Hayatı Kur’ân ve namazla dönüştürmek
Geçen hafta, Asr-ı Saadet İnkılâbı’nın esasında ‘Namaz Devrimi’ olduğunu; İslâm’ı din olarak seçenlerin Kur’ân ve namazla adım adım gelişip değişerek diğer emirleri/yasakları tereddütsüz uyguladıklarını yazmıştık.
Bu hafta da namazın değiştirici ve dönüştürücü özelliğini vurgulayan Ankebut sûresinin 45. âyetini tefsir eden üstad Ebû’l-Âlâ el-Mevdûdî’nin Tefhimü’l-Kur’ân’ından ilgili bölümü, özet olarak sizlerle paylaşıyorum.
“Sana Kitap’tan vahyedileni oku ve namazı dosdoğru kıl. Gerçekten namaz, çirkin utanmazlıklar(fahşâ)dan ve kötülükler(münker)den vazgeçirir. Allah’ı zikretmek ise muhakkak en büyüktür. Allah, yapmakta olduklarınızı bilir.”
Hitap görünüşte Hz.Peygamber’e(s), fakat aslında tüm müminleredir. Burada sabır ve sebatın pratik bir aracı olarak Kur’ân okuyup namazı ikame etmek emredilir. Zira Kur’ân okuma ve namaz kılma, mümini sadece bâtıl ve kötülüğün şiddetli fırtınalarına cesaretle karşı koymayı değil, aynı zamanda onları yenmeyi de sağlayan güçlü bir karakter ve mükemmel bir kapasiteye kavuşturan iki araçtır. Fakat boğazdan aşağıya, kalbe ulaşmayan bir Kur’ân kıraatinin, değil kişiye küfre karşı koyma gücü vermek, imanında sebat etmesi için yeterli güç bile veremeyeceği açıktır. Bu tür okuma hakkında hadiste şöyle buyurulur: “Onlar Kur’ân okurlar, ama Kur’ân boğazlarından aşağıya geçmez: Onlar okun yaydan çıktığı gibi imandan çıkarlar.” (Buhari, Müslim, Muvatta)
Namaza gelince: Mekke’de, şiddetli düşmanlığa karşı Müslümanların maddi güçten çok moral güce ihtiyacı vardı. Bu moral gücü temin için ilk önce burada iki araca değinildi: Kur’ân okumak ve namazı ikame etmek. Ardından, namaz kılmanın Müslümanları, o dönemde çevredeki gayrimüslimlerin meşgul olduğu, İslâm’dan önce kendilerinin de işlediği kötülüklerden arındıracağı vurgulandı. İnsan birazcık düşününce, niçin namazın bu faydasının özellikle burada zikredildiğini kavrayabilir. Kötülüklerden vazgeçmek ahlâkî temizliğe ulaşan kişiye sadece dünyada ve ahirette faydalar sağlamakla kalmaz. Bunun kaçınılmaz bir avantajı da şudur: Kötülüklerden kaçınmak kişiye, bu kötülükleri işleyen ve besleyip geliştiren Cahiliye’nin devamı için çalışanlara karşı eşsiz bir üstünlük kazandırır. Çirkin/kötü davranışlar insanın doğası gereği hoş karşılanmaz; ne kadar bozulmuş, sapıtmış olursa olsun her toplum tarafından ilkece olumsuz kabul edilir. Kur’ân’ın indiği dönemdeki Araplar da ahlâkî yücelik ve kötülüklerden haberdardılar; kötüye değil iyiye değer veriyorlardı. Böyle bir toplumda, diğerlerinden daha üstün ahlâkî özelliklere sahip kişilikler yetiştiren bir hareket, kaçınılmaz olarak geniş etkiler uyandıracaktı. Sıradan insanların, kötülükleri ortadan kaldırıp, iyilikleri yayan böyle bir hareketin ahlâki etkisini hissetmemesi ve onun yerine kendileri ahlâken çökmüş olan ve asırlardır kötülükleri yayıp besleyen cahiliye sistemini devam ettirmeye çalışanları takip etmesi imkansızdır. İşte bu nedenle Kur’ân, Müslümanları, maddî güç ve kaynaklar elde etmek yerine, insanların kalplerinin kazanılmasını sağlayacak olan namazı ikame etmeye teşvik etmiştir.
