Ahmet Hakancım seni ne gördüm ne tanırım ne de köşe yazılarını okurum… Adam gibi kanalların olmadığı bir dönemde hiç de beni temsil etmeyen bir kanalda haber spikeri olarak karşıma çıktın ve seni ilk orda gördüm…


Yönettiğin açık oturumlardaki konuşmalarından iyi bir kitap okuru olduğun gözümden kaçmadı… Gün geçtikçe işi bilen Müslümanların gözünden kaçmayan potlar kırmaya başladın. Sol görüşlü olanlara daha müsamahakâr, Müslümanlara karşı daha tahammülsüzdün…


İslam’ın tadını alamayan ya da farklı niyetlerle müslümanlardanmış gibi görünen bir insan fazla sabredemez Ahmet’cim. Mutlaka pot kırar… Bu satırları yazarken aklıma Özbek bir mücahidin Çeçen kampında yakalayıp infaz ettikleri bir münafığın yakalanış hikâyesi aklıma geldi. Olay şöyle cereyan etmiş;


Kamptaki mücahidler sakal bırakır, sünnete uyar, gece namazlarını kaçırmamaya gayret gösterir, namazlarında ağlar, misvak kullanır, pazartesi-Perşembe oruçlarını tutar, kur’an okur ve kardeşlerine her konuda yardımcı olurlar. Tatar kökenli bir mücahid(!) Bu sünnetlere harfiyen uyarmış… Gün gelmiş sohbet esnasında bu tatar münafığı casusun hükmünün ölüm olduğu fetvasını işitince ‘olur mu böyle bir şey?’ deyip kabullenememiş...


‘Bir Müslüman nasıl böyle bir şey der!’ diye düşünen kardeşler Tatar’dan şüphelenmişler… İslam’ın şekilden ve birkaç ibadetten müteşekkil olmadığını öğrenmesi geç olmuş Tatar efendinin…


Gerçi sen ekranlara çıkıp dini fetva verecek bir konumda olduğunu söylemedin… Sadece sakal bırakıp Müslümanların sesi olduğunu iddia eden bir kuruluşta çalıştın o kadar… Aslında problem bizim kriterlerimizin yanlışlığında… Bir insanın akidesini öğrenmek için çalıştığı kurumu bilmek sadece bir ipucu verir o kadar…


İlginçtir ki sanat ya da şöhret dünyasından biri kapandığında ya da namaza başladığında sanki İslam şereflenmiş gibi bir hayranlık beslenir… Ve o kişiye müctehidlik vasfı verilir. Artık fıkhi sorular sorulmaya başlar o kişiye… Oysaki şereflenen İslam değil, kendisi…


Birçok yayınevi sahibi tanırım inanın namaz kılmazlar… Ve bunlar İslami eserler çıkarırlar… O yüzden senin gibiler-Ahmet Hakan gibileri- beni çok da şaşırtmıyor… Hatta münafıklık yapmaman da fena sayılmaz… En azından bu hal üzere ölürsen cehennemin en alt tabakasında bazı ilahiyatçı prof.lerle olmayacaksın…


Düşünsene senin üst katlarında Ebu cehiller-Firavunlar ve daha bilmem kimler olacaktı… Düşünsene Yahudi şaron’un ateşi bile senden daha az olacaktı… İyiki de münafıklık yapmıyorsun…
…

Münafıklık yapmaman iyi oldu Ahmet Hakan! Zaten yeterince münafıklar var. Bir de sen bu kalabalığa girme… Patronlarına yalakalık yapıp yapmaman o kadar da sorun değil. Zaten sana ahirette bu sorulmayacak… Yapacağın yalakalıkla banka hesabın kabaracaksa bence yalakalık yap… Müslümanların yuh! Sesi sana ulaşmaz… Kimse senin için sokaklara dökülecek de değil… Sen bildiğin gibi yaz…


Saç ve sakalında ağarmayan tek siyah kıl kalmayıncaya kadar nefsin ne emrediyorsa yap! Dünyaya bir daha gelmeyeceksin… Bu fırsat bir daha eline geçmez inan…


Evli olup olmadığını bilmiyorum. İnşallah kanal7 çalışırken kimse sana kızını vermemiştir… Yazık olurdu kızcağıza…


Bundan bir ya da iki yıl önce bir TV programında konuk ettiğin bir ilahiyat profesörü vardı… Hani şu mutezile olupta mutezileyi ehlisünnettenmiş gibi göstermeye çalışan kişi. Hani şu hadislere gölge düşürmek isteyen kişi… Hayri Kırbaşoğlu’ndan bahsediyorum… Kendilerini ilk kez senin programında görmüştüm… Keçisakalıyla çıkmıştı… Keşke okurları da onu öyle görselerdi de sünnetle nasıl dalga geçilire şahit olsalardı…


Dünya oyun ve eğlenceden ibaret Ahmet’cim. Ve senin oyuncakların benim oyuncaklarımdan daha pahalı… Sen oyuna devam et… Kimse senin huzurunu bozmasın. Hatta istersen oyuncaklarımdan da verebilirim sana…


Yaşlanıyorsun be Ahmet... Benim gibi senin de sakallarına ak düşmüş… Benim aklar bana ölümü hatırlatıyor. Benim aklarımla aram çok iyi… Senin aklar sana ne hatırlatıyor? Merakımdan sordum sadece...


Otobüslerde yer verilecek bir yaşa geldiğinde kulağına şunları fısıldamak isterdim;
‘ Sen, Zuhruf-36,37. Ayetlerinin tecellisisin.’

Bi zahmet Google hocadan bu ayetin mealini öğren. Her şeyi benden bekleme Ahmet!