendisinden nefret etmeyen Doğulu” tanımlamasına değinmek istiyorum. Pakistan toplumunda, modern kadınların kıyafetidir Butto’nun kıyafet tercihi. Daha ötesi yok o toplumda.
Aile içinde bile ingilizce konuşan, ingilizce düşünen, rüyalarını bile bu dille gören birisinin ne kadar Doğulu ne kadar Batılı olduğuna siz karar verin.
Benim gözlemim, zihin kodları Batılı birisiydi Butto. Lâkin, siyaset tarzı pragmatizmle örgülüydü. Onun Doğululuğuna yorumlanan davranışlarını faydacı duruşuna yorumlama meylindeyim.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.