Namazın zikredilen faziletinin iki yönü vardır: 1) Onun ayrılmaz ve kaçınılmaz özelliği olan kişiyi kötü ve iğrenç şeylerden alıkoyması, 2) Namaz kılan kişinin eylemlerinde kötü ve iğrenç şeylerden kaçınması. Namazın doğası hakkında biraz düşünen herkes, insanın kötülüklerden sakınması için konulan sınır ve engeller içinde en etkilisinin namaz olduğunu kabul eder. Hangi kontrol mekanizması, insanı günde beş kez Allah’ı zikretmeye çağıran, ona defalarca bu dünyada tamamen hür olmadığını, bilakis Allah’ın kulu olduğunu ve yaptığı gizli açık her şeyden, hatta gönlünden geçirdiği gizli niyetlerden bile Allah’ın haberdar olduğunu ve bütün yaptıklarından O’nun huzurunda hesap vereceği bir günün geleceğini hatırlatan namazdan daha etkili olabilir? (...)Namaz kılan kişinin kötülüklerden sakınıp sakınmaması konusuna gelince bu, kendisini ıslah etmek için eğitim yapan kişiye bağlıdır. Eğer kişinin namazdan bu faydayı elde etme niyeti ve gayreti varsa, namazın ıslah edici etkisi mutlaka onun üzerinde görülür. Aksi halde, dünyada düzelmek istemeyen veya ona karşı koyan bir kimseyi etkileyecek hiçbir ıslah metodu yoktur. Bu olayı şöyle bir örnekle açıklayabiliriz. Yiyeceğin asli özelliği, bedeni beslemesi ve geliştirmesidir. Fakat bu fayda ancak yiyecek sindirildiğinde elde edilebilir. Eğer bir kimse her yemekten sonra yediklerini kusuyorsa, yiyeceklerin ona hiçbir faydası dokunamaz. O yemek yememiş gibidir.(...) İmran bin Huseyn Hz. Peygamber’in (s.) şöyle buyurduğunu rivayet eder: “Namazı kendisini kötü ve iğrenç şeylerden alıkoymayan kimse, aslında hiç namaz kılmamış demektir.” (İbn Ebi Hâtim) İbn Abbas (r.a) Hz. Peygamber’in (s.) şöyle buyurduğunu rivayet eder: “Kişiyi kötü ve iğrenç davranışlardan alıkoymayan namaz, onu Allah yolundan daha da uzaklaştırır.” (İbn Cerir, İbn Ebi Hatim) İbn Mesud’dan (r.a) rivayet edilen bir hadis de şöyledir: “Namaza itaat etmeyen namaz kılmamış gibidir ve namaza itaat de kişinin kötü ve iğrenç davranışlardan kaçınmasıdır.” (İbn Cerir, İbn Ebi Hâtim) İmam Cafer es-Sadık şöyle demiştir: “Namazın kabul edilip edilmediğini öğrenmek isteyen kimse, namazın kendisini kötü ve iğrenç davranışlardan ne dereceye kadar sakındırdığına bakmalıdır. Eğer bu kimse kötülüklerden sakındırılmışsa, namazı kabul olmuştur.” (Ruh’ul-Me’ani)
Âyette, Zikrullah’la/ Kur’ân’la, namazla veya ayrıca Allah’ı anmanın büyüklüğü de özellikle vurgulanır.
NOT: Kur’ân’ı yol haritası edinip O’nun rehberliğinde yürüme ve namazı ikame ederek dirilme merkezli programlarımız aşağıdadır:
_7 Ekim Salı, saat 19.30’da, İstanbul - Gazi Osman Paşa Kültür Merkezi’nde, Ahmet Bulut’la birlikte “Namazla Diriliş” Paneli (Tel: 0505.3638993);
-8 Ekim Çarşamba, saat 20.00’de, Kartal/Soğanlık Süreyya-Der’de (Titiz Lokantası üstü) “Yol Haritamız Kur’ân” Sohbetimiz (Tel: 0532.7139130);
-10 Ekim Cuma, saat 20.00’de, Üsküdar Umran/FİKSAT’ta (Uncular c. Yıldırım Ap.no: 28/4) “Yol Haritamız Kur’ân” Sohbeti (Tel: 0530.4093221);
-11 Ekim Cumartesi, saat 17.00’de Araştırma ve Kültür Vakfı Merkez salonunda(Fatih-Horhor) “Yol Haritamız Kur’ân” Sohbeti (Tel: 0212.5337202);
-12 Ekim Pazar günü, Kartal-Uğur Mumcu Mah. Yunus Emre Camii’nde Sabah namazının ardından kahvaltılı sohbetimiz var (Tel: 0535.2734215).
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.