SİYASETTE VE DİĞER CEMAATLERDE HİÇ FETÖ MENSUBU YOK MU?
17-25 Aralık Darbesi çoğumuzu kendine getirdi. Bu süreçten sonra Cumhurbaşkanımızın tavrı netleşince bir kısım paralelci menfaat gereği FETÖ içinde hareket ettiğinden menfaatlerinin peşinde yapıdan koptu. Bir kısım insan pisliğin düzeyini gördü koptu. Ancak kalanların tedbir denen münafıklığı devam ediyordu. Renksiz, hissiz, alçakça…
Üç yıla yakın zamandır hep dile getirdim. “FETÖ, diğer İslami guruplarda, cemaat, tarikat yapılarında ve siyasi partilerde de kadrolaşıyorlar.” diye. Eski Enerji Bakanı, Menzilci değil mi? Eskiden Pensilvanya’ya gidenler, dönüşte bir süre Menzil’e uğrayıp oradan Ankara’ya dönüyorlardı. Sonrasında sadece Menzil’e gitmeye başladılar. Ölçü Seyda Hz.’nin elini öpmekti. Bu menfaat zebunu adamlar bulundukları kadrolara ne kadar layık? Ya da layıktı?
Bu arada “Cemaatler hedefe konuyor.” diye bir yaygara başlatıldı. Sonra “Evliyanın gözünden düşmek, yedi kat semadan düşmekten kötüdür.” gibi Hz. sözleri dolaşmaya başladı. Dikkat buyurun Kur’an-ı kerim’den bir Allah kelamı, bir Hadis-i şerifle konuyu açmak yok. Ümmet, İttihad, ittifak ve tevhid gibi, uhuvvet gibi bir kaygı duyan yok. Herkes cemaatinin derdinde.. Ümmet yangın içinde, Vatan kuşatılmış, Millet parçalanmış, Devlet işgal edilecek.. Ne gam!...
Merak ettiğim konu şu; Bir zamanlar cemaatçi olmanın üstünlük, daha çok kazanma ve liyakat olduğu özellikle AKPARTİ’de hiç cemaatçi yok mu? TSK’nde % 80, Emniyette, % 85, MEB’nda 50 bin… Allah Aşkına buralarda cemaatten olmayan azınlık cemaatin kadrolarının içine sızabilmiş görüntüsü var. Peki, MHP’nde Türk Siyasetine pusu kuranlar nerede? 15 Temmuz’u söyleyip altı ay sonra Başbakan olacağını meydanlarda höykürenler nerede? İktidarın içine çöreklenen, sonra da “Ben hayvanmışım..” deyip sıyıran adamların kadroları nerede? Bu adamlar özellikle yargıdaki FETÖ mensuplarını himaye etmediler mi? Suikast vs. kumpaslarının aktif mensupları değiller miydi? Cumhurbaşkanımızın “Nabi Bey, MEB olana kadar bir şey yapamadım.” diyerek kast ettiği adamlara kim ve ne zaman işlem yapacak?
Askeri okul, Polis Okulu öğrencilerini dahi 15-16 yaşında çocukları dışarıya attık. Peki!.. Ya yukarıdakiler, ya asıl ihaneti yönlendiren, himaye eden namussuzlar!...
Operasyonlar siyasete ulaşmadığı sürece, halkı samimiyetiniz konusunda ikna edemezsiniz. İstanbul Belediye Başkanı damadı için diyor ki; “17-25 Aralık’tan sonra FETÖ’nden ilişiğini kesmişti.” Allah’tan kork, TUSKON Toplantısında, daha altı ay önce Cumhurbaşkanı ve devleti tehdit eden hain TUSKON Başkanını ön sırada ve ayakta alkışlıyordu damat… AKLIMIZLA OYNAMAYIN, OYNAYANLARA DA FIRSAT VERMEYİN…
Kısıklı’da Cumhurbaşkanımızın Oğlu konuşmasında halka samimiyetle şunu söyledi. “Sizler bizim gerçek ailemizmişsiniz.” Bu samimi söylemi herkese hatırlatıyorum.
Ölçü ByLock kullananlar mı? Hepsi için gereğini yapın. Yarın basında, sağda solda siyasetteki, diğer İslami guruplardaki kripto FETÖ mensupları çıktığında söyleyeceğiniz söz olmalı. Unutmayın 15 Temmuz’dan önce bu adamları şikayet edebileceğimiz ne bir makam vardı ne de savcı.. BİMER’e şikayet ettiğiniz savcı ifadenizi almaya geliyordu dalga geçer gibi.. Biz bu aşağılanmışlığımızı unutmadık. Hamdolsun o savcı şimdi cezaevinde.. Adam verdiğimiz ifadeyi bile bize teslim etmemişti. Haydut…. Kime şikâyet edecektik? Birkaç yiğit TEM Mensubu Emniyetçi, bir iki gözü kara savcı. Onlar da hedefti. Bu arada siyasilerin bir kısmı hala FETÖ mensupları kaçırmak ve kurtarmakla meşguldü. Sayın Bülent Arınç masum mu?
