Askeeeeer niye meclise gelmedin!!!!!
Meclis daha açılır açılmaz, tartışmalar başladı.Geçen yıl olduğu gibi bu yıl da askeri bürokrasi meclis açılışına katılmayarak, medyaya birkaç gün çiğneyeceği bir sakız vermiş oldu.
Şimdi medyada çöreklenen yazar esnafı zihniyetine göre bu sakızı çiğneyecek. Kimi Cumhurbaşkanının başkomutanlığına karşılar diyecek, kimi hükümete tavır olarak yorumlayacak, kimi Ergenekon’la irtibatlandıracak, kimi de DTP ile alakası olduğunu yazacak. Yani, bir tavırdan elli türlü sakız çiğneme şekli göreceğiz.
Eskiden asker siyasi anlamlar yüklenebilecek çok az tavır koyduğu için bu tip tavırlar kamuoyunda büyük ilgi ile takip edilir, ciddiyetle ele alınırdı. Ama 28 Şubat post modern darbeden sonra asker o kadar çok sahneye çıktı ki, artık kimse bu tür tavırları eskisi kadar ciddiye almıyor. Keşke askeri bürokrasi her meselede öne atılıp beyanda bulunacağına, görevlerinin gereklerini yerine getirip siyasi mesajların itibarını ve inandırıcılığını aşındırmasına fırsat vermeseydi.
Askerle ilgili yazı yazmak başka konularda kalem oynatmak kadar kolay değil. En küçük, en haklı eleştiri bile anlamsız tepkilerle karşılanabiliyor. Bu ülkenin kültüründe asker düşmanlığı yoktur. Haklı, iyi niyetli eleştirilerin maksadı da asla düşmanlık değildir. Bilakis dostça eleştiriler TSK’yı belli siyasetlerle özdeşleştirip, toplumun bazısı için tartışılır ve itibarsız hale gelmemesi içindir.
Bu bakımdan eleştirilerimiz bu çerçevede değerlendirilmelidir.
Askerin yasalarda siyasi bir görevi yoktur. Verilen görevleri yapmakla mükelleftir. Askerin görevi belli. Asker siyaset kurumunun emrindedir.Herkes yasaların çizdiği hudutlar içinde kalmaya mecburdur. Kimse şahsi eğilimlerini, kişisel tercihlerini yasaların üstüne çıkaramaz.Kimse kanunun vermediği bir hak ve yetkiyi kullanamaz. Bunun lamı cimi yok.Bu, sadece asker için değil, herkes ve her kurum için böyledir.
Bu gerçeğe rağmen, biz ne yapıyoruz, pireyi deve yaparak kurumlar arası çatışma çıksın diye kışkırtıcılık yapıyoruz. Olayları çarpıtarak siyasi muarızlarımızı zor durumda bırakmaya çalışıyoruz.. Halkın seçtiği bir Cumhurbaşkanına tavrı olamayacağı gibi, şayet bazı askerlerin böyle bir niyeti varsa bu asla bağışlanamaz. TSK bir siyasi parti olmadığı gibi, bir siyasi partinin uzantısı da değildir. Geçmişte CHP çizgisi ile özdeşleşen veya yakın duran bir duruşu bugün kimseye kabul ettiremezsiniz. CHP’nin bugün artık Atatürk’le i, slogan ve retorik dışında bir alakası yoktur. Onun için CHP’yi Atatürk ve Atatürkçülükle özdeşleştirip, diğer partileri farklı bir düzlemde değerlendirmek mümkün değildir. Ancak, meclise gelmemek bazı çevreler tarafından bir partiye karşı bir başka partinin yanında olmak diye takdim edildiği için toplumun kahir ekseriyeti tarafından rahatsızlıkla karşılanmaktadır.
Diğer yandan Cumhuriyet hükümetlerinin tamamı meşrudur. Hatalı icraatlarda bulunmak yanlış işler yapmak bu meşruiyeti ortadan kaldırmaz. Hiçbir hükümet meşruiyetini asker veya başka bir kurumdan almaz. Hükümetler meşruiyetlerini meclisten, meclisler de toplumdan alırlar.Türk milletinin icazet verdiği bir hükümete herhangi bir kurumun tavır almak gibi bir lüksü olamaz.
Dünyada yaşanan ekonomik krizin kapımıza dayandığı şu günlerde Türkiye’nin ‘asker meclise niye gelmedi’yi tartışması bir israftır. Niçin siyasi partilerimiz YÖK yasasını, siyasi partiler yasasını, trafik terörünü, eğitimin çok ciddi ve öncelik arz eden sorunlarını, demokrasinin önündeki tüm engelleri, insan hakları ihlallerini, hukukun üstünlüğü ilkesinin rafa kaldırılmasını tüm çıplaklığı ve de şeffaflığı ile tartışmıyor da kayıkçı kavgalarına teşne oluyor? Askerlerin TBMM’ne gelmemesi aç, işsiz, geleceğinden endişeli milletimizin pekte umurunda değil. Bu tür tavırlar toplumda eskisi kadar etkide yaratmıyor. Kimse, askerler tavır koydu haydi biz de koyalım diye düşünmüyor. Aksine bu tür tavırları demokrasi adabı, ve kurumlar arası eş güdüm açısından mahzurlu buluyor. Kimse bu tavırlarla askere itibar kazandırmaz. Asker görevini iyi yaparsa- iyi yapacağı görev vatan müdafaasıdır- itibarı da artar. Asker teröristlerle mücadele etmeli, terörle mücadele işini, onun siyasetini meclise bırakmalıdır. Meclisi, yeni dönem resepsiyonunu boykot etmek kimseye itibar kazandırmaz. Üstelik bazen çok iyi niyetlerle gösterilen tepkileri Ergenekon medyasının kendi hedefleri için çarpıtma, yanlış adreslere yönlendirme riski de var. Böyle bir durum da, PKK ile mücadele de gerekli olan kurumlar arası iş birliğine zarar verir.
Onun için asker gelmedi, niye gelmedi üzerinden yapılan siyasi atışları doğru bulmuyorum. En doğrusu asker –siyaset ilişkisini gündemden düşürmek, herkesi sadece kendi işini yaptığı zaman gündeme getirmektir. Türk milleti askerinden meclisine tavır değil, 25 yıldır süren PKK terörüne çare bekliyor, TBMM sinin askeri harcamalarının gerçekten denetime tabii olmasını istiyor, ellerine kına yakarak gönderdiği kınalı kuzularının vatan borçlarını sağ ve salim yaparak evlerine, ana ocaklarına dönmesini arzu ediyor vel hasıl-ı kelam. Asker sözünü siyaset kürsülerinde değil, savaş meydanlarında söyler.