Ergenekon’dan önce, Ergenekon’dan sonra!
Sadece bir destan olarak kalmasını tercih ederdik.
Kiminin tarihle ilintilediği, kiminin de sadece 80 yıllık bir geçmişle yargıladığı bir muammanın aslında akıl sınırlarını zorladığını görmek hiç de zor değil artık.
Öyle çok şey yazılıp çizildi ki hangi yorumu yapsanız, hangi bilgiyi aktarsanız artık şaşırtıcı olmaya yetmiyor.
Ulusalcı geçinenlerin, vatan millet Sakarya edebiyatlarının sahteliği her geçen gün kendisini netleştirirken gözlerimizde, adına terör dedikleri illetin büyüdüğünü, büyüdükçe acı verdiğini görmeye başladık.
Türkiye’de neyin taraftarı olduğu belirsiz bir kısım medyanın sırf asker yalakalığı olsun diye, birkaç çapulcu öldürülünce, ‘PKK’ya darbe’, ‘Örgüt çözülüyor’, ‘Teröristler hezimete uğradı’ cinsinden attıkları manşetlerin ne anlama geldiğini sorgulayan var mı şimdi?
Akredite olmak yoksa bu yalanı atmayı mı gerektiriyor? Hani aklımızı kurcalamıyor değil…
Oysa aynı döneklerin, PKK kamplarında teröristlerle yaptıkları röportajları günlerce yayınladıklarını unutmak ne mümkün.
Sadece bu mu?
Eli kanlı katilleri, nasıl şirin gösterme gayretine girdiklerini, onların müzik ve sanat tutkularını çarşaf çarşaf reklâm ettiklerini de unutmadık.
Tam da böyle bir tezadın ortasında, şimdi şehit cenazelerini okuyoruz ekranlarından ve sayfalarından. İnanılmaz hazin bir öykü. Acılı aileler, gözyaşları, feryatlar. Dakikalarca devam. Ne için, hangi amaca hizmet için?
Cevabı basit değil mi? Bu bir örgüt propagandası mı yoksa? Açın bakın ekranlara, bakın gazete sayfalarına. Birkaç ölümden binlerce dram nasıl çıkarılmış, gözyaşları ve çaresizlik nasıl manşetleştirilmiş.
Sanki kurtuluş savaşını bu millet vermedi. Sanki Sarıkamış’ta onbinleri kurban etmedi. Sanki Çanakkale’de yüzbinler gitmedi. 15 vatan evladı şahadet şerbeti içti ve bakın manzaraya…
O kahramanlıkları inkâr etmek aptallık evet…
Ama böyle mi terörle mücadele. Biri de bana çıksın, 11 Eylül saldırıları ile ilgili adam akıllı birkaç görüntü göstersin. Adam akıllı birkaç karenin yansıtıldığı bir amerikan gazetesi göstersin.
Evet demek ki PKK darbe yememiş, ne hikmetse dimdik ayakta. ‘Son çırpınışlar’ falan da hikâye. Kandırmayın kendinizi.
Ya bu ülkede gerçekten çok fazla sahtekâr var, her gün örgütün derin bağlantılarını, içeriden ve dışarıdan inanılmaz destekler aldığını, Türkiye’nin en baba adamlarının bu örgütle ilişki içinde olduğunu, örgütün eli kanlı elebaşının kimlerin kuklası olduğunu ortaya belgeleriyle, delilleriyle ortaya döküyorlar.
Ya da gerçekten bu bir oyun ve biz sadece seyrediyoruz.
Bir zamanlar anlatılan hikâyeler öyle hikâye değilmiş demek ki…
Şimdi PKK çözülüyor diyenleri, bu adına ‘kartel’ dediğimiz medyanın ekranlarında ve sayfalarına dikkatli bakmaya çağırıyorum.
İyi bakın, bu gerçekten lanetleme mi, timsah gözyaşları mı?
Bir de düşünün bakalım, kim kimi gözetliyor.
BBG evi kimin için geçerli?
Mesela görüştüğüm eski bir MİT mensubu, “Siz her türlü tedbiri alırsınız ama karşınızdaki de sizin aldığınız tedbirlere göre saldırı planı hazırlar” demişti.
Evet; “imparatorluk bakiyesi Türkiye’nin, dünyanın sayılı orduları arasında bulunan TSK’si, bir avuç çapulcunun planlarını boşa çıkartacak bir tedbiri yok mu” diyeceğiz şimdi?
Yani TSK ne önlem alırsa alsın, bu örgüt bir şekilde saldırır mı?
Bu kadar acı mı bu gerçek?
Peki ya Ergenekon, ya teröristbaşının itirafları, ya iddialar, İmralı’da karartılan kameralar… bozuk olduğuna dair tutanak tutturularak kapatılan kameralar….
Ankara’dan gelen resmi giyimli adamlar…
Komik değil mi artık? Ne değişti de, kimse öldürülen teröristlerin cesetlerini görmüyor?
Ne değişti de, bugüne kadar akıllara gelmeyen Kürt-Türk kavramları bir birinin tam karşısında kullanılmaya başlandı?
Şimdi bir düşünelim, Ergenekon gerçekten hayal ürünü mü, akıl almayacak kadar geniş bir organizasyon mu?
Kimler var içinde; askerler, gazeteciler, patronlar, siyasi parti liderleri, üniversite hocaları…
Öyle geniş bir kadro ki?
Şimdi herkes öncesini ve sonrasını bir kez daha düşünerek analizini yapsın. Geçmişte de terörle mücadele vardı. Mücadele hiç bitmedi.
Katedilen yola gelince…
Şimdi her şeye bir Ergenekon’dan önce, bir de Ergenekon’dan sonra gözüyle bakın.