Birçok insan siyasilerin yanında, MİT Başkanı’nın, Genel Kurmay Başkanı’nın masum olduğunu düşünmüyor. TSK, TÜBİTAK, Telekomünikasyon Merkezleri vb. kritik kurumlarda, TSK bir yana diğer sivil kurumlarda, Üniversitelerde, Bakanlıklarda, Diyanette, FETÖ mensuplarının kadrolaşmasına göz yumanları sorguluyor. Eğer karar vericiler bu samimiyet sınavını veremezlerse devlet ve ümitlerimiz yıkılmaya doğru gidecektir. Yöneticiler milletin birçok manada uyandığını görüp ona göre davranmalıdır.
Bir diğer konu da şu.. Devlette boşalan kadrolara yeni isimler alınırken, önerilirken ölçümüz nedir? Yine şu ya da bu cemaat ise, liyakat, ehliyet, vatana, millete ve devlete sadakat, güzel ahlak değilse ölçümüz…. zulüm, adaletsizlik ve haramlar devam ediyor demektir. Bu FETÖ’nün soru vermesinden adam kayırmasından farklı değildir.
15 Temmuz Ruhu’nun kökleri de iyi analiz edilmelidir. Eğer o ruhun mana köklerini doğru analiz etmezsek halkın içinde doğacak ve büyüyecek fitne ateşine benzin dökeriz. Ecdadın en genel manada VATAN ve MİLLET, DİN ile DEVLET dediği temelleri birbiri ile geçmişteki seküler hainlerin yaptığı gibi karşı karşıya getirirsek ülke yeni bölünmelere gebe olur. Dikkat edin ihanet çevreleri bazen seküler, bazen bölücü, bazen de dinci görünümle ihanet ettiler.
15 Temmuz’un sosyal sonucu.. Ne laiklerin hepsi hain, ne de dindarların hepsi vatansever.. Dolayısı ile toptancılık fertlere zulümden adaletsizlikten başka bir şey değil. Önyargı ve taassup duvarlarını yıkmaktan başka çaremiz yoktur.
Ülkemiz kuşatılmış durumdadır.
Artık kavram, tanım, ifade ve duruş birliğinde azami müşterekler oluşturulmalıdır.
Emperyalizm “Kürt Koridoru” diyor. Biz, halk ve basın “ABD Koridoru” demeliyiz. Kürt’ün devleti de koridoru da, varlığı da vatanı da, anayurdu da Anadolu’dur.
Etrafımızın kuşatıldığını görün. Bir yanda seküler ve ateist PKK, PYD, DHKP-C vs. diğer yanda dinci görünümlü IŞİD ve FETÖ… Buradan çıkartılması gereken çok sonuç var.
Milli Eğitim’in, diyanetin ve en genel hükümetin nasıl bir toplum hedeflediği çok önemlidir. Dersler ve yapı yeniden düzenlenmelidir. STK etkinleştirilmelidir. Cemaatlerin yaptığı işleri devlet ve kurumları yapmalıdır. Özellikle yurtdışındaki temsil ve faaliyetleri devlet koordine etmelidir.
TSK’inde yapı düzenlenirken Emir komuta birliği zedelenmemelidir. Esas olan şu ya da bu bakanlığa bağlamak değil, kontrol edebilmek ve istikamet vermektir. Dünyanın tüm orduları onur, şeref, fedakârlık ve ulviyet gibi temellerle yürür. Ordumuzun şerefi çok değerlidir. Peygamber Ocağı’dır her şeyden önce. Ordumuzu şerefli tutmak, toplumun üzerine çıkartmak değildir. Tam tersi halkın içinde tut, ama daha ahlaklı ve şerefli tut. Sorun TSK mensuplarının halktan kopuk yaşamasıdır. Halkın içinde olsun, bir din adamı gibi ahlaklı, ecdadı gibi yiğit ve şahsiyetli olsun.
15 Temmuz’dan yani işgal kalkışmasından sonra Jandarmanın atama listesini inceleyiniz. FETÖ’nün hala çok güçlü olduğunu görün. Adam askeri okullardan İstihbarat ve personelle ilgili kısımlara atanmış.. Özellikle bunlara ve Astsubaylıktan subaylığa geçenlerin tayin yerlerine bakın lütfen.. Benzerleri mutlaka diğer kuvvetlerde de vardır.
Halkımız, Cumhurbaşkanımızla uyum içinde FETÖ ile, PKK ile mücadele etmeyen hiç kimseyi affetmeyecektir. Artık temel ölçü Milli Birlik olmuştur. Ne laik görünüp kendini devletin sahibi zanneden halk düşmanları, ne de dindar görünen bölücü ve devlet düşmanlarına bu halk pirim vermeyecektir.
Gün, VATAN ve MİLLET, DİN ile DEVLET’e sahip çıkma günüdür.
Gün, Millet ve devleti geçmişimiz ve değerlerimizle uyumlu harekete geçirme günüdür.
Gün, ferasetle, imanla ve samimiyetle kenetlenerek geleceğe yürüme günüdür.